İstanbul'da Silivri'de yarın görülecek Gezi Davası öncesi Uluslararası Af Örgütü, HDP, Emek Partisi'nden açıklama geldi.

Silivri’de yarın görülecek Gezi davası öncesi Uluslararası Af Örgütünden açıklama geldi. “Bu davanın sonucu dünyanın geri kalanına insan haklarına saygının Türkiye’nin adalet sisteminde yeri olup olmadığını gösterecektir” denilen açıklamada “Osman Kavala, Mücella Yapıcı ve Yiğit Aksakoğlu'nun hükümeti devirmeyi planladıkları iddiasını destekleyecek tek bir delil sunmak bir yana, herhangi bir suça bulaştıklarına dair tek bir delil ortaya koyamayan savcılık onları şartlı tahliye imkânı olmadan ömür boyu hapse mahkûm etmeye çalışıyor. Diğer altı kişi de parmaklıklar ardında 15 ila 20 yıl arasında geçirme tehdidiyle karşı karşıya” ifadelerine yer verildi. Mahkeme, geçtiğimiz aralık ayında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılması kararını uygulamayı bugüne kadar reddetti. Bunun yerine mahkemenin, Osman Kavala’yı ve sekiz diğer sivil toplum insanını mahkûm etmek için acele etmesi, Osman Kavala ve sivil toplumu susturmaya yönelik siyasi güdümlü bir yargılama olduğunu doğruluyor. Türkiye'nin muhalif sesler üzerindeki amansız baskılara son vermesinin zamanı geldi. Osman Kavala derhal serbest bırakılmalı ve tüm sanıklar beraat etmeli” ifadeleri kullanıldı.

HDP'DEN İDDİANNAMEYE TEPKİ

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç basın toplantısı düzenledi. Oluç, basın toplantısında Gezi Davası'na ilişkin açıklama yaptı. "GEZİ'Yİ KRİMİNALİZE ETMEK İÇİN UYDURULMUŞ BİR KUMPAS" Yarın görülecek Gezi Davası’na da değinen Oluç, “Ortada bomboş mesnetsiz bir iddianame vardır. İçinde hiçbir şey yoktur” diye konuştu. Oluç, Gezi’nin barış ve adalet talebiyle ortaya çıktığını ifade eden etti ve davayı “Gezi’yi kriminalize etmek için uydurulmuş bir kumpas” diye niteledi.

‘CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİNE DESTEK YOK’

Erken seçim tartışmalarıyla ilgili bir soruyu yanıtlayan Oluç, “Erken seçim derken hangi tarihte olacağını söylemek mümkün değil ama en azından 2023’e kadar bu iktidarın koltuğunda oturamayacağını söylemek mümkün. Dolayısıyla erken seçim ihtimali güçlüdür” dedi. Partisinin 20 Kasım 2019 tarihinde yaptığı “erken seçim” çağrısını hatırlatan HDP Grup Başkanvekili Oluç, şöyle konuştu: “İktidar kamusal ve demokratik meşruiyetini yitirmiş durumdadır. Bu kamusal ve demokratik meşruiyeti yeniden kazanmak istiyorsa bir erken seçime ihtiyaç vardır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, toplumun ihtiyaçlarına cevap vermemektedir. Bütün kamuoyu araştırmaları Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin toplumun çoğunluğu tarafından destek görmediğini göstermektedir. Dolayısıyla bir erken seçim ihtiyacı vardır ama iktidarın bir erken seçimden köşe bucak kaçacağını düşünüyoruz. Çünkü bütün kamuoyu araştırmaları iktidarın ciddi bir şekilde irtifa kaybettiğini, aynı zamanda bu iktidardaki yorgunluğu parçalanmışlığı gösteriyor.”

GEZİ'YE İLİŞKİN BİR AÇIKLAMA DA EMEK PARTİSİ'NDEN GELDİ

Gezi direnişine ilişkin Taksim Dayanışması yürütücülerinin yargılandığı davanın yarın görülecek altıncı duruşması öncesi Emek Partisi yazılı açıklama yaptı. Yargılamanın siyasi olduğunu ifade eden Emek Partisi, beraatle sonuçlanan davanın ardından şaibeli tanıklarla, temelsiz iddianamelerle yeniden açılan davanın hukuk faciası olarak tarihe geçtiğini ifade etti.

“YARGILAMA BİR KORKUNUN İFADESİDİR”

Gezi direnişinin bir halk hareketi olduğunu ifade eden EMEP, milyonlarca kişinin iktidarın otoriter, antidemokratik uygulamalarına kuvvetli bir itirazla sokağa çıktığını hatırlattı. Gezi’den darbe senaryosu çıkarmaya çalışanların direnişin itibarını zedelemeyi, meşruiyetini ortadan kaldırmayı ve Gezi’yi kriminal bir olay haline getirmeyi amaçladığını ifade eden Emek Partisi, “Gezi’den 6 sene sonra açılan dava, desteğini giderek kaybeden AKP iktidarının gecikmiş bir rövanşıdır. Öte yandan Ortadoğu’daki savaşçı tutumundan, iktisadi politikalarından rahatsızlık duyan halka karşı bir gözdağıdır. Ağırlaştırılmış müebbet cezaları istenen bu dava ile halk korkutulmaya çalışılmakta, olası Gezilerin önünün alınacağı sanılmaktadır. Böylece çalışma ve yaşama koşulları gittikçe kötüleşen, açlık sınırının altında ücretlere mahkum edilen, işsizliğin ve yoksulluğun kıskacında kendisine bir gelecek göremeyen işçiye, emekçiye mücadeleye kalkıştığında, hak direnişine geçtiğinde başına ne geleceği hatırlatılmaktadır. Bu yargılama bir tehdit ama bir korkunun da ifadesidir” dedi.