Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de görülen koronavirüs vakası için, "Hiçbir virüs bizim tedbirlerimizden daha güçlü değildir" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin Grup Toplantısı'nda konuşuyor. Erdoğan'ın ilk gündem maddesi sağlık bakanının dün açıkladığı ilk koronavirüs vakası ile ilgili oldu. Tedbirlerin önemine dikkat çeken Erdoğan, "​Koronavirüsün ülkemize sirayet etmemesi için gereken her türlü önlemi vakitlice aldık ancak yakın çevremizde bu kadar yaygınlaşmış bir virüsten tamamen kurtulmak mümkün olmadı. Ülkemizdeki vaka Avrupa kaynaklı tek bir örnekten ibaret. Virüs tespit edilen kişinin durumu iyi. Türkiye inşallah bu sıkıntıyı herhangi bir kayıp vermeden atlatacaktır, temennimiz budur. Hiçbir virüs bizim tedbirlerimizden daha güçlü değildir. Göstereceğimiz dikkat ve alacağımız tedbirler en etkili korunma yöntemi olacaktır. Özellikle yaşlılarımızın ve bünyesi zayıf insanlarımızın en azından bir süre kalabalık yerlerden uzak durmaları gerekiyor." dedi. https://twitter.com/dokuz8haber/status/1237669175130193921?s=20 Vatandaşlardan sağlık personelinin ikazlarına uymalarını isteyen Erdoğan, "Bu virüsten korunmanın ilk şartı temizliktir. Temizliği imandan sayan bir inancın mensupları sıfatıyla bu da milletimiz açısından işin en kolay tarafı olmalıdır" dedi. Sadece Türkiye'de değil yurt dışında da geçen cuma gününden beri tokalaşmayı, kucaklaşmayı kesip uzaktan selamlaşma yöntemine geçerek, bu çerçevede Üzerlerine düşenleri yerine getirmenin gayreti içinde olduklarını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: "Türkiye inşallah bu sıkıntıyı herhangi bir kayıp vermeden atlatacaktır, temennimiz budur. Hiçbir virüs bizim tedbirlerimizden daha güçlü değildir. Her hastalık gibi bu virüse karşı da bireyler olarak göstereceğimiz dikkat ve alacağımız tedbirler en etkili korunma yöntemi olacaktır. Özellikle yaşlılarımızın ve bünyesi zayıf vatandaşlarımızın en azından bir müddet kalabalık yerlerden uzak durmaları gerekiyor. Milletimiz nice saldırıları, dertleri göğüslemeyi başarmıştır. Allah'ın izniyle bunun da üstesinden gelecektir. Rabb'im yar ve yardımcımız olsun." Konuşmasında Suriye'deki gelişmelere de yer veren Erdoğan, Rusya ile İdlib'de yaşanan krizi, ateşkesin de dahil olduğu bir dizi önlemle en azından bir süre için engelleyen bir sonuçla Moskova'dan döndüklerini anlattı. Erdoğan, Türkiye'nin İdlib'de bir ay boyunca fiilen yürüttüğü operasyonlar ve başlattığı Bahar Kalkanı Harekatı'nın, sınırlara dayanan tehditlerin önüne geçme kararlılıklarının bir ifadesi olduğunu belirtti. Erdoğan, "Suriye'de bulunma amacımız ne bu ülkenin topraklarını işgal ve ilhak etmektir ne de bölgedeki güçlerle bilek güreşine tutuşmak, kapışmaktır" diye konuştu. Erdoğan, Suriye topraklarında attıkları her adım gibi İdlib'deki mücadelenin de Türkiye'nin sınır güvenliğini sağlamayı ve katliam tehdidi altındaki milyonlarca insanın hayatını kurtarmayı hedef aldığını belirtti. Erdoğan, "Suriye ile 911 kilometrelik sınır hattımızın her karışını hem terör örgütlerini hem de mezhepçi rejim güçlerini uzak tutacak şekilde güvenlik altına almakta kararlıyız. Cereblus'ta ne yaptıysak, Afrin'de ne yaptıysak, Tel Abyad, Resulayn'da ne yaptıysak, İdlib'de de aynısını yaptık, aynısını yapıyoruz" dedi. Erdoğan, sınır hatlarının diğer kısımlarını da bu güvenlik çemberine dahil etmeyi sürdüreceklerini ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: "İdlib'de gerçekleştirdiğimiz harekat, diğerlerinden farklı olarak sadece terör örgütüne değil aynı zamanda çok daha donanımlı bir güce karşıydı. Bu süreçte ülkemizin, ordumuzun, kamusu ve özel sektörüyle savunma sanayimizin kabiliyetlerini görme, tartma imkanı bulduk. Hamdolsun, çok daha büyük mücadelelere hazır olduğumuzu gördük. Aksaklıkları gidererek, eksikleri tamamlayarak, koordinasyonu güçlendirerek, projelerimizi hızlandırarak Türkiye'yi bölgesinde ve tüm dünyada etkin güç haline getirme kararlılığımızı bu vesileyle teyit ettik. İdlib'deki masumları bombalayarak katleden rejim, ülkemizin gücü ve askerlerimizin kahramanlığı karşısında Suriye krizinin başından beri en ağır kayıpları vererek, bu işin öyle kolay olmadığını görmüştür. Ateşkes kararının akabinde İdlib halkı uzun bir aranın ardından ilk kez rahat nefes almıştır. Elbette henüz İdlib'de kalıcı bir çözüm bulunabilmiş değildir. Rejimin ve onunla birlikte çalışan mezhepçi milislerin ateşkese ne kadar bağlı kalacakları belirsizdir. Daha şimdiden ufak tefek de olsa ateşkes ihlalleri yaşanmaya başlamıştır. Rusya tarafıyla vardığımız anlaşmaya uygun şekilde bu gelişmeleri paylaşıyor ve tedbir alınmasını bekliyoruz. Rejimin ve onu destekleyen milislerin, ateşkes hattına yaptıkları yığınakları da yakından takip ediyoruz. Biz verdiğimiz söze, karşı taraf da aynı hassasiyeti gösterdiği sürece sonuna kadar bağlı kalırız ama karşımızdakiler sözlerini tutmazsa, bir öncekinden daha ağır şekilde üzerlerine gitmekten de asla kaçınmayız. Gözlem noktalarımızın güvenliği önceliklerimizin en başında yer alıyor. Buralara yapılacak en küçük bir saldırıda sadece karşılık vermekle kalmayacak, çok daha ağır mukabelede bulunacağız." Erdoğan'ın, "Bay Kemal, kaç tane gözlem noktası olduğunu dahi bilmiyor" sözleri üzerine salonda bulunanlar, "Yuh" çekti. Yuha gerek olmadığını söyleyen Erdoğan, "Bunlara bedeli, sandıkta ödettiğiniz sürece neyin ne olduğunu anlayacaklar" dedi. Bir şeyi çok iyi kavramaları gerektiğini vurgulayan Erdoğan, AK Parti davasının sıradan bir dava olmadığını belirtti. Erdoğan, icraatla ortada olduklarını dile getirerek "17-18 yıldır lafla mı yürüdük, icraatla mı yürüdük?" diye sordu. "Dersini bir çalış. Burada kaç tane gözlem kulesi olduğundan haberin yok. Bay Kemal, 12 gözlem noktası var" diyen Erdoğan, harita üzerinden gözlem kulelerini gösterdi. Erdoğan, 12 gözlem noktasında, Türkiye'yi Suriye askerlerinin korumadığını, Suriye askerlerinin, verilen söze, yapılan mutabakata uymadığını ifade etti. Uymadığı için de uyarılar yaptıklarını belirten Erdoğan, 12 gözlem noktasında çalışmalarını kararlılıkla sürdürdüklerini söyledi. Erdoğan,"12 gözlem noktamız şu anda var. Bay Kemal, bunu da öğren. Eğer arzu edersen seni de oraya gönderebiliriz. Ama gidemez. Son Moskova seyahatinde yaptığımız anlaşmanın içeriğinden de bunun haberi yok. Ne yaptılar, ne konuştular inanın haberi yok. Takip etmiyor çünkü bunun akıl hocaları çok çok farklı" diye konuştu. Erdoğan, Tel Rıfat bölgesindeki bölücü terör örgütü mensuplarının saldırı teşebbüslerinin de giderek arttığını, buradaki teröristleri buldukları yerde etkisiz hale getirerek Türkiye'ye yönelik tehditleri bertaraf ettiklerini söyledi ve şöyle devam etti: "Bay Kemal, 'Bizim gözlem kulelerini Suriye askerleri koruyor' diyor. Eline, diline dursun. Ne Suriye askeri? Suriye askeri kendini korumaktan aciz. Kendi vatandaşlarını acımasızca katleden Suriye askerini savunuyor. Hale bak. Bizim askerimizi koruyormuş. Türk askeri, bu milletin evlatları, hiçbir zaman zalim Esed'in korumasına muhtaç değildir. Bunu böyle bil Bay Kemal. Sen kendin korunmaya muhtaç olabilirsin ama bu milletin evlatları asla. Bugüne kadar El Bab, Cerablus, Afrin'de nasıl dimdik durduysak, ardından en son İdlib'de nasıl dimdik durduysak, bundan sonra da aynı şekilde dimdik durmaya devam edeceğiz." ​Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: Rejimin ve onu destekleyen milislerin ateşkes hattına yaptıkları yığınakları yakından takip ediyoruz. Verdiğimiz söze, karşı taraf da aynı hassasiyeti gösterdiği sürece sonuna kadar bağlı kalırız ama karşımızdakiler sözlerini tutmazsa bir öncekinden daha ağır şekilde üzerlerine gitmekten de asla kaçınmayız. İdlib'de geçici ateşkesi kalıcı ateşkes haline getirmenin peşindeyiz. Türkiye, bu geçici ateşkesi ve buna bağlı anlaşmaları rejime veya terör örgütlerine gücü yetmediği için değil İdlib'deki krize tüm taraflar açısından makul, uygulanabilir ve südürülebilir bir çözüm yolu bulunabilmesi için yaptı. CHP kürsüsünden sorumsuzca konuşmakla devlet yönetimini birbirine karıştıran sadece cahil değil aynı zamanda densiz zatla karşı karşıyayız. Türkiye, vesayet zincirlerinden kurtulmak için çalışır, CHP vesayetin sözcülüğüne ve avukatlığına soyunur. Türkiye, PKK'yla mücadele eder, CHP 'arkadaşlar' diyerek teröristlerden yana olur. Türkiye'nin Suriye'de birlikte çalıştığı insanları terörist sıfatıyla yaftalayan bir Esed var, bir de CHP'nin başındaki zat var. Nazilerin yaptıklarıyla, Yunanistan sınırındaki görüntüler arasında hiçbir fark yok. Hayatlarını kurtarma ve çocuklarına daha iyi bir gelecek kurma dışında amacı olmayan masumların üzerine ateş açılması, gaz bombasından kaynar suya kadar her türlü insanlık dışı muameleye maruz bırakılmaları kelimenin tam anlamıyla bir barbarlıktır. Türkiye'nin serbest dolaşım fasılların açılması, gümrük birliğinin güncellenmesi, mali yardım dahil tüm beklentileri somut olarak karşılanana kadar sınırlarımızdaki mevcut uygulamayı sürdüreceğiz.