Cumhuriyet gazetesi davasında ceza verilen bazı gazeteciler hakkındaki kararın istinaf mahkemesince onanması Çağlayan'da tutulan Adalet Nöbeti’nde protesto edildi.

Avukatların, Cumhuriyet gazetesi davasına yönelik operasyonda tutuklanan meslektaşları nezdinde başlatıp 85 hafta sürdürdüğü ve 27 Aralık’ta sonlandırdığı Adalet Nöbeti, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi’nin (istinaf mahkemesi) gazetenin yönetici ve yazarlarına verilen cezaları onamasının ardından bir kez daha tutuldu. Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi içindeki Themis Heykeli önünde bir süre nöbet tutan avukat, gazeteci ve yazarlar, daha sonra C kapısı önünde basın açıklaması yaptı.

“YARGIÇLAR İNFAZ MEMURU HALİNE GELDİ”

Avukat Kemal Aytaç, eylemin başında yaptığı konuşmada İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi’nin ‘bu ülkede mahkeme ve yargıç olmadığını gösterdiğini belirterek, “Mahkemeler bir infaz kurumu, yargıçlar da infaz memuru haline gelmişlerdir. Tüm bu zalimlikleri yapabilirler, tüm bu zulmü uygulayabilirler ama bu zalimliğe, zulme uğrayan insanlar onlardan çok daha onurludur ve çok daha gönül rahatlığı içinde hayatlarını sürdüreceklerdir. Onlar en rahat yataklarında bile kendi vicdanlarına hesap vermek zorunda kalacaklardır. Biz korkmuyoruz, korkmayacağız” dedi.

“HERKES DUYDU MAHKEME DUYMADI”

Açıklamada söz alan Cumhuriyet davası avukatlarından Gülendam Şah Karabulutlar, “İddianamesi 6 ayda hazırlanan Cumhuriyet gazetesi davası 12 ayda derlendi toplandı ve yargılananlar atılı suçların yüksek hadlerinden mahkum edildi. İstinaf mahkemesi fiziken yaklaşık 6 ay önce giden dava dosyasında duruşmalı inceleme talebine rağmen duruşma açılmasına gerekçe duymaksızın verilen mahkumiyet kararlarını onadı. İstinaf mahkemesi kararı sonucunda ise mahkumiyet kararları onanan 8 kişi hakkında cezalar üst sınırı 5 yılın altında olduğu için temyiz yolu kapalı olarak karar verdi. Meslektaşlarımız Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör’ün de aralarında bulunduğu 8 kişiden 7’sinin tekrar hapis cezalarının infazı için cezaevine girmeleri gerekiyor” dedi. Adaletsizlik ve hukuksuzluk sürdüğü sürece adalet taleplerinden vazgeçmeyeceklerini ifade eden Karabulutlar, haksızlığa uğrayan herkesle dayanışmaktan vazgeçmeyeceklerini söyledi.

“MEDYA KURULUŞLARININ YAYIN ÇİZGİLERİ SAVCILARA EMANET”

Ardından konuşan davanın avukatlarından Tora Pekin de, istinaf mahkemesinin kararı verdiğinden beri kararı anlamaya çalıştıklarını söyledi. Pekin, “Aynı dosyada birebir aynı eylemle ve aynı iddialarla mahkum olanların nasıl bir kısmının temyiz hakkı olur? Bir kısmının nasıl temyiz hakkı olmaz ve cezaevi yolu tutar. Canla başla korudukları sistem bu: Mantıksız, hukuka, anayasaya, adil yargılanma hakkına bildiğimiz ne varsa ona aykırı.Halbuki istinaf mahkemesine gerekçesiyle anlattık, buna ilişkin düzenleme açıkça Anayasaya aykırıdır” ifadelerini kullandı. Pekin "Bundan böyle, medya kuruluşlarının yayın çizgileri olduğu gibi savcıların dünya görüşüne emanet edilmiştir” dedi. Tora Pekin, konuşmasının başında Türkiye'de yaklaşık 150 gazetecinin cezaevinde olduğunu ve tutuklu meslektaşları Behiç Aşçı, Selçuk Kozağaçlı, Aycan Çiçek, Engin Gökoğlu ve Aytaç Ünsal'ın dört haftadır açlık grevinde bulunduğunu hatırlattı.

“ADALET SARAYI TABELASI DEĞİŞSİN”

Ardından söz alan CHP Milletvekili Ali Şeker de, Adalet Nöbetinin sonuna kadar devam edeceğini belirterek, “Burada tabelanın üzerinde Adalet Sarayı yazıyor. Ben buradan adalet yerini bulana kadar bu tabelanın değiştirilmesini talep ediyorum. Adalet geleceği güne kadar Adalet Nöbetimiz sürecek. Bugün bir gazeteci arkadaşımız daha tutuklandı. Tacizi haber yaptı diye. Taciz suçtur, adaleti saraya hapsetmek suçtur” ifadelerini kullandı.

“KARAR UMUTSUZLUK VERMESİN”

HDP Milletvekili Ahmet Şık da bir gazeteci olarak konuşacağını belirterek, “Ben bu davanın sanıklarından biriyim. Dünden beri arkadaşlarım arıyor ne söyleyeceksin diye. Söyleyecek sözüm yok değil; ama artık söylemeye utanıyorum. Bu kararlar kimseye umutsuzluk vermesin. Bu çıkan karar bu ülkenin geleceğidir, umududur. Bu kararın çıkma talimatını veren, Saray'da oturanlardır. Bizde bir söz vardır 'bunların yatacak yeri yok' derler. Ama unutmasınlar onların yatacak yeri var. Bu kararları verenlerin hepsini cezaevine atmazsam namerdim. Gazetecilik suç değildir” ifadelerini kullandı. Şık, “Bunları cennetine kabul edecek bir din artık yeryüzünde yok” dedi.

LEYLA GÜVEN ÇAĞRISI

Son alarak konuşan Avukat Several Ballıkaya ise, 106 gündür açlık grevinde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven’in açlık grevi eylemine dikkat çekti. Cezaevlerindeki tutukluların ülkedeki demokrasi için son çare olarak bedenlerini açlığa yatırdığını belirten Ballıkaya, “Tüm kamuoyunun bunu görmesini istiyorum. Bir milletvekili 106 gündür açlık grevinde ve bu vekil sadece Türkiye’de hukukun uygulanması için bedenini açlığa yatırma dışında hiçbir çözüm yolu olmadığını düşündü. Leyla Güven’in sesini ben buradan seslendirmek istiyorum. Güven’in eylemini gören herkesin toplumdaki hukuksuzluğu göreceğini söylüyorum. Lütfen bu iki konuya yani cezaevlerindeki açlık grevine ve Güven’e dair duyarlılığımızı artıralım” şeklinde konuştu.