Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib'de yaşanan gelişmelerin ardından Avrupa ile olan kapıları açtıklarını söyledi. Erdoğan, kapıların açılması ile birlikte Avrupa'dan çok sayıda telefonun geldiğini söyledi.

Erdoğan, STK toplantısında konuştu. Erdoğan, "Türkiye’nin Suriye’de yürüttüğü mücadelenin vatan topraklarımızı ve özgürlüğümüzü koruma, bayrağımızı ve ezanımızı yaşatma, geleceğimize sahip çıkma mücadelesi olduğunu buradaki fotoğrafla bir kez daha teyit etmiş bulunuyoruz." dedi. Erdoğan, "Ülkemizi terör örgütleriyle kuşatma, şehirlerimize gözünü diken rejimlerle tehdit etme, ekonomik tuzaklarla tökezletme peşinde olanlara inşallah aradıkları fırsatı vermeyeceğiz. Şunu bir defa unutmayalım; şubat ayının başlarında bir süreç başladı. 4 milyona yakın mülteci 9 yıldır bizim ülkemizde, şimdi de 1,5 milyon mülteciyi sınırlarımıza sürmek suretiyle bize bir yük daha getirmek istediler. Aylar önce hatırlayın ben bir açıklama yaptım. ‘Eğer Batı bir yük paylaşımına girmezse kapıları açarız.’ Dedim. Ama bunlar bu işi hafife aldılar. Herhalde ‘Blöf yapıyor’ dediler. Kapıları açınca kapatmamız için telefon telefon üstüne gelmeye başladı. Bitti o iş. Artık kapılar açılmıştır, sizler bu yükten nasibinizi alacaksınız. Dün itibariyle rakam ciddi anlamda yükseldi, yükselmeye de devam ediyor. Bu akşam Bulgaristan Başbakanı ile bir araya geleceğiz. Almanya Başbakanı Merkel ile telefonda görüşeceğiz." diye konuştu. Erdoğan, " Dörtlü beşli bir araya gelelim diye teklif var. Malum Perşembe günü de Moskova’ya giderek Sayın Putin ile bu gelişmeleri değerlendireceğiz. Temenni ederim ki orada ateşkesti veya atılacak diğer adımları bunları atar, bu işi süratle bir neticeye kavuştururuz. 15 Temmuz’da Ankara’da, İstanbul’da başaramadıklarını Suriye üzerinden hayata geçirmeye çalışanları bir kez daha hüsrana uğratmakta kararlıyız. Bin yıldır yürüdüğümüz bu yoldan bizi geri döndüremeyeceksiniz.Bugün de aynısını söylüyoruz." ifadesini kullandı. Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: Bu sabah itibariyle şu ana kadar 135 tank, 22 zırhlı araç, 45 top, 44 çok namlulu roketatar, 5 hava savunma rampası, 12 tanksavar, 4 havan, 29 pikapa bağlı uçaksavar, 1 İHA, 8 helikopter, 49 çeşitli araç, 7 mühimmat rampası, 24 zırhlı araç, 9 mühimmat deposu, 2 uçak, 2 füze rampası, 2 bin 550 rejime ait asker ve bunun yanında orada yardımcı olan kişiler etkisiz hale getirildi, öldürüldü. Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacak dedik. Bunların bedelini ödeteceğimizi söyledik. Emre yavrumuzu ebediyete yolladık. Dün evlerindeydim, terhisine 55 gün kalan kardeşi bile ‘Başkanım ne olur ben askerliğime devam edeyim’ dedi. Bu millet böyle. Ruhunda o aşk, o heyecan, o coşku var. Hep deriz ya bir ölür bin diriliriz. Dünyada Türk milletinden başka bu kadar kısa sürede bu kadar çok saldırıya maruz kalıp ayakta kalabilecek başka bir toplum var mıdır, zannetmiyorum. İçimizdeki bazı gafillerin desteği bile bu oyunun başarıya ulaşmasına yetmemiştir. Kahraman askerlerimiz Suriye’nin dört bir yanında teröristlerle, zalim rejimin unsurlarıyla mücadele etmeye devam ediyor. Bize düşen bir yandan onlara dua etmek, diğer yandan kendi işimizi en iyi şekilde yaparak ülkemizin güçlenmesine, kalkınmasına, büyümesine katkıda bulunmaktadır. Şehitlerimizin kanların hamdolsun silah arkadaşları yerde bırakmıyor. Her bir şehidimize karşılık onlarca rejim unsurunu etkisiz hale getirerek uçağından, tankından, tüm malzemelerini imha ederek çok ağır bedeller ödetiyoruz. Dün Neyrab Havalimanı’nı yerle yeksan ettik. Türkiye’nin son 17 yılda diğer alanlarla birlikte savunma sanayisinde kat ettiği mesafe olmasaydı böyle bir mücadeleyi çok daha zor şartlarda yürütmeye çalışıyor olacaktık.Birileri size silah, mühimmat göndersin de ondan sonra mücadeleyi yürüteyim derseniz sizi geçmişte olduğu gibi yaya bırakırlar. Kimsenin desteğine, yardımına ihtiyaç duymadan harekâtlarımızı icra edebiliyoruz. Yerli İHA ve SİHA’larımız var İdlib'de tarihi bir mücadele sürerken bize verdiğiniz destek çok anlamlı. Kapıları açınca telefon telefon üstüne gelmeye başladı kapıları kapatmak için, bitti o iş artık kapılar açılmıştır. Batı ülkelerini uyarmıştık, bizi hafife aldılar. 2 bin 557 rejime ait asker öldürüldü. Dünyada Türk milletinden başka bu kadar kısa sürede bu kadar saldırıya maruz kalıp ayakta kalabilen ülke var mıdır, bilemiyorum. Bize düşen askerlerimize dua etmek, bir yandan da ülkemizin büyümesine, kalkınmasına katkıda bulunmaktır. Rejime çok ağır bedeller ödetiyoruz. Neyrab havalimanını da kullanılamaz hale getirdik. Türkiye'nin son 17 yılda diğer alanlarla birlikte savunma sanayisinde bu kadar yol katetmemiş olsaydık böyle bir mücadele yürütemezdik. Kimsenin yardımına ihtiyaç duymadan harekât düzenleyebiliyoruz. Temennimiz bir an önce bu mücadeleyi zaferle sonuçlandırarak daha fazla kan dökülmesinin önüne geçmektir. Bunun için sahadaki mücadelemizin yanında tüm diplomatik kanalları deniyoruz.