cizre3 Cizre’de cenazesi cami avlusuna bırakılmış bir gencin babasının morgda oğlunu tanıyamadığını ve gözlerinin oyulduğunu fark ettiğini aktaran Türkiye İnsan Hakları Vakfı’ndan (TİHV) Ümit Efe, acılı babanın oğluna işkence yapıldığı gerekçesiyle davacı olduğunu söyledi. ‘Hiçbir adli muayenede ıslak imza yok’ Efe, sokağa çıkma yasağı ve hendek operasyonlarının sürdüğü Cizre’de geçtiğimiz aylarda yaklaşık 50 ölüm ve yaralanma dosyası inceledi. Dosyalarda karşılaştıkları vakaları Diken’den Burcu Karkaş'a anlatan Efe, “Cizre’de baktığımız ölüm ve yaralanma dosyalarında bazı önemli noktalar fark ettik. Örneğin, hiçbir adli muayenede ıslak imza yoktu. Yani kaşe bile olmaması nedeniyle adli muayene tutanakları resmi belge değildi. 56-74 yaş arası ölüm vakaları kalp krizi nedeniyle gerçekleşmişti, bu kişiler genelde aile babalarıydı. Bazıları da devam eden hastalıkları nedeniyle hastaneye gidememeleri nedeniyle ölmüştü” ifadelerini kullandı. ‘Oğluma işkence edilmiş’ Cenazesi önce cami avlusuna bırakılan sonrasında ise Şırnak Devlet Hastanesi’ne götürülen gencin babasının morgda oğlunu görünce tanıyamadığını anlatan Efe, şöyle devam etti: “Gözlerinin oyulduğunu fark ediyor. Savcıya, ‘Neden çocuğumun gözleri yok’ diye soruyor. Savcı, otopside olduğunu söylüyor ama gencin yaralanması baş bölgesinden değil. Baba, bizim okuduğumuz başvuruda, ‘Davacıyım çünkü çocuğumun beden bütünlüğü tamdı. Otopsiyle alakası yok, oğluma işkence edilmiş. Davacıyım’ demişti” ‘Daha saf bir kimyasal kullanıldığını düşündük’ Cizre genelinde emniyet güçleri tarafından kullanılan gaz bombalarının özelliğine de değinen Efe, “Biz oradayken kilometreler ötesinde kullanılan bir gazdan etkilenmiştik. Bizim bugüne kadar tanımadığımız bir gazdı. Çok uzakta olmamıza rağmen gözlerimiz, ağzımız ve burnumuz yandı. Daha saf bir kimyasal kullanıldığını düşündük” dedi. ‘Yaralı getirenler kafalarına silah dayanarak sorgulanıyor’ Sokağa çıkma yasağının işkenceye dönüştüğünü belirten Efe, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ölenlerin yakınlarının da can güvenliği yok. Hastaneler kışla haline getirilmiş. Yaralı getirenler kafalarına silah dayanarak sorgulanıyor. Bu, hemen hemen bütün okuduğumuz dosyalarda vardı. Ölenlerin çoğunun kafa bölgesinden vurulduğu gözüküyor. Arkadaşımız Aziz Yural’ın otopsisi, tam alnından vurularak öldürüldüğünü gösteriyor. Hedef seçilerek öldürülmüş. Keskin nişancılar hareket eden her şeyi vuruyorlar. Silahlı silahsız ayrımı gözetilmiyor. Cizre’deki arkadaşlarımız ineklerin bile hareket ettikleri için vurulduğunu ifade ediyor. Kente şu anda su gitmiyor. Yağmur sularını toplamaya çalışıyor çocuklar. Hamileler evde doğuruyor ya da düşük yapıyor. Sokağa çıkma yasağı işkenceye dönüşmüş durumda. Sağlık personelinin de güvenliği yok. Bir beyin cerrahı kafasına silah dayanarak tedaviye zorlanmış. Tam bir kabus yaşanıyor. Özellikle bebeklerde yüksek ateş, gribal enfeksiyonlar başladı. Gerekli ilaç yardımı yapılamıyor. Ateşli silahla ölümün dışında bu durumlar insanların yavaş yavaş ölümüne neden olacak. Çok yaşlı insanların yaşamını kolaylıkla sürdüremeyeceği bir ortam söz konusu.”