Ümit Köse, kardeşi Gülay Uygun'un ölü bulunduğu günle ilgili, "O bir kamyoncu bağlandı da, 'Orada bir erkek sesi vardı' diyordu ya, o beyaz araba da bizdik, erkek sesi de benim sesimdi" dedi.

ATV'de yayınlanan Müge Anlı ile Tatlı Sert programında, Aleyna Çakır'ın ölümünde şüphelerin odağında yer alan Ümitcan Uygun'un dayısı Ümit Köse'nin açıklamaları yayınlandı. Kızları kötü yola düşürdüğü iddiasıyla hakkında soruşturma başlatılan ve daha sonra dağlık alanda ölü bulunan kardeşi Gülay Uygun ile ilgili de konuşan Köse, cesedi polisten önce kendilerinin bulduğunu kaydetti.

“ENİŞTEMİ ARAMIŞ”

Köse, kardeşinin cansız bedenini bulduklarında dört kişi olduklarını belirterek şunları kaydetti: "Ben o gün bir buçuk gibi, bir yakınımı aradım. Yakınım bana, 'Ağabey panik yapma da Gülay ablam kayıp onu arıyoruz. Ağabeyimi aramış, hakkını helal et demiş ve gitmiş' dedi. Biz daha sonra, oradaki kız kardeşim ve annemle birlikte beş buçuk sularında Bağlum'a geldik. Son durakta eniştemle görüştük. Eniştemi aramış, 'Canım seni çok seviyorum, hakkını helal et, son durakta piknik alanındayım' demiş.

“BİZ BAKTIK ORADA YOKTU”

Eniştem sabah dokuz gibi dayısını arayıp, Ulus'tan buraya kendisinin geldiğini söyledi. O saatten bu yana ablamı arıyorlarmış. Enişteme pikniğe nereye gittiklerini sordum. Şu an olayın olduğu yeri söyledi. Biz gittik, baktık, orada yoktu. 'Bir kere daha bakalım' dedik. Sonra olayın olduğu yere gittik. Arabada durağın yanındaydı, biz çok dik bir yerden çıktık. Herkes farklı bir yere giderek aramaya başladı. Bir süre sonra dayım telefonla beni arayarak bulduklarını söyledi. Daha sonra diğer kardeşim beni gördü onu da alarak, olayın olduğu yere doğru koştum. Bacımı kendini vurmuş bir şekilde gördüm, üzerine kapandım. Kafasının arkasından değil, kulağının üzerinden gelen kurşunla intihar etmiş.

“YÜZÜNÜ ÖRTTÜM”

Yüksek sesle bağırdım, dağları inlettim. O bir kamyoncu bağlandı da, orada bir erkek sesi vardı diyordu ya, o beyaz araba da bizdik, erkek sesi de benim sesimdi. Saat altı gibi Gülay'ı bulduk. Ayakkabısı çıkık falan diyorlar ya, ayakkabısını Birol çıkardı, annesinin ayağını öptü. Ben gömleğini çıkardım. Yüzüne sinekler geliyordu, yüzüne örttüm. Biz dokuz gibi ticari taksiye binip olay yerine gittik. Edindiğimiz bilgiye göre, saat on ya da on buçuk civarında intihar ettiği yani, yedi sekiz saat cansız bir şekilde yattığı ortada. Yani kamyoncunun verdiği ifadede söylediği zaman, bacım çoktan ölmüştü.

“SİLAHI NEREDEN BULDU BİLMİYORUM”

Bacımın silahı nereden bulduğu hakkında bir bilgim yok. Ümitcan'ın kuru sıkı silahı var. Ben de kızardım, oğlum bunları gerçek zannederler falan diye. Silahı nereden aldığı konusunda hiçbir fikrim yok. Bacımla telefonla konuşurduk bana, 'Ben herkesle konuşuyorum ama senle konuşamıyorum, doluyorum, zaten ben doluyum. Seninle konuşurken içimden ağlamak geliyor, sana her şeyimi anlatamıyorum. Ağabeyi doldum ben, artık dayanamıyorum' dedi. Bacım altın kalpli birisiydi, iyilik meleğiydi.

“BALKONDAN ATLAMAYI DÜŞÜNMÜŞ”

Ümitcan'ın daha iyi bir çocuk olması için çok uğraştı bacım. Aleyna olayında en son, olayın içine kendi adı girince... Aslında bacım hayatı, yaşamayı çok seven birisiydi. Kesinlikle ölmeyi düşünmüyordu. Bizde hiç öyle bir ihtimal vermiyorduk. Kendini intihar edeceğini hiç düşünmemiştik. 'Ağabeyciğim balkondan atmayı denedim, cesaret edemedim' dedi sonra dolu dolu ağladı.

“ÜMİTCAN BİRAZ HIRÇIN BÜYÜDÜ”

Ümitcan biraz hırçın büyüdü. Ama Ümitcan da cani değildir, altın kalplidir aynı annesi gibi. Yeğenim biraz atarlıdır, yalan konuşmasını sever. Hava atmak için etrafına ayda 80 bin lira kazanıyorum diye konuşmuştur. Ümitcan'ın arkadaş çevresi çok zengin bir kitleye sahip. Öyle de söylüyordu. Onlardan etkilenerek söylemiştir ayda 80 bin lira kazandığını. 'Dayıcım arkadaşlarım var, şunla gidiyorum, bunla gidiyorum' diye sürekli söylüyordu. Nasıl olduğunu bilmiyorum."