cmrts 2016'nın ilk haftasında yoğun kar yağışı altında kayıplarının akıbetini sormak için bir araya gelen Cumartesi Anneleri, Bölge'de devam eden sokağa çıkma yasakları ve katliamlara karşı AKP Hükümeti ve Başbakan Ahmet Davuoğlu'ya, 'Ordunuzu, polisinizi, özel kuvvetlerinizi, paramiliter güçlerinizi, tankınızı, topunuzu Kürt halkının üzerinden çekin' diye seslendi. Cumartesi Anneleri, 2016'nın ilk haftasında gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri adalet arayışlarının 562'ncisinde Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi. "Failler belli, kayıplar nerede?" yazılı pankart açan Cumartesi Anneleri, ellerinde her hafta olduğu gibi, kaybedilen yakınlarının fotoğrafları ile kırmızı karanfiller taşıdı. Yoğun kar yağışına rağmen oturma eylemini gerçekleştiren Cumartesi Anneleri bu haftaki eylemlerini, Türkiye'de insan haklarının tanınması taleplerini dile getirmek amacıyla gerçekleştirdi. Eylemde ilk olarak 6 Aralık 1993 tarihinde Urfa'da gözaltına alınarak kaybedilen Hüseyin Taşkaya'nın oğlu Şerif Taşkaya konuştu. Taşkaya, yıllardır kayıplarının akıbetinin ortaya çıkması için mücadele ettiklerini, ancak Türkiye'de katliamların 1990'lı yılları aratmayan bir zihniyetle sürdürüldüğünü söyledi. Kürdistan'daki sivil katliamlara dikkat çeken Taşkaya, "Tıpkı 90'larda olduğu gibi zulüm ve katliamlar devam ediyor. Bebekler katlediliyor. Biz bu meydanlarda mücadelemize devam edeceğiz. Baki olan şey barıştır, kardeşliktir" dedi. '20 YILDIR HAYKIRIYORUZ, HAYKIRMAYA DEVAM EDECEĞİZ' AKP'nin 2015 yılında kanlı bir siyaset yürüttüğünü vurgulayan 1995'te İzmir'de kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız ise Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "temizleyeceğiz" şeklindeki açıklamalarına tepki gösterdi ve "2015 yılı katliamlarla geçti. Ülkeyi yönetenler 2016'da da 'temizlik' yapacaklarını söylüyorlar. Yeter artık. Cumhurbaşkanı halkı kışkırtmaya çalışıyor. Biz 20 yıldır buradan haykırıyoruz, haykırmaya da devam edeceğiz. Hiçbir anne ağlamasın" dedi. 'AKP İTTİHAT VE TERAKKİ ZİHNİYETİNİN TEMSİLCİSİDİR' Ardından 21 Mart 1995 yılında gözaltına alındıktan sonra katledilen Hasan Ocak'ın ağabeyi Ali Ocak söz aldı. AKP'nin bu dönemin İttihat ve Terakki zihniyetini temsil ettiğini söyleyen Ocak, "İttihat ve Terakki döneminde suçlularla yüzleşilseydi bu gün katliam zihniyeti devam edemezdi. AKP de bu gün bu zihniyetin temsilcisi olarak katliam yapıyor" şeklinde konuştu. 'KAR DA, TAŞ DA, ÇAMUR DA YAĞSA MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ' HDP İstanbul Milletvekili Pervin Buldan ise 2015 yılının AKP'nin politikaları nedeniyle tam bir katliam yılı olduğunu belirterek, "2015 yılı kanlı bir yıl oldu. 2015'te daha fazla anne ağladı. Çocuklar annelerinin karnında, yaşlı insanlar yataklarında katledildiler. Kar da yağsa, taş da yağsa, çamur da yağsa bu meydanda buluşmaya devam edeceğiz. Barış ve özgürlük mücadelesini sürdüreceğiz" diye konuştu. BULDAN: SAVAŞ'I KATLETTİNİZ BİNLERCE SAVAŞ GELDİ Devletin katliam politikalarıyla bir sonuç elde edemeyeceği vurgusu yapan Buldan, 2016 yılında direnen halkların kazanacağını söyleyerek, şöyle devam etti: "2015'i bir daha yaşamak istemiyoruz. Savaş Buldan'ı katlettiniz. Binlerce Savaş geldi. Hasan Ocak'ı katlettiğiniz binlerce Hasan mücadele ediyor. Ferhat Tepe'yi katlettiniz. Yerine binlerce Ferhat geldi. O yüzden, Yüksekova, Silopi, Cizre, Nusaybin, Dargeçit'te de aynı katliamı yapmaya devam ediyorsunuz. Ama 2016 yılı özgürlükler yılı olacak." TANRIKULU'DAN 'SAVAŞA KARŞI VİCDAN ORTAKLIĞI' ÇAĞRISI CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da kısa bir konuşma yapıtı. 2015 yılında Türkiye'de derin bir siyasi kriz yaşandığını dile getiren Tanrıkulu, "Adalet, özgürlük ve kayıpların yaşanmaması için buradayız. Ama maalesef annelerin yüreği bu yıl da soğumadı. 2015'te tarihimizin en derin krizini yaşadık. Eğer Türkiye'de vicdan ortaklığı oluşturabilirsek, 2016 barış yılı olabilir" dedi. KAYIP DOSYALARINDA 'ZAMAN AŞIMI' VE 'DEVLET SIRRI' BAHANESİNE SON Haftanın basın açıklamasını Cumartesi İnsanı Maside Ocak okudu. 2016 yılında da kayıpların akıbetini sormaya devam edeceklerini belirten Ocak, zorla kaybetme suçunun Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) "İnsanlığa karşı suçlar" başlığı altında düzenlenmesi gerektiğini söyledi. Gözaltında kaybetme suçlarında izlenen cezasızlık politikasına son verilmesi gerektiğini belirten Ocak, gözaltına kayıplarla ilgili dosyalarda "devlet sırrı" ve "zaman aşımı" gibi savunmalara da yer verilmemesi gerektiğini kaydetti. GÖZALTINDA KAYIP DOSYALARINDA TALEPLER SIRALANDI AİHM'de hak ihlali kararıyla sonuçlanmış davalar da dahil olmak üzere, gözaltında kayıplara dair soruşturma dosyalarının yeniden açılmasını isteyen Ocak, taleplerini şu şekilde sıraladı: "Hızlı soruşturmalar yoluyla faillerin tespit edilmesinin önündeki engeller kaldırılsın, toplu mezarlardan çıkarılan kemikler üzerinde Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan kimliklendirme çalışmaları makul süreler içinde sonuçlandırılsın, Birleşmiş Milletler Minnesota Protokolü çerçevesinde bilimsel esaslara uygun çalışmalar yapılsın, devletin kendi işlediği suçlara karşı bağımsız bir araştırma komisyonu kursun, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) kapsamında Roma Statüsü derhal imzalansın." HÜKÜMETE VE BAŞBAKAN'A SESLENDİ: TANKINIZI, TOPUNUZU ÇEKİN Ocak, AKP Hükümetine ve Başbakan Davutoğlu'ya, "Bu taleplerimizi karşılamak sizin görevinizdir. Bize karşı sorumluluklarınızı yerine getirin. Hukuku ve tüm insanlık değerlerini çiğneyerek gerçekleştirdiğiniz Kürt illerindeki ablukalara son verin. Henüz doğmamış bebeklerin, çocukların, kadınların, yaşlıların öldürülmesine neden olan insanlık dışı savaş politikanıza son verin. Ordunuzu, polisinizi, özel kuvvetlerinizi, paramiliter güçlerinizi, tankınızı, topunuzu Kürt halkının üzerinden çekin" diye seslendi. Konuşmaların ardından Cumartesi Anneleri 563'üncü haftada yeniden bir araya gelmek üzere meydandan ayrıldı. (DİHA)