Engelsiz Bileşenler Federasyonu, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla online basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıda, “ Engelliler; eğitime, sağlığa, ulaşıma, istihdama, kültürel üretim ve tüketime, siyasal katılmaya, sosyal yaşama erişilebilirlik sorunu yaşamaktadır” denildi.

Engelsiz Bileşenler Federasyonu, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla online basın toplantısı gerçekleştirdi. Yapılan açıklamada, “Engelli haklarında söz bitmiştir, sıra uygulamadadır. BM Engelli Hakları Sözleşmesi en geniş kapsamlı uygulama rehberidir. İlkeleri ve perspektifi eşit yurttaşlar oluşturmak amacında olan bu sözleşmenin “Evrensel Tasarımı” esas alınarak yarının yaşamı inşa edilmelidir. Mevcut şehirler 10-20 yıl içerisinde tamamen bir dönüşüm geçirecektir. Bu dönüşüm yaşanırken engellilik durumu aşılabilir yeter ki bizler engellilerin temel insan haklarını tanıyalım ve engelsiz bir yaşamı kurmaya çalışan bileşenlere kulak verelim” ifadelerine yer verildi. Fedarasyon tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı. “Bilindiği üzere 3 Aralık tarihi 1992’den bu yana Dünya Engelliler Günü olarak ilan edilmiş ve bugün çerçevesinde neredeyse yılda bir kere engelli kamuoyuna mikrofon uzatılmaktadır. Ülkemizde sayıları milyonlarla ifade edilen engellilerin çok önemli bir bölümü ev hapsine benzer bir yaşam sürerken yılda bir gün bu haksızlığa itiraz edilmesini yetersiz buluyoruz. Bizler Engelsiz Bileşenler Federasyonu ve üye dernekleri olarak bu eşitsiz toplumsal düzenin değişmesi gerektiğini savunuyoruz. Milyonlarca engellinin, engelinin salt fiziksel olmadığını biliyoruz. Toplumsal kalıp yargılar, önyargılar, gelenekler ve alışkanlıklar en büyük engel olarak hepimizi sınırlandırıyor. Dilde başlayan eşitsizlik algısı, bize bir “özür olarak” dayatılıyor. Buna karşın Bizler, tüm çeşitliğiyle engelliler, 21. Yüzyılda yurttaşlığın esası olan haklarımızı talep ediyoruz. Bu hakların uygulanması bir lütuf değil evrensel insan hakları hukukunun gereğidir. Bu bağlamda BM Engelli Hakları Sözleşmesi ve Engelli Hakları Kanununun esaslı bir şekilde uygulamaya yansıtılması en acil zorunluluktur. Erişilebilirlik mevzuatı artık geciktirilmeden eksiksiz bir şekilde uygulanmalıdır. “

“ENGELLİLERE YÖNELİK AYRIMCI UYGULAMALAR YAPTIRIMA BAĞLANMALIDIR”

Türkiye’de nüfusunun 6-10 Milyon arasında olduğu ifade edilen engellilerin sayısının, bilgi çağında, neden bu kadar belirsiz olduğunun izahatı yoktur. En kısa sürede her mahallede, hangi engel, cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi ve gelir durumunda kaç engellinin olduğu istatistiksel olarak tespit edilmeli ve sunulması hak temelli bir yaklaşımla zorunlu olan psikolojik, sosyal, ekonomik ve hukuki destekler sunulmalıdır. Engelliler ve aileleri ayrımcılık ve nefret suçlarına maruz kaldıklarından, yoksul bırakıldıklarından ve siyasal temsilleri kısıtlandığından toplumdan kısmen yalıtılmış halde yaşamak zorunda bırakılıyorlar. Bu kapsamda engellilere yönelik ayrımcılık söylem ve uygulamaları derhal yaptırıma bağlanıp durdurulmalıdır. Engelliler; eğitime, sağlığa, ulaşıma, istihdama, kültürel üretim ve tüketime, siyasal katılmaya, sosyal yaşama erişilebilirlik sorunu yaşamaktadır. Bu sorunların nedeni engelliler veya bedenleri değil engelliler yok sayılarak inşa edilen yollar, geçitler, kaldırımlar, binalar ve sunulan kamusal/özel hizmetlerdir. Nüfusu bir milyonun üzerinde olan ve yüzbinlerce engellinin yaşadığı yerlerde bile engellilerin sorunsuz gidebileceği tek bir restoran, kafe, salon, vb. tek bir mekan yoktur. Kamu binaları başta olmak üzere yeni yapılanları da dahil; asansör, merdiven, geçit yolları, tuvalet, çalışma düzeni ve iletişim anlamında engellilik perspektifiyle yapılmamış mekanlar en büyük engeldir. Sadece fiziksel engeller değil, Braille yazısıyla veya sesli/görsel yönlendiricilerin yetersizliği, işaret dili bilen personelin yokluğu, engelli hakları farkındalığı olan yöneticilerin eksikliği engelleri pekiştiren temel nedenlerdir. Bir diyaliz hastasının, SSPE’linin, tekerlekli sandalyeli birinin, görme ve işitme yeti yetersizliği yaşayan birinin, Serepral Palsili birinin veya Down Sendromlu birinin, ailesi ile birlikte karşı karşıya bırakıldığı zorluklar, engeller ve dışlanmalar kültürel ve toplumsal engellilik durumunu gösterir. Engellilik salt tıbbi ve medikal çözümlerle aşılamaz. Bu durum engellilerin temel sağlık hakkına halel getirmez. Ancak sağlık haklarına bile erişimde yine engeller toplumsaldır.

“ENGELLİLER ÖZGÜR BİREYLER OLMAK İSTİYOR”

Bizler, hakları için örgütlenmiş engelliler olarak, bir kere daha şunu ifade etmek istiyoruz. Engelliler yoksul bırakılarak yoksullukları istismar edilecek bir nüfus kesimi değildir. Engelliler de her yurttaş gibi temel hak ve özgürlükleri yasal ve anayasal koruma altında özgür bireyler olmak istiyor. Sadece 3 aralıklarda değil yaşamın her gününde var sayılmanın gerekleri yerine getirilmelidir. 3 Aralık’ta çelenkler ve resmi açıklamalarla yapılan şey sorunların ertelenmesidir. Bizler kamu kurumlarının ve sivil toplum kuruluşlarının şekli 3 Aralık anmalarını da değerli buluyoruz ama bu şekilde kapsamlı bir sorun olan engellilik meselesini çözemeyiz. Bu bağlamda; Yerel yönetimlerin; görev alanlarında kaç engelli olduğunu tespit etmeleri, kendi bünyelerindeki engelli kotalarını doldurmaları, en az bir işaret dili tercümanı istihdam etmeleri, kendi personel ve idarecilerine engelli hakları farkındalığı kazandırmaları, başta binalar ve ulaşım araçları olmak üzere erişilebilirliği arttırmaları gerekir. Yoksul engellilerin sosyal ve ekonomik açıdan desteklenmesi belediyelerin en temel görevi olmalıdır. Belediyeler için acil olarak ifade edilen bu durumlar tüm kamu kurumları için geçerlidir. Sadece belediyeler değil tüm kamu kurumlarındaki engelli istihdam kotaları yasanın gereği olarak doldurulmalıdır. Açıkça yasa dışı olan bu durumun ortadan kalkması için 2021 yılının başında en az 8 bin engelli kamuda istihdam edilmelidir.

“ENGELLİLERE YAPILAN ÖDEMELER AÇLIK SINIRININ ALTINDA KALMAMALI”

Pandemi nedeniyle evlere kapanan toplumun, engellilerin neredeyse kalıcı olarak yaşadığı kapatılmayı, kısmen yaşadığı günlerden geçiyoruz. Korona için aşı ve testlerin ücretsiz uygulanması başta engelliler olmak üzere halk sağlığı için gereklidir. Ekonomik durumları genellikle düşük olan engellilerin ekonomik kriz ve Koronavirüs karşısında zor bir dönemden geçtikleri görülmeli ve tıbbı, medikal ve ilaç giderleri için desteklenmesi sağlanmalıdır. 1,4 trilyona yaklaşan merkezi bütçe içerisinde sadece yüzde 1,6’lık bir payın, nüfusun yüzde 12,29’unu oluşturan engellilere ayırılması büyük bir adaletsizliktir. Engelliler için ayırılan bütçenin bütün kurumlarda arttırılması toplumsal adaletin bir gereği olacaktır. Engellilere yapılan ödemeler açlık sınırın altında kalmamalı en az asgari ücret düzeyine yaklaştırılmalıdır.

“SADECE TÜRK İŞARET DİLİ DEĞİL, BU ÜLKEDE YAŞAYAN HALKLARIN DİLİYLE KAMUSAL HİZMET”

Görme ve İşitme Engelliler açısında işaret diline tercüme edilmiş veya sesli versiyonu hazırlanmış metinlerin arttırılması bir zorunluluktur. Tüm yasama faaliyetlerinin, kamu kurumlarının internet sitelerinin ve hizmet rehberlerinin, siyasi parti, sendika ve sivil toplum kuruluşlarının internet sitelerinin erişilebilir olması için kapsamlı ve kamusal bir inisiyatif başlatılmalıdır. Bu inisiyatif erişebilir olmayan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı internet sitesi ve taşra hizmetleri ile başlamalıdır. Engellilerin tüm farklılıklarıyla haklarına erişebilmesi için sadece Türk İşaret dili ve sadece Türkçe ile değil, bu ülkede yaşayan hakların diliyle kamusal hizmet erişimi olmalıdır. Eğitim ve sağlık imkanlarından resmi dil Türkçe’yi bilmediği için doğru şekilde yararlanamayan yüzbinlerce engellinin, tüm haklarına erişimi için anadillerinde de hizmet sunumu olmalıdır.

“ENGELLİLİĞİ ARTTIRAN ÇATIŞMA SÜRECİ BARIŞA EVRİLMELİ”

Bölgemizde devam edegelen çatışmalı süreçler ve savaşların önemli bir engellilik nedeni olduğu, göçmenlik ve gazilik gibi süreçlerin engellilikle örtüşebildiği görülmelidir. Başta kara mayınlarının temizlenmesi olmak üzere toplumsal yoksunluğu ve engelliliği arttıran çatışma ve şiddet süreçleri barışa evrilmeli ve yapay engellilik nedenleri durdurulmalıdır. Bölgesel gelişmişlik farklarının bölgeler arasında oluşturduğu eşitsizlik ve haksızlıklar sosyal sınıflar içerisinde en çok engellileri vurmaktadır. Altyapı, iletişim, kamusal hizmet sunumlarının eksikliği engellilerin temel haklarına erişimini olumsuz etkilemektedir. Bölgesel kalkınma planlarında engelliler desteklenmesi gereken bir nüfus kesimi olarak bütçe ve planlama kapsamında mutlaka dikkate alınmalıdır.

“TOPLUMSAL ENGELLERİ AŞMAMIZ İÇİN İLK AŞAMA OLSUN”

Tüm eşitsizliklerde olduğu gibi engellilik kapsamında da kadın engellilerin cinsiyetçi tüm söylem ve uygulamalardan daha fazla olumsuz etkilendiği bilinmelidir. Başta İstanbul Sözleşmesi ve CEDAW gibi kadın haklarına ilişkin sözleşmelerin gereklerinin yerine getirilmesi, kadın engellilerin haklarına da olumlu etkileri olacaktır. Engelli kadınlara yönelik ayrımcı söylem ve pratikler derhal durdurulmalıdır. Engelli haklarında söz bitmiştir, sıra uygulamadadır. BM Engelli Hakları Sözleşmesi en geniş kapsamlı uygulama rehberidir. İlkeleri ve perspektifi eşit yurttaşlar oluşturmak amacında olan bu sözleşmenin “Evrensel Tasarımı” esas alınarak yarının yaşamı inşa edilmelidir. Mevcut şehirler 10-20 yıl içerisinde tamamen bir dönüşüm geçirecektir. Bu dönüşüm yaşanırken engellilik durumu aşılabilir yeter ki bizler engellilerin temel insan haklarını tanıyalım ve engelsiz bir yaşamı kurmaya çalışan bileşenlere kulak verelim. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü Toplumsal Engelleri Aşmamız için ilk aşama olsun.