Danıştay, Ayasofya’nın müze olması yönündeki Bakanlar Kurulu kararını iptal etti. Öğleden sonra ise Erdoğan bir kararnameye imza atarak Ayasofya'nın Diyanet İşleri Başkanlığı'nın emrine tahsis etti. Böylece Ayasofya Müzesi resmi olarak cami oldu.

Ayasofya Müzesi’nin camiye dönüştürülmesine ilişkin davada Danıştay 10. Dairesi kararını verdi. Ayasofya’nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle açılan davaya ilişkin karar açıklandı. Buna göre Danıştay, Ayasofya’nın müze olması yönündeki Bakanlar Kurulu kararını iptal etti. Karar açıklanmadan önce ise Ayasofya’nın bulunduğu bölgenin önüne bariyerler konulmuştu.

ERDOĞAN KARARNAME İMZALADI

Öğleden sonra ise Erdoğan bir kararnameye imza atarak Ayasofya'nın Diyanet İşleri Başkanlığı'nın emrine tahsis etti. Kararnamede, "Ayasofya'nın müzeye çevrilmesi hakkındaki 1934 yılı tarihli karar Danıştay kararı ile iptal edildiğinden, Ayasofya Camii'nin yönetiminin 'Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un 35. maddesi gereğince Diyanet İşleri Başkanlığı'na devredilerek ibadete açılmasına karar verilmiştir" denildi.

DANIŞTAY'IN SON KARARININ GEREKÇESİ BİR HAYLİ TUHAF

Son kararın gerekçesi bir hayli ilginç. Merdan Yanardağ gerekçenin 'padişahın mülkü olması' üzerinden verildiğini aktarırken bu kararın varabileceği ilginç noktalara dikkat çekiyor: https://twitter.com/merdanyanardag/status/1281604081472212992

TOPLU NAMAZ KILINDI

Danıştay'ın kararının ardından Ayasofya önünde bir araya gelenler tekbirler getirip ilahiler söyleyerek namaz kıldı. Daha sonra sayısı artan grup Ayasofya2nın karşısında topluca namaz kıldı.

ERDOĞAN, AYASOFYA'NIN CAMİLEŞTİRİLMESİ KONUSUNDA "TEZGAH, OYUNA GELMEYELİM" DEMİŞTİ

Erdoğan, geçen yıl gündeme gelen Ayasofya'nın cami olarak ibadete açılması tartışmaları hakkında, "Bunlar tezgah, bu oyunlara gelmeyelim" demişti. https://www.youtube.com/watch?v=LQzin2DjV_8

AYASOFYA'NIN TARİHİ

Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından, 532-537 yılları arasında İstanbul'un tarihi yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş bazilika planlı bir patrik katedrali olan Ayasofya, 1453 yılında İstanbul'un Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye dönüştürülmüştür. 1935 yılından bugüne dek müze olarak hizmet veren Ayasofya, mimar bakımdan bazilika planı ile merkezî planı birleştiren kubbeli bazilika tipinde bir yapı olup kubbe geçişi ve taşıyıcı sistem özellikleriyle mimarlık tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak ele alınır. Ortodoks ve Hıristiyanlık tarihinde önemli bir yere sahip bu katedral, 10 Temmuz 2020 tarihi itibariyle cami olarak kullanıma açılmıştır.

HIRİSTİYANLIK TARİHİNDEKİ ÖNEMİ

Bizans döneminde Ayasofya, büyük bir “kutsal emanetler” zenginliğine sahipti. Bu emanetlerden biri de 15 metre yüksekliğindeki gümüş ikonostasisti. Konstantinopolis Patriği'nin patrik kilisesi ve Ortodoks Kilisesi'nin 1000 yıl boyunca merkezi olan Ayasofya, 1054 yılında Patrik I. Mihail Kirularios'un Papa IX. Leo tarafından aforoz edilmesine şahitlik etmiş olup bu olay, genel olarak Schisma'nın, yani Doğu ve Batı kiliselerinin ayrılmasının başlangıcı sayılır. 1453’te kilise camiye dönüştürüldükten sonra Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet’in talimatıyla insan figürleri içerenler tahrip edilmeden korunarak ince bir sıva altında bırakılmıştır. Yüzyıllarca sıva altında kalan mozaikler, bu sayede doğal ve yapay tahribattan kurtulabilmiştir. Cami, müzeye dönüştürülürken sıvaların bir kısmı çıkarılmış ve mozaikler yine gün ışığına çıkarılmıştır. Günümüzde görülen Ayasofya binası, aslında aynı yere üçüncü kez inşa edilen kilise olduğundan "Üçüncü Ayasofya" olarak da bilinir. İlk iki kilise isyanlar sırasında yıkılmıştır. Döneminin en geniş kubbesi olan Ayasofya’nın merkezi kubbesi, Bizans döneminde birçok kez çökmüş, Mimar Sinan’ın binaya istinat duvarlarını eklemesinden itibaren ise hiç çökmemiştir.

DAVA KONUSU NEDİR?

Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği, Ayasofya konusunda 2016 yılında Danıştay’a dava açtı. BBC’nin derlemesine göre dernek, Ayasofya’nın camiden müzeye dönüştürülmesine ilişkin 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptalini istiyor. Dernek, kararın altında yer alan dönemin Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’e ait imzanın sahte olduğunu savunuyor. İptali istenen kararda “eşsiz bir mimarlık sanat abidesi olan İstanbul’daki Ayasofya camiinin tarihi vaziyeti itibariyle müzeye çevrilmesi bütün Şark (doğu) alemini sevindireceği ve insanlığa yeni bir ilim müessesi kazandıracağı cihetle bunun müzeye çevrilmesinin” onaylandığı ve kabul edildiği belirtiliyor. Söz konusu kararın iptali için dava açan derneğin başkanı İsmail Kandemir. Yeni Şafak gazetesinde yer alan bir habere göre, Kandemir emekli bir matematik öğretmeni ve sadece Ayasofya değil, İstanbul’daki Kariye Camisi, Rumeli Hisarı, İlyas Bey Camisi ve Trabzon’daki Ayasofya ile İznik’teki Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi için de hukuk mücadelesi veriyor. Haberde, Kandemir’in Ayasofya için 15 yılı aşkın bir süredir mücadele ettiği belirtiliyor. Yeni Şafak’a konuşan Kandemir, “Bir yer hem müze, hem cami olamaz. Bazı insanlara ‘ayakkabılarını çıkar namaz kıl imamın hutbesini dinle’ derken, bazılarına ise ‘şu kadar ücret ver müzeyi gez’ diyorsunuz. Bu son derece saçma durumun düzeltilmesi için Danıştay’ın kararını bekliyoruz” dedi. Danıştay savcısı ise dava ile ilgili sunduğu, görüşünde, Ayasofya’nın müze olarak kullanılmasının idarenin takdir yetkisinde olduğunu ve hukuka aykırılığı bulunmadığını söyledi.

ÖNCEKİ YARGI SÜREÇLERİNDE NELER YAŞANDI?

Bu dava, Ayasofya hakkında başlatılmış tek yargı süreci değil. Daha önce de benzer girişimler olmuş ancak yargıdan Ayasofya’nın ibadete açılması konusunda olumlu bir sonuç çıkmamıştı. Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği, Ayasofya konusunda ilk davayı 2005 yılında açtı. Bu davada da yine 1934 tarihli kararnamenin iptali ve yürürlüğünün durdurulması talep edildi ancak Danıştay 10’uncu Dairesi bu istemi reddetti. 2008 yılında yapılan bir başka girişim de yine aynı daire tarafından Ayasofya Camisi’nin müze olarak kullanılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmişti. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Daire’nin bu kararını onamıştı. Dernek, 2016’da tekrar Danıştay’a dava açmıştı. Dernek ayrıca, bu dönemde Anayasa Mahkemesi’ne “din ve vicdan hürriyetinin ihlal edildiği” gerekçesiyle bireysel başvuru da yaptı. 2018 yılında Anayasa Mahkemesi ise Ayasofya’nın namaz kılınması için ibadete açılması talebini reddederek, başvuruyu “incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez bulmuştu.