İnsan Hakları Haftası (10-17 Aralık) kapsamında “82 milyonun eşit haklarla özgür yaşayabilmesi için demokratik ittifak” çağrısı yapan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından hedef gösterilen 805 yurttaş, "Ülkeyi ayrıştıran bu iktidar ve müttefikidir" yanıtını verdi.

İnsan Hakları Haftası (10-17 Aralık) kapsamında “82 milyonun eşit haklarla özgür yaşayabilmesi için demokratik ittifak” çağrısı yapan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından hedef gösterilen 805 yurttaş, "Ülkeyi ayrıştıran bu iktidar ve müttefikidir.  Kendilerinin hayata getirmek istediği ne kadar hukuksuz politika ve uygulamaları varsa bunu muhaliflere dönük bir suç unsuru olarak söylerler. Çok yazık" yanıtını verdi.

"805 ÇÜRÜK ŞAHIS"

İnsan Hakları Haftası (10-17 Aralık) kapsamında bir açıklama yapan farklı kesimlerden 805 yurttaş “82 milyonun eşit haklarla özgür yaşayabilmesi için demokratik ittifak” çağrısı yapmıştı. Çağrının ardından açıklama yayınlayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli "805 çürük şahıs sipariş bir zillet bildirisine ortaklaşa imza atmışlardır” ifadelerini kullanmıştı.

"BÖLÜCÜLÜĞÜN TA KENDİSİDİR"

Mezopotamya Ajansı'nda yer alan habere göre, "805 Yurttaş" bildirisi imzacıları, kendilerini hedef gösteren Devlet Bahçeli’ye “Yeniden ‘biz’ olabilelim derken, Bahçeli’nin ‘çürükler, bölücüler, zillet’ demesi bölücülüğün ta kendisidir” yanıtını verdi.. Bahçeli’nin söylemlerine karşı bildirinin imzacılardan Diyarbakır Eski Milletvekili Abdulbaki Erdoğmuş, Anavatan Partisi Eski Genel Başkanı ve İktisatçı Nesrin Nas, Gazeteci Aydın Engin ve Araştırmacı-Yazar Ayşe Hür’den cevap geldi.

"BİZİM MESELEMİZ TÜRKİYE MESELESİDİR"

Siyasetçi Nesrin Nas, demokrasiye katılımın “Ortak yaşam ve ortak bir gelecek inşa edebilmenin teminatıdır” diyerek tanımladıklarını ve bu minvalde siyasete, “Demokratik katılımın önünü açın” çağrısında bulunduklarını ifade etti. Nas, şöyle konuştu: “Bizim meselemiz Türkiye meselesidir. Bizim çağrımız Türk, Kürt, Alevi, Sünni, kentli, köylü, işçi, işveren demeden yeniden ‘biz’ olabilmenin önünü açın çağrısıydı. ‘Yargının, yürütmenin, yasamanın birbirinden ayrı ve bağımsız olmasına ihtiyaç var’ diyoruz. Keyfi bir biçimde KHK’lerle mesleğinden edinerek ‘ağaç kemirsinler’ denen binlerce kişinin gasp edilmiş haklarına ‘ihtiyaç var’ diyoruz. ‘Kürtlerin kendilerini bu ülkenin eşit ve özgür bir vatandaşı olarak hissetmesi ve baskılardan azade tutulması ve özgürce yaşayabilmelerine ihtiyaç var’ diyoruz. ‘Kadınların kazanılmış haklarına yönelik saldırıların önüne geçilebilmesine ihtiyaç var’ diyoruz. ‘Milyonlarca yurttaşın iradesini hiçe sayan kayyım uygulamalarına bir an önce son verilmesi, ‘benim oyum senin oyunla bir değildir’ anlayışına bir an önce son verilmesi lazım’ diyoruz. Yani biz Avrupa Konseyi’nin (AK) demokratik güvenlik olarak tanımladığı 5 ana unsuru istiyoruz; bağımsız yargı, ifade özgürlüğü, örgütlenme ve gösteri özgürlüğü, demokratik kurumlar, katılımcı toplum ve eşitlik. Buradan nasıl bir bölücülük çıkabilir?"

"BAHÇELİ'NİN DİLİ NEFRET DİLİDİR"

Nas, “Yeniden ‘biz’ olabilelim derken, Bahçeli’nin ‘çürükler, bölücüler, zillet’ demesi bölücülüğün ta kendisidir” şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 Aralık’ta yaptığı “Nefret dilinin medya organları ve devlet başkanı seviyesinde teşvik edildiği vahim bir tablo ile karşı karşıyayız” sözlerini hatırlatarak Nas, “Bahçeli’nin dili tam da bu nefret dilidir” dedi.

"HDP'NİN SEÇİMLERE KATILMASI HALİNDE BUNUN KENDİ İKTİDARLARININ SONU OLABİLECEĞİNİ GÖRÜYORLAR"

Bahçeli’nin tehditlerini ve saldırganlığında şaşılacak bir olmadığını ifade eden Gazeteci Aydın Engin, "Bahçeli ve onun gibilerinin uykularını kaçıran problem ortaya çıkıyor. HDP’yi devre dışı bırakmak. Bu çok önemli bir noktadır. Bahçeli’nin konuşmasının özü HDP’yi destekleyen her türlü harekete, gruba veya kişiye saldırmaktır. Çünkü olası bir seçimde HDP’nin seçimlere katılması halinde bunun kendi iktidarlarının sonu olabileceğini görüyorlar. Yoksa Bahçeli o bildiriyi görmezden de gelebilirdi" dedi.

"ÇIKIŞ LAZIM"

Bahçeli’nin söylemlerini esas itibarıyla mevcut Türkiye tablosunu gözler önüne serdiğini ifade eden Abdulbaki Erdoğmuş, "Mesela Uşak’ta 30 üniversite öğrencisinin emniyette çırılçıplak gözaltına alındığını okundum. Düşünün küçük bir ilde olup bitenlerde oradaki toplumun da haberdar olmaması mümkün mü? Değil. Nasıl oluyor da küçük bir ilde böyle ahlaksızca bir durum sergilenir ve bundan Uşak halkının haberi olmaz?" diye sordu.

"SADECE HUKUK DEĞİL SİYASET DE BİTMİŞTİR"

Siyasi gelişmelerin artık Türkiye’nin kaldıramayacağı bir yük haline geldiğini ifade eden Erdoğmuş, “İmza atan arkadaşlarımızı gerçekten tebrik etmek lazım. Bu tür bir ortamda böyle deklarasyonlara imza atmak bile önemli bir duyarlılıktır. Bahçeli’nin bu açıklaması benim için bir sürpriz değil, kendisinden beklenen bir açıklama. Ama bu Türkiye tablosunu ortaya koyması bakımından bizi kaygılandırıyor. Bir siyasi parti başkanı çıkıp bir başka partinin derhal kapatılmasını, kapısına anahtar vurulmasını istiyorsa burada sadece hukuk değil siyaset de bitmiştir” ifadelerini kullandı.

"ÜLKEYİ AYRIŞTIRAN BU İKTİDAR VE MÜTTEFİKİDİR"

Bahçeli’nin söylemlerine “Türkiye’yi bölen, iktidar ve onun müttefikleridir” cevabı veren Erdoğmuş, “Ülkeyi ayrıştıran bu iktidar ve müttefikidir.  Kendilerinin hayata getirmek istediği ne kadar hukuksuz politika ve uygulamaları varsa bunu muhaliflere dönük bir suç unsuru olarak söylerler. Çok yazık” diye konuştu.

"ATTIĞIMIZ TAŞ YERİNİ BULDU"

Tarihçi-Yazar Ayşe Hür ise, “Demek ki attığımız taş yerini bulmuş. Mevlana'ya atfedilen adam ve laf meselindeki gerekçelerle tek tek sözcüklerini yorumlamaya değer bulmuyorum. Her zamanki gibi halkın hoşuna gideceğini sandığı ve kendisinin ezberlediği bir grup kötü sıfatı art arda kullandığını tahmin ediyorum. Kem söz sahibine aittir deyip noktayı koyuyorum” dedi.

NE OLMUŞTU?

İnsan Hakları Haftası devam ederken 10 Aralık’ta bir çağrı yayınlayan 805 yurttaş demokrasi ittifakı çarısı yaptı. Aralarında Abdülbâki Erdoğmuş, Şebnem Korur Fincancı, Ahmet Türk, Rıza Türmen, Nesrin Nas, Erdoğan Aydın, M. Fatih Maçoğlu, Ali Nesin, Bülent Şık, Hülya Gülbahar, Eşber Yağmurdereli, Jülide Kural, Mehmet Türkay, Levent Üzümcü, Yüksel Akkaya, Tuğrul Eryılmaz, Ragıp Zarakolu, İhsan Eliaçık, Fikret Başkaya, Ömer Madra, İsmail Beşikçi, Zülfü Livaneli, Fikri Sağlar, Tarık Ziya Ekinci, Hayri İnönü, Mazlum Çimen, Rakel Dink, Hasan Cemal, Aydın Engin, Tarık Günersel, Halil Ergün gibi çok farklı kesimlerden aydınların, sanatçıların, akademisyenlerin, gazetecilerin, sivil toplum örgütü temsilcisinin, farklı meslek gruplarından kişilerin bulunduğu 805 yurttaş, 10 Aralık İnsan Halkları Günü nedeniyle yaptıkları çağrıda “onurlu, huzurlu, güvenli bir yaşam hakkımızı talep ediyoruz” dedi.