İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kanal İstanbul projesinin neden iptal edilmesi gerektiğini anlattı.

Düzenlediği basın toplantısında konuşan İmamoğlu, projenin yapılması halinde İstanbul’un binlerce yıldır var olan yeraltı ve yerüstü kaynaklarının yok olacağını söyledi. İmamoğlu'nun Kanal İstanbul projesine itiraz ettiği 15 madde şöyle: 1- Terkos Gölü ve Sazlıdere Barajı yok olacak 2- Deprem riskini tetikleyecek 3- İstanbul'un doğası katledilecek 4- Tarih talan edilecek 5- 100 milyar liralık yeni vergi yükü gelecek 6- İBB'nin sırtına 23 milyar lira ek maliyet 7- Gelir rüyası görmek demek 8- Trafikte iki kat perişanlık 9- 50 yıllık hafriyat 10- 1,2 milyon yeni nüfus 11- 8 milyonu adaya hapsetmek 12- Montrö rüyası görmek demek 13- Balıkçılık yok olacak 14- Maneviyat yok olacak 15- Bu milleti sevmemek demek

‘DÜNYA İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİ KONUŞUYOR‘

İBB başkanı, “Akıllı, mantıklı gerçeklerden uzaklaşmamış hiçbir siyasetçi böyle bir riskin varlığını, dünya iklim değişikliğini konuşuyorken bunu bile bile bu projenin inşaatını destekleyemez” dedi. Bilimsel raporların projenin yapılması halinde karşılaşılacak felaketleri ortaya koyduğunu belirten İmamoğlu, “En büyük tehlike Terkos Gölü’ne karışacak tuzlu su. Terkos Gölü ve havzası İstanbul için depolama alanıdır. Binlerce yıldır Avrupa yakasındaki en büyük su deposudur. Bu muazzam su kaynağı yok olacak” diye konuştu.

‘23 MİLYON METREKARE YEŞİL ALAN YOK OLACAK’

“Beni bir avuç insanın önceliği değil milyonlarca insanın önceliği beni ilgilendiriyor” diyen İmamoğlu, inşa edilecek kanalın 5.2 kilometrelik zemininin tamamının kireç olduğunu ve Terkos Gölü’ne tuzlu suyun karışacağını öne sürdü. Sazlıdere Barajı’nın da devre dışı kalacağını söyleyen İmamoğlu, İstanbul’da ciddi bir su sıkıntısı başlayacağını savundu: “427 milyon metreküp içme suyu rezervi elden çıkar. Bu susuzluğa mahkumiyet demektir. Buradaki tek tehlike de susuzluk değil. Aynı zamanda strateji ve güvenlik çerçevesinde durum bir felakettir. Projeyle 23 milyon metrekare yeşil alan yok olacak.” Bölgedeki deprem riskine de dikkat çeken İmamoğlu, şöyle konuştu: “Kanal İstanbul demek kesinlikle deprem riskini tetiklemek demek. Deprem gibi bir tehlike dururken, milyonlarca insanın can kaybı kapıda beklerken bu kanalı konuşmak bile cinayet. Öyle raporlara öyle gecelik değişiklikler yapılıyor ki fay hattı da değişebilir! 20 yıllık veri incelendiğinde kanal güzergâhı boyunca yapılacak yapılaşma İstanbul için büyük bir risk taşıyor. Zemin yapısı ne yazık ki heyelanlara çok müsait. Pek çok geometrik sorun söz konusu. Proje, birinci, ikinci, üçüncü deprem bölgelerinde kalıyor. 11 km mesafeden de Kuzey Anadolu fay hattı geçiyor. Küçükçekmece Gölü’nde üç tane sığ fay hattı var. Bilim insanları Kanal İstanbul projesinin yer altı ve yer üstü gerilmeleri ortaya çıkaracağını söylüyor.”

‘NEDEN BİLİMİ KENDİMİZDEN UZAK TUTUYORUZ’

İmamoğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle: “Plana göre kanalın Marmara girişi olan Avcılar Deniz Köşkler’deki 631 bin metrekarelik denize dolguyla konteyner alanı yapılacak. Olası İstanbul depreminin 6 metre yüksekliğinde dalgalar yaratacağı söyleniyor. Bilim insanları hepimizi ikaz ediyor. Akıldan ve bilimden uzaklaşan herkese Allah akıl versin. Göz göze göze kendi elimizle, kendi bütçemizle niye felakete davetiye çıkarıyoruz? Neden bilimi aklı kendimizden uzak tutuyoruz?”

‘GÖKDELENLER SIRA SIRA DİZİLMİŞLER’

“Kanal İstanbul demek İstanbul’un doğasını sonsuza kadar katletmek demek. Hem de katrilyonlar harcayarak katletmek demek. Milli ve stratejik su kaynaklarımızı kurutacaksınız. Milyonlarca İstanbulluyu susuz bırakacaksınız. Peki çevreye nasıl zarar vereceksiniz? Sayın cumhurbaşkanının izlettiği animasyonda kanalın etrafında katını sayamadığımız gökdelenler sıra sıra dizilmişler.”

‘ÇED ASLA CEVAP VERMİYOR’

“Kimisi o güzel tarım alanlarına bakar güzel der kimi de gökdelenlere bakıp güzel der. Donatılar gelecekmiş. Ya yine beton, yine beton, yine rant. ÇED raporunda yapılaşma hiç yok. Kimi aldatıyorsunuz? Bu yapıların ne tür çevresel sorunlara var olacağı sorusuna ÇED asla cevap vermiyor. Bir aldanma geleneğimiz olabilir ama milleti aldatamazsınız, biz buradayız. Sanki bölgede yapılaşma olmayacakmış gibi bir rapor hazırlamışlar.”

‘Bahaneye bakar mısınız?’

“Kanal İstanbul demek İstanbul’un tarihini talan etmek demektir. Öyle bir şey ki tarihi yapıyı korumak gerekçe olarak anlatılıyor. Birkaç kazayı referans gösterip bunu gerekçe gösterip kanalın bitmesiyle boğaz trafiği azaltılacakmış. Bahaneye bakar mısınız? O da boğazdaki tarihi dokunun korunmasını sağlayacaktır. ÇED başvuru dosyasında iddia edildiği gibi yıllara göre boğaz trafiğinde bir artış yok. Son 10 yılda yüzde 22 oranında azalış var.”