Eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen, İrfan Fidan'ın AYM üyeliğine seçilmesini değerlendirdi. Türmen, ‘Yaptığı işlere bakarsanız bağımsız ve tarafsız olduğunu söylemenin imkânı var mıdır?’ diye sordu.

27 Kasım'da Yargıtay'a atanan eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan, geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeliğine seçildi. Fidan'ın Yargıtay üyeliğinin kısa sürmesine rağmen en yüksek oyu alarak AYM'ye seçilmesi tartışmalara neden oldu. Muhalefetin tepki gösterdiği seçimi eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Yargıcı Rıza Türmen Artı Gerçek’e değerlendirdi.

‘BAKTIĞI DAVALAR SON DERECE TARTIŞMALDIR’

Anayasa Mahkemesi’nin 15 üyesinin 3’ünün Yargıtay kontenjanından atandığını söyleyen Türmen, seçilen 3 isimden birinin Cumhurbaşkanı tarafından seçildiğini söyledi. Anayasa Mahkemesi’ne atanan Fidan’ın ‘kişiliğinden kaynaklanan sorunların’ olduğunu söyleyen Türmen, “Fidan şimdiye kadar siyasi davalara bakmış bir savcıdır. Baktığı davalar ise son derece tartışmalıdır. Gezi Davaları, Osman Kavala davaları gibi tartışmalı davalara savcılık yapmış birinin Anayasa Mahkemesi’ne atanması sorunludur” dedi.

‘YAPTIĞI İŞLERE BAKIN!’

Anayasa Mahkemesi’ne üye olarak atanacak kişinin her şeyden önce bağımsız ve tarafsız olması gerektiğine dikkat çeken Türmen, “İrfan Fidan bağımsız mıdır?” diye sordu ve ekledi: “İrfan Fidan’ın yaptığı işlere bakın. Bu işlere bakarsanız bağımsız ve tarafsız olduğunu söylemenin imkânı var mıdır? Sadece bağımsız olması yetmez, aynı zamanda bağımsız olduğu görüntüsünü de vermesi lazım. İrfan Fidan böyle bir görüntü verebiliyor mu? Veremiyor. Böyle bir görüntüsü de yok.”

‘YARGITAY DENEYİMİ 20 GÜN!’

Fidan’ın Anayasa Mahkemesi’ne atanması için Yargıtay üyesi olması gerektiğini belirten Türmen, “Bu hükmün mantığı, Yargıtay’da tecrübe kazanmış, önemli görevlerde bulunmuş, önemli Yargıtay davalarında bulunmuş, deneyimli Yargıtay hâkimleri Anayasa Mahkemesi üyesi de olabiliyor. İrfan Fidan’ın Yargıtay da deneyimi 20 gündür. Yargıtay’da tek bir karara imza atmamıştır. Baktığınız zaman ortalama olarak Yargıtay’da 9-10 yıl çalışmış deneyimli üyeler Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmektedir. Fidan gibi hiçbir deneyimi olmayan Yargıtay hâkiminin Anayasa Mahkemesi’ne gönderildiği hiç görülmemiştir.”

‘YARGITAYDA ÇALIŞMAMIŞ BİRİ NASIL 107 OYU ALDI?’

Türmen, “Yargıtay’da yapılan seçimlerde 340 Yargıtay üyesi oy kullandı. İrfan Fidan 107 oy ile en fazla oyu aldı. Nevzat Özsoy 65, Mustafa Erol ise 52 oy aldı. Yargıtay’da çalışmamış, hiçbir karar imza atmamış olan İrfan Fidan 107 Yargıtay üyesinin oyunu nasıl alıyor? Buradaki temel sorun budur. Yargıtay’ın bir açıklama yapması lazım. Böyle bir açıklama yok ortada. Korkunç bir durum” dedi.

‘KUVVETLER AYRILIĞI ORTADAN KALKTI’

Türkiye’de kuvvetler ayrılığının ortadan kalktığını söyleyen Türmen, “Her şeyin yürütmeye bağlandığı, tek bir kişiye bağlandığı bir kuvvetler birliği sistemi getirilmiştir. İşte Fidan’ın atanması da bunu göstermektedir. Bu durum Anayasa Mahkemesi’nin yürütmeye bağlı bir organ haline getirilmesi çabasıdır” dedi. Anayasa Mahkemesi’nin diğer yargı organlarından farklı olarak AİHM gözetimi altında olduğunu söyleyen Türmen, şöyle devam etti: “Eğer Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Anayasa Mahkemesi’nin Türkiye’de etkili bir iç yargı yolu olmadığını, bağımsız ve tarafsız olmadığını söylerse bunun sonucu şöyle olur; Anayasa Mahkemesi’ne hiç gitmeden, bireysel başvurular bakımından doğrudan AİHM’e başvurmak olanağı ortaya çıkacaktır. İrfan Fidan’ın Anayasa Mahkemesi’ne atanması ile Anayasa Mahkemesi’nde 15 üye olmasıyla oradaki denge değişmiştir. Anayasa Mahkemesi arada sırada da olsa özgürlükçü kararlar verebiliyordu. Artık böyle kararlar verme olanağı belki olmayacaktır.”

‘İRFAN FİDAN GÖSTERE GÖSTERE GELDİ’

İrfan Fidan’ın Anayasa Mahkemesi üyesi olarak seçilmesinin kendisini şaşırtmadığını söyleyen Türmen, “Göstere göstere İrfan Fidan geldi. Fidan’ın niteliği, iki Yargıtay üyesinin önüne geçmesine yol açan özelliği nedir? Tabi ki Cumhurbaşkanına yakınlığıdır. İlerleyen günlerde hep beraber bu kararın neye yol açacağını göreceğiz” dedi.

‘DEMOKRASİ KONFERANSI’NA İHTİYAÇ VAR’

2017 referandumu ile yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle Türkiye'de rejim değiştiğini söyleyen Türmen, özgürlük ve emek mücadelesi veren grupların talepleri arasındaki bağlantı kurularak siyasal bir proje çerçevesine oturtmak amacıyla bir ‘Demokrasi Konferansı’nın’ toplanmasına ihtiyaç olduğunu söyledi. Türmen sözlerini şu çağrıyla tamamladı:“Konferansa demokrasi ve hak talepleri bulunan bütün örgütler, siyasal ideolojileri, dünya görüşleri ne olursa olsun katılmalı. Bunun yanında demokrasiden yana olan siyasal partilerin de katılması yararlı olur. Katılımın örgütsel düzeyde olması gerekir. Türkiye’de korkunç bir yoksulluk, işsizlik, evine ekmek götüremeyen insanlar var. Ekmek ve aş talep eden önemli bir kesim var. Demokrasi konferansı bu ihtiyaca cevap verecek diye düşünüyorum. Eğer başarılı olursa bu ortak zemin kurumsallaştırmalıdır. Bunu başarırsak Türkiye’deki demokrasi mücadelesi daha ileri bir aşamaya taşınacaktır. Daha etkili bir sonuç verecektir diye düşünüyorum.