Diyanet İşleri Başkanlığı, personeline maaş ve ücretlerini faizsiz finans kurumundan alma şartı getirdi. Görev yaptıkları şehirlerde katılım bankası olmayan imamlar, "Bu genelge bizi mağdur ediyor" diyerek duruma tepki gösterdi.

Diyanet İşleri Başkanlığı, merkez ve taşra teşkilatında görevli olan personelin, maaş ve ücretlerinin faizsiz finans kurumları olan katılım bankaları tarafından ödenmesi yönünde karar aldı. Bu karar, Diyanet personeli arasında görüş ayrılıklarına neden oldu. Birçok ilde katılım bankası bulunmadığı için personelin güçlüklerle karşılaşacağı belirtildi. Din görevlileri, “Bu genelge, katılım bankası olmayan yerdeki tüm imamları mağdur ediyor” dedi.

MAAŞI NASIL ALACAK?

Sözcü'den Saygı Öztürk'ün haberine göre; kamu görevlilerinin aylık ve ücretlerinin, Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü'nün belirlediği esas ve usuller çerçevesinde bankalar vasıtasıyla ödendiğini, bu amaçla kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar arasında aylık ücret ödeme protokolleri yapıldığını hatırlatan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, genelgesinde şu ifadeleri kullandı: “Bu protokoller uyarınca verilecek bankacılık hizmetlerinin yanı sıra 'promosyon' adı altında nakdi ek mali imkanlar da sağlanıyor. Başkanlığımızda bir komisyon oluşturulmuş ve söz konusu komisyon Başkanlık personelinin taşra teşkilatı da dahil maaş ve ücretlerinin faizsiz finans kurumları olan katılım bankalarından alınmasının uygun olacağını değerlendirmiştir. Bu itibarla, il ve ilçe müftülüklerinde yapılacak kurum maaş ödeme Protokollerimizde komisyonun tavsiyesi doğrultusunda hareket edilmesini rica ederim.”

"GELİR KAYBI YAŞAYACAĞIZ"

Bir Diyanet yetkilisi de, şöyle konuştu: “Katılım bankası tarafından gönderilen 11 Kasım tarihli yazıda maaş ve promosyon anlaşması genelgeye dayanarak bildiriliyor. Örneğin bana en yakın faizsiz finans kurumu, görev yaptığım ilin dışında. 190 kilometre uzaklıkta. Katılım bankasının verdiği prim üç yıllığına 300 TL. Oysa görev yaptığım ilçedeki banka 1500 lira veriyor. Din görevlisi, kredi işi için başka şehre gitmek zorunda bırakılıyor.”