Ceren Damar’ın öğrencisi tarafından öldürülmesine ilişkin açılan davanın duruşmasında savcının mütalaasına ilişkin konuşan Avukat Çetin Arslan, sanığın "tasarlayarak öldürmek"ten de ceza alması gerektiğini ifade etti.

Araştırma Görevlisi Ceren Damar Şenel’in Çankaya Üniversitesi’nde öğrencisi Hasan İsmail Hikmet tarafından katledilmesine ilişkin davanın ikinci duruşması Ankara 33'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. İddia makamının canavarca hisle ve kasten öldürmesinin sabit olduğu gerekçesiyle ağırlaşmış müebbet talep ettiği mütalaa ardından tanıklar ve aile üyeleri mahkemede dinlendi.

‘ÇOK TEKİN BİR TİPİ YOK’

Çankaya Üniversitesi’nde Araştırma Görevlisi Setenay Baytemir olay gününe ilişkin tanıklığını anlattı. Baytemir, şunları söyledi: “Sınavdan çıktıktan sonra odaya geldim. Kısa bir süre sonra Ceren yanıma geldi. Sabah bir kopya olayı olduğunu ve tutanağı kopya malzemelerini teslim ettiğini söyledi. Kanun getirmediği için şüphelenmiş, öğrencinin sıraya eğilmiş bir şekilde hiçbir şekilde kâğıtla alakası olmadığını söyledi. Ve uyarılmasına rağmen eyleminden hiç vazgeçmediğini söyledi. Bir taraftan da şunu söyledi; 'Bir taraftan korkuyorum çok tekin bir tipi yok’ dedi.”

‘İLİŞKİ OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYOR’

Sanık Hikmet, geçtiğimiz duruşmada ifadesini değiştirerek, Damar ile aralarında ilişki olduğunu ileri sürmüştü.  Tanık Eren Şahin, sanık Hikmet ile 2015 yılında tanıştığını belirterek, “Kayıt yaptırdığımızda tanıştım. İkimiz de odanın önünde bekliyorduk. Sanıkla ikimiz odaya girdik. Sanıkla Ceren hoca arasında, öğrenci-hoca ilişkisi dışında bir ilişki olduğuna şahit olmadım. Öyle bir şey olsa anlardım. Ceren hocayla ilişkisi olsa kendisinin numarası bulunur. Sanık Ceren hocanın odasından çıkınca bana ‘Ceren hoca sana da gıcık gidiyor mu?’ diye sormuştu. Ben de ona ‘Sana özel bir şey yok. Mesafelidir Ceren hoca’ dedim. Sanıkla Ceren hoca arasında herhangi bir ilişki olduğunu düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.

‘TEK GERÇEK KOPYA ÇEKERKEN YAKALANMIŞ OLMASI’

Aile avukatı Eylül Erdem sanığın tasarlayarak canavarca hisle öldürdüğünün toplanan delillerle sabit olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Öyle büyük çelişkiler ve tutarsızlıklar vardır ki sanığın ifadesinde gerçek olan tek söylem Ceren Damar’ın kendisini kopya çekerken yakalamış olmasaydı. İlk duruşmada savunma diyemediğimiz yazılı olarak hazırlanmış bir metin okundu. Savunmada kendiliğinden ateş alınan silahlar, tarihsiz dilekçeler, Ceren’i öldüreceğine ilişkin gelecekten gelen intihar mektubu, şüpheli sıfatıyla emniyette rahatça lahmacun yerken oğlunun işkence gördüğünü iddia eden baba, çok yakışıklı olduğu için erkek arkadaşları tarafından kıskanılan fakat kendini fotojenik bulmadığı için Ceren’le foto çekinmediğini söyleyen sanık vs. varlık felsefesine ilişkin sorular.”

‘GERÇEK OLMADIĞINI TÜM TOPLUM BİLİYOR’

Sanığın savunmasında göze çarpan birkaç çelişkiden bahseden Erdem, “Sanık ve müdafiinin orta zekalı makul insana izahatı yok. Ne bu toplum önünde ne de mahkeme önünde yapılan numaralar gerçeği yanıltamaz. Kopya yüzünden değil ilişkimiz olduğu içindeki yozlaşmış zihni ile meşrulaştırmaya çalışmış. Bu ahlak ve akıl dışı iddialara kimse itibar etmedi. Savunma tarafı acılı bir aileyi iftiraya atarak yıpratmaya çalışmaktadır. Biz Ceren’in sanıkla ilişkisi olmadığını, annesinin FETÖ’den ihraç etmesine neden olmadığını ispatlayamayacağız. Çünkü bunun gerçek olmadığını tüm toplum biliyor. Siyasi bir yönü olmayan bu davada sanık kendisi ile devletin uğraştığını söylüyor” dedi.

‘BU FİLMİN TEK SANIĞI YOK’

Dosyadaki tüm delilerin sanığın eylemi bir iki dakikada gerçekleştirdiğini ve tasarladığını gösterdiğini vurgulayan Erdem, şöyle konuştu: ”Sanık, Ceren’in odasına gider gitmez sırtından vuruyor. Ceren’in canını alacak kişinin kim olduğunu anlayacak vakti yoktu. İşlediği en büyük suçtan sonra yargılamayı değiştirmeye yönelik iddialar atıyor. Ben dâhil salondaki kişiler saf kötülüğün neler olduğunu ve ne kadar ileri gidebileceğine hiç bu kadar tanık olmamıştır. Bu filmin tek sanığı yok. En başta sanık. Diğeri oturup muhasebe yapmak yerine delil karartmaya çalışan ve iftiralarla kamuoyu yanıltmaya çalışan ve kendini savunamayan bir kadına iftira atmayı savunma kapsamında görenler. Kötüler bunlardır.”

‘SANIK KOŞARKEN MEKTUBUNU TAMAMLIYOR’

Ardından söz alan avukat Uraz Bulut, dosyada "sözde bir intihar mektubu" olduğunu söyledi. Uraz, bu mektubun enteresan olduğunu çünkü sanığın gözaltına alındığında tek kelime bile dahi böyle bir mektuptan söz etmediğini kaydetti. Bulut, devamında şöyle dedi:  “Çünkü henüz o sırada mektup henüz imal edilmemiş. Sanığının annesi Hatice Elçi Hikmet mektupla savcılığa geliyor. Mektubun sonunda ’asla planlayarak ve tasarlayarak yapmadım’ diyor. Sonradan yazıldığı aşikâr. Henüz koşarken mektubunu tamamlıyor. Annesi de torpidodan buluyor, teslim ediyor. Kendisine kalan kısmını nasıl yazdığını sorduğumuzda ise susma hakkını kullanıyor.  Sanık gözaltında bunu yazıyor sonra iştirakçilere teslim ediyor. Bunun bir delilmiş gibi sunulması vahim. Sanığın annesi önce torpidoda buldum diyor. Nerede bulunduğu belli değil ama nerede imal edildiği belli.”

‘İNDİRİM UYGULANMASIN TALEBİ’

Avukat Çetin Arslan da sanığın “tasarlama suçundan” da ceza alması gerektiğini söyledi. Arslan, ayrıca sanığın yargılanmasında hiçbir takdir indiriminin uygulanmamasını talep etti.

SANIK AİLESİNİN GELMEMESİNE TEPKİ

Damar’ın babası Mustafa Damar, “Benim kızımın başına bela oldu diye annesi gelseydi soracaktım. Nasıl böyle bir cani yetiştirdiğini soracaktım. Benim kızım hala yaşıyor ve insanlara ders veriyor. Böyle bir caniyi hapse tıktırdı. Bir pisliği aldı aramızdan” dedi. Damar’ın annesi Feyza Damar ise “Teselli olsun diye gidip öğrencilerine sarılıyorum. Kız evladınız var mı? Varsa düşünün. Kocasına ihtiyaç duymasın diye yetiştirdim ben onu. Katilin annesi yine sarılacak ona. O katil gök yüzünü görecek. Benim kızım göremeyecek. Ben mermer taşlarına sarılıyorum” ifadeleri kullandı. Ceren Damar’ın eşi Levent Şenel ise sanık Avukatı Vahit Bıçak’ın mahkemeye gelmemesine tepki göstererek, şunları söyledi: “İlk gündem bu yana çok büyük ızdırap çekiyoruz. Bir de iftiralarla karşılaşıyoruz. Kayınpederim çok ciddi sağlık sorunlarıyla buraya geliyor. Ne olmuş Vahit beye de gelmiyor. Dün 9 sayfa dilekçesini verebiliyor. Buradaymış gibi konuşacağım. Vahit Bıçak savunma hakkına sığınıyor. Sonrasında duruşmaya gelmiyor. İlk günden bu yana duruşmanın kapalı yapılması için iftira attılar oyunlar oynadılar. Amaçları kavga çıkarmak ve biricik eşime rahat rahat iftira atıp indirim almaktı.”

DURUŞMA 24 OCAK’A ERTELENDİ

Mahkeme heyeti, sanık avukatı Vahit Bıçak’ın dosyaya sunduğu mazeretin kabul edilmesine, dosyanın genişletilme talebinin reddine ve sanığın tutuklu yargılanmasına karar verdi. Bir sonraki duruşma 24 Ocak 2020 tarihine ertelendi. Kaynak: MA