Halk TV'de İsmail Saymaz'ın sorularını yanıtlayan Veyis Ateş, organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in iddialarına yanıt verdi.

Firari Sezgin Baran Korkmaz'a aracılık yapmakla ve Korkmaz'dan 10 milyon euro istemekle suçlanan Veyis Ateş, Halk TV'de İsmail Saymaz'ın konuğu oldu. Ateş, canlı yayında organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in iddialarına yanıt verdi. Ateş, "Yarın birisi Osmangazi Köprüsü ihalesi için Veyis Ateş 100 milyon euro aldı dese buna inanacak mısınız" deyince Saymaz "Bence yalan söylüyorsun, çünkü ben bu konuşmayı dinleyip de geldim" ifadesini kullandı. Öte yandan Sezgin Baran Korkmaz'da Halk  TV canlı yayına telefon ile bağlanarak, "Veyis Ateş benden 10 milyon euro istedi. Ateş'in benimle görüştüğünü kanıtlayamazsam yarın uçak bileti alıp Türkiye'ye döneceğim" dedi. BirGün'ün aktardığı haber şu şekilde: İsmail Saymaz: Kara paradan aranan bir adamı neden bakana iletiyorsun? Veyis Ateş: Neyden arandığını bilmiyorum. Böyle bir mağduriyetini iletiyor bana. Ben de sayın bakana iletiyorum. O beni arıyor sonra diyorum böyle böyle senin anlattığın gibi değil. İsmail Saymaz: SBK diyor ki benim avukatımı bulmuş avukatım üzerinden ısrarla bana ulaşmaya çalışıyor Veyis Ateş: Büyük harflerle bir kez daha söylüyorum ki 'Ben onu aramadım'. Ben SBK ile ömrümde iki defa karşılaşmış adamım. Ortak arkadaşımız diyor ki bana 'Bu adam mağdur edildi bu mesajını iletir misin?' Üstümde Habertürk gibi bir kurumun adı vardı. Artık yok. Bundan artık arındım. Böyle bir gaflet, dalaletten dolayı bütün seyircilerimden özür diliyorum. 2006’dan beri haber anlatan bir insan olarak böyle bir yanlış, hataya düştüm. İsmail Saymaz: Hatadan kastın ne? Veyis Ateş: O telefona cevap vermek ve gidip bakana söylemek. Bakan bana 'Keşke açmasaydın' dedi. Biz sayın bakana onun mesajını ilettim. Sonrasında asla bir temasımız olmamış. Aradan bir ya da iki hafta ya da bir aylık bir zaman geçti tekrar arandım. Abi çok zor durumdayım dedi. Sen koskocaman SBK’sın kocaman avukat ordun yok mu? Abi ne gerekiyorsa yapayım, vereyim. Benim çoluğum çocuğum burda…

YAYIN SIRASINDA SEDAT PEKER'DEN TWEET GELDİ

Canlı yayın sürerken, Sedat Peker de tweet atarak "İçişleri Bakanı kendisine koruma polisi ve tahsisli araç vermiş mi? Eğer verdiyse bunu hangi sebeple verdi?" sorusunu sordu. https://twitter.com/sedat_peker/status/1405941808379662341?s=20

PARAMOUNT OTEL

Sezgin Baran Korkmaz'la ben Temmuz 2020'de, 20'leri olabilir, meşhur Paramount Otel'e davetli olarak gittim. Ben zaten Bodrum'da tatildeydim. Arkadaşımın teknesindeydim. Ben o tekneye bindikten, İstanbul'a döndükten sonra orada çekildiğim bir fotoğrafı attım, Instagram'a koydum. Bizim aramızda geçen diyalogla, benim bir teknem yok. Benim arkadaşlarımın teknesi. Paramount Otel'e Cihan Ekşioğlu beni davet etti. Bir defa gittim. Ya cuma ya da cumartesi pazar akşamı, para ödemedim, davetli olarak gittim. Bu ve benzer otellere davetli olarak zaten gittim. Daha lükslerine de gittik, gördük. O günün kaldığım sabahın ertesi sabahı kahvaltı sofrasında biri yanıma geldi, merhaba ben Sezgin Baran Korkmaz dedi. Tanışma bir. Temmuz dediysem, eylül ekim gibi olabilir, bir balıkçının kapısında bir kez daha tanıştık. O tatil buraya gelecek tatili ne zaman, bir kez daha tatile gitmek istemişim. Arkadaşlarımızla kendi Instagram hesabımda goy goy yapıyoruz. Bakılsın bugüne kadar tekne almış mıyım, satmış mıyım. İş adamı bir arkadaşımın iş adamı bir arkadaşıyla teknede fotoğrafım var, onu da linç ettiler. Savcılığa başvuracağım, soruşturulsun isteyeceğim. Herhangi bir şekilde servet çoğalması, aşırı zenginleşme var mı hepsini buyursunlar araştırsınlar. (Sezgin Baran Korkmaz) Kasım-Aralık olabilir, yurt dışına çıktıktan iki hafta sonra bir ortak tanıdığımız dedi yurt dışında, seni aramak istiyor dedi. Ben dedi çok mağdur edildim dedi. Tarihini hatırlamıyorum, 5 Ocak olamaz. Ben aramadım, o aradı beni. Senden ricam, sayın bakan beni yanlış anlıyor, ben şöyle mağdur edildim, lütfen bu mesajımı iletir misin? Ben yarın-bugün gidebilirim, gittiğimde iletirim dedim. İki üç hafta sonra gittiğimde Sayın bakan Sezgin Baran Korkmaz diye biri var, beni aradı dedim. Keşke açmasaydın dedi. Dedim böyle böyle şeyler var, kesinlikle doğru değil dedi. Bunu kabul etmemin sebebi çoluğum çocuğum burada, Türkiye'de, yalnız kaldım, yanlış anlaşıldım dedi, bu bana ulaşıyor. Şu bakanlıkta, şu tayinlerde bana telefon geliyormuş ya bana, çoluğum çocuğum var, insanlar bu tür durumlarda arayanlarda yardımcı olmaya çalışırım. İsmail bilmiyorum neyden arandığını, mağduriyetini iletiyor bana, ben de iletiyorum. O beni arıyor, diyorum ki böyle böyle...

İSMAİL SAYMAZ: DOĞRU SÖYLEMİYORSUN

"Böyle bir gaflet, böyle bir dalaletten dolayı... Şu başıma gelenlere bakar mısın? Ben 2006'dan beri haber anlatan bir insan olarak böyle bir yanlışa düşmüş bir insan... Hata bu telefona cevap vermek. Biz Sayın bakana mesajını ilettim, sayın bakan bana böyle diyor, şöyle diyor temasımız olmamış. Aradan geçti, tekrar arandım, abi çok zor durumdayım, benim bu hikayeden çıkmam lazım... Dedim ki bu işlerin yargı, hukuk yolları... Dedi abi bunun lobileri var, temasa geçelim, derdimizi anlatalım... Avukat ordun yetmemiş ki buraya gelmişsin. 'Abi ne gerekiyorsa yapayım, ne gerekiyorsa vereyim, benim çoluğum çocuğum burada... Şöyle yapayım böyle yapayım...' Bu konuşma 7 Ocak... Bu 7 aylık zaman diliminde ben 10 milyon avro istemişim değil mi? Bu zaman kadar neredeyiz bir. İki, Sezgin Baran Korkmaz bana bir mesaj atmış, Emre Uslu'nun attığı bir tweet... Diyor ki Veyis Ateş SBK'dan 10 milyon TL koparmış, onu da İbrahim Kalın'la paylaşmış, altında SBK'nın arabası. Aradım, 'Abi Allah bu FETÖ'cülerin belasını versin, görüyor musun neler oluyor'... 10 milyon avro'luk bir talep bir talep aramızda geçmedi. Diyelim ki istedim, geldi ya bana, kaç para yapıyor, nereye saklayabilirim. İstemedim diyorum. Madem benim böyle bir telefon konuşmam var, nerede?" "10 milyon avroluk bir talep aramızda geçmedi. İstemedim. Madem böyle bir telefon konuşmam var. Nerede? Diyelim ki 10 milyon avroyu ben istedim, ben 10 milyon avroyu nereye saklayabilirim İsmail?" diyen Ateş'e, İsmail Saymaz "doğru söylemiyorsun" diyerek konuşmayı dinlediğini söyledi. " Abi madem bu iş olmuyor ya, bu adam bana diyor ki 'Bu memlekette lobiler var, klikler var...' Ne anlarsın? Devletin bakanı diyor ki konu kapalı, gelecek yargıya teslim olacak. Ben diyeceğim ki, lobiler klikler var gönder bana 10 milyon avro ben bu işi çözerim. Böyle bir konuşmamız yok. (İsmail Saymaz: Ben bu konuşmayı dinledim. Sen konuşmada diyorsun ki, beklenti ve isteklerini göstermen lazım. O da diyor ki samimiyetimi nasıl göstereceğim abi. Sen de diyorsun ki onlar da çok güçlü pozisyonda olduğu için olur mu olmaz mı sormadım diyorum. Ben dinledim. Sen bu görüşmeyi yapmışsın. Bunu nasıl açıklıyorsun?) 10 milyon avro istemiş miyim, böyle bir kayıt var mı, ben kendi ellerimle götüreyim. Benim 7 aydan beri çıkmayan sesim, çıkmayan konuşmam, neresi önü, neresi arkası bilmediğim bir konuşma. Ben 10 milyon avro istemedim, böyle bir konuşmayı yapmadım".  Saymaz: Sana söz ettiğim meblayı istiyorlar dedin mi? "Benim böyle bir görüşmem yok, bu adamın bana anlattığı dertleri var. O klik ve lobiler kimse diyorum İsmail, araştırılsın. 7 Ocak'ın bir hafta öncesinde, sonrasında benim konuştuğum klik, lobi, HTS kaydı kimse ortaya çıksın." Saymaz: Sizin adınıza konuştuğuma göre, hakemlik ve yöneticilik yaptığıma göre diyorsun, kendini Korkmaz'a böyle tanıtıyorsun. Kulaklarımla duydum ve dinledim. Bu konuşmayla senin anlattıkların örtüşüyor. "Ben hiç SBK'yla konuşmadım, dertlerini anlatmadı diyorum ki. Bu konuşmanın önü arkası nerede? Ben para istemedim. Birilerinin bir meblağ istediğinden de söz etmedim. Bir kişiyle konuştum. Devletin İçişleri Bakanı'na söyledim, 7 Ocak'ta Diyarbakır'da. Ben 7 Ocak'ta İstanbul'dayım. Bu benzer hikayeleri biz Balyoz'da görmüştük, 17-25 Aralık'ta görmüştük. 40 yıl düşünsem... Diyelim ki nefsime yenik düştüm İsmail, 10 küsür trilyonu dedim ki gönder bana bir şekilde. Ben onu nereye teslim edebilirim İsmail? Basit bir hesap ya. Devletin İçişleri Bakanı diyor ki gelecek yargıya teslim olacak. Ben kimim ki hangi yargı kliğini, hangi lobiyi bulabilirim ki bu işi 10 milyon avro'ya çözdürebilirim. Devletin bakanı gelecek yargıya teslim olacak diyor, ben diyeceğim ki bir şey buldum, bana para gönder. Sadece söyleyeceğim. Ben bugün 14.30-15.00 gibi uyandım, telefonum çaldı, ismini vermeyeceğim. Ya bu şey beni aradı, 'SBK beni aradı, eee, bu akşam şeye çıkacakmış, Halk TV'ye, bu mevzuları fazla dillendirmesin...' Kim söyledi söylemeyeceğim. Madem sır ya. Ben madem bugün konuşacağım, bugün niye bana sabah mesaj yolluyorsun? Pazar günü beni aradın dedim konuşmayacağım. Kafamı uzatıyorum yalım çıkıyor, teknem çıkıyor. Bir de üstümde Habertürk gibi Türkiye'nin en kıymetli televizyon kanallarından birinin kurumsal kimliği var. Bu aidiyet üstündeyim, çıkıp açıklama yapıp kuruma zarar vermek mi, bir de bekledim herkes eteklerindeki taşları döksün. Ben bugün buraya çıktım Halk TV'ye derdimi anlattım ya, Türkiye'nin bir kısmı yine aaa yapacak, bir kısmı olabilir diyecek. Şöyle bir şeyin içerisindeyiz, sosyolojinin içerisindeyiz, 2006 yılında, daha öncesinde radyo programcılığı saymayalım, Yeni Şafak grubunda televizyonculuk yaptım, oradan Habertürk'e geldim... Bugünler, bir hafta 10 gündür... (Saymaz: Palton 10 bin avro, şapkan 600 avro) Benim babam emekli bir din görevlisi, emekli olduktan sonra yıllarca zeytin ticareti yaptı, orta halli bir aile olarak yaşadık, bugünlere geldik. Bugünlerde de kazandığımız bir paramız var. Ben TV NET'te çalışırken benim kurslarım vardı.

10 BİN DOLARLIK PALTO AÇIKLAMASI

Saymaz: Ciner Medya Grup YK Başkanı Kenan Tekdağ ile bir metin üzerinde anlaştınız, sen bunu yayınlayacağına söz verdin, sonra arayıp demişsin ki ben Peker'den çekiniyorum demişsin. "Peker'den çekiniyorum demedim. Takriben 12 saat sonra Kenan Bey'i arayıp açıklama yapmayacağım dedim, daha üstüme ne yağacağını bilmiyorum. Bu, sevgili terzim, LV'lere uygun olmadığı için, 6-7 bin TL ödemiş olabilirim, bir palto, kaşkol da onun hediyesi. Şapka da orada kafama taktığım bir şapka. 1 hafta sustum, üstüme meteor yağıyordu. Üstümdeki kurumsal kimlik de kalktı." Saymaz: Bana deseler 10 milyon avro aldın. Derim ki hadi lan oradan. Ben bu ses kaydını dinledim, senin ağzından meblağ kelimesinin çıktığını işittim, sen yok diyorsun, ben işittim. Hür Türk toplumunun aydınlanması adına elindeki kayıtla savcılığa gitmesi lazım. "Yalım yok. Boğaz'da da oturmuyorum. Dedim ya bekledim eteklerimdeki taşlarım dökülsün. 10 milyon avro aldım, aldığımla Sağlık Bakanlığı'ndan işler yaptım kazandım ya, 2+1 3900 TL kira ödediğim, 250 TL aidat ödediğim bir evde oturuyorum. Bütün mal varlığım bu, ben takriben Habertürk Genel Müdürlüğü süresince ayda 30 bin TL kazanan adamım. Bırakın Beymen, Vakko giyiyormuşum... Ben Habertürk'e gece spikeri olarak geldiğimde 320 d BMW'ye biniyordum. Devlet bana Mercedes tahsis etmedi. Benim korumam var. 3 yıldır. Ekrana çıkıyorum, Afrin, Cerablus, El Bab, Azez'e gidip döndüğümde...

SAĞLIK BAKANLIĞINA TIBBİ CİHAZ SATTI MI?

Sedat Peker'le 2016-2017 yılı olabilir Kuruçeşme'de bir mekanda 4-5 kişi oturduk, yemek yedik, sohbet ettik. Ne siyaset konuştuk, ne iş konuştuk. Hayatımızda bir defa orada tanıştık. Ne bir selam aldık, ne bir selam gönderdik. Sağlık Bakanlığı'na tıbbi cihaz sattığım iddiası da, suç duyurusunda bulunacağım. Bakanlıkta hangi ihaleye müdahale etmişim, yahut herhangi bir bakanlıkta hangi ihaleye müdahale etmişim, hangi devlet merciinden benim kasama para gelmiş pazartesi günü suç duyurusunda bulunmaya hazırım."

SBK: ATEŞ 10 BİN AVRO İSTEDİ, KANITLAMAZSAM TÜRKİYE'YE GELECEĞİM

(SBK yayına bağlandı) "Veyis Ateş beni aradı, belli lobilerle görüştüğünü söyleyerek 10 milyon avro istedi" diyen Sezgin Baran Korkmaz, "Veyis Ateş'in benle konuşmasını kanıtlayamazsam yarın uçak bileti alıp Türkiye'ye döneceğim" ifadelerine yer verdi. SBK: Bu insanlarda utanma ve arlanma duygusu olduğunu düşündüğüm için, kaydı Veyis Bey'in çalıştığı haber kanalındaki bir kişiyle paylaştım. Bu konunun neden bu noktaya geldiğini anlatmak istiyorum. Beyefendi benim kendisini aradığımı, hayatın olağan akışına da çok aykırı, benim zekamla da dalga geçiyor. Benim hukukçu bir arkadaşım üzerinden defalarca ulaşmaya çalışmış. Ben de Veyis Bey ile konuştuğumda kendisi bana bu konuda yardımcı olabileceğini söyledi. Ailemin, çocuklarımın ne kadar güç durumda olduğunu anlattım. O da beni çok iyi naladığını ve yardım etmek istediğini söyledi. Görüşmesini de gerçekleştirdikten sonra beni arayıp... Eğer ki Veyis Bey ben bu konuşmayı yapmadım diyorsa, ben ilk uçakla Türkiye'ye gelmeye namus ve şeref sözü veriyorum. Siz bana bir gazeteci söyleyin, arayıp hemen ona dinleteyim. Veyis Bey'den sadece doğru olanı istiyorum. Görüşmeyi dinlediniz, bana niye soruyorsunuz. Üstadım, Veyis Bey beni Ankara'ya gitmeden bir gün önce arayıp bir görüşme yapacağını söyledi. Ben seni anlıyorum dedi. Telefon konuşmasından sonra dönüş yolunda beni aradı, görüşmelerimi yaptı, başka başka şeyler söyledi, başkalarını da zan altına sokmak istemiyorum. Bu laflar bana inandırıcı gelmiyor. Bana bu işi halledebileceğini, benimle uğraşan bir lobinin bana bunu yaptığını, kendisinin aracı olduğunu, bu nasıl olacak dediğimde istedikleri meblayı vermemiz gerektiğini, meblanın ne olduğunu söylediğimde 10 milyon avro olduğunu açık açık söylemiştir. Beni aradığı zaman insanlar gözaltındaydı. Ben bu konuşmayı kimseyle paylaşmayacaktım, avukatlarımla konuştuk, savcılığa gidecektim ve savcılığa suç duyurusunda bulunacaktım. "Sizin arkadaşlarınız gözaltında mı hatırlamıyorum, beni ilk arayan siz misiniz Sezgin Bey? Avukatı mı beni aramış, benim sayın bakana, Habertürk gibi bir kurumla yollarımı ayırmama sebep olan hata... Bakan bana 'Sana anlattığı gibi değil o işler' dedikten sonra bunun arkadaşları mı şey yapılmış, ben avukatını mı aramışım, 10 milyon avro mu istemişim, 1 dolarını, 1 avro'sunu mu almışım? Az önce sana kaç TL'lik kirada oturduğumu, kaç paralık arabaya bindiğim, ne olduğunu, hepsini anlattım. Hepsi araştırılsın ki ben nasıl bir yalıda oturuyormuşum, nasıl bir harcamam varmış, nasıl bir para trafiği yönetiyormuşum... Sen, ben, hepimiz o yayındaydık. O yayında da üstünde bu kadar baskı vardı değil mi? Sayın bakanı aldığımız yayında, sonrasının arkasından bir sürü yazı yazıldı... Ya ne olduysa, ben İçişleri Bakanı'yla yayın yaptıktan sonra Sedat Peker yayına çıkıyor -bu arada benim adım Veyis, Veysi değil-. Salı günü grup toplantısında sayın Devlet Bahçeli 23 gündür bakanla ilgili bir açıklama yoktu, açıklama yapıyor, sayın Cumhurbaşkanı çarşamba açıklama yapıyor yanlış değildir. Çarşambadan itibaren ben Sedat Peker'in iddialarının arasında bulunuyorum. Sayın Bakan beni aradı, ben Habertürk'e çıkmak istiyorum dedi. Türkiye'nin meşru hükümetinin İçişleri Bakanı üzerinden bu devletin Cumhurbaşkanı'na, hükümetine operasyon çekilirken bu organizasyonu ben yapmışım, eski hukukumuzdan dolayı beni aramış. Erdal Aras, DYP İstanbul İl Yönetiminde beraber çalıştık. Erdal Aras da yönetimdeydi, yardımcısı değildim. Erdal Aras, biz yayın arasındayken 'insan da biraz bizden bahseder' diye şakalaştık. Erdal Aras, bu ülkenin meşru, aranmayan adamlarından biri. Peker'in adamı mı bilmiyorum. Ben bunu Sedat Peker'den öğrendim. O zaman telefon açtığında da bilmiyordum." İsmail Saymaz: Sezgin Baran Korkmaz sınırlı bir iddia etrafında bağlanmıştı. 10 milyon avro istendiği yönündeydi. Veyis Ateş de kendisine cevap verdi, biz kendisini bu sınırlı iddia ile yayına almıştık. Kendisi Türkiye'de aranıyor, bu nedenle kendisine de sorulması gereken sorular var. Biz Türkiye'ye döndüğü takdirde kendisiyle program yapmak da istiyoruz. Henüz elinde olduğunu anladığımız kaydı kamuoyuyla paylaşması icap ediyor. Başkası bürokrat ve gazetecilerle ilgili çeşitli iddialar da yer alıyor. Kendisi tekrar yayına bağlanmak istiyor diye arkadaşlarım iletti. "Türkiye'de aranan bir adamdan bahsediyoruz, Türkiye'de aranan ve uluslararası bir krize sebep olan bir adamla muhatap olmak istemiyorum. Sorduğu soru, 10 milyon avro istemiş miyim. Gelsin Türk yargısına neyi verecekse versin, ondan sonra hep beraber görelim." Saymaz: Arkadaşlarım bağlamamızı ve yanlış bir şey olduğunu söylüyor. Savcıların kendisini yapması lazım, savcılar gereğini yapmadığı, komisyon kurulmadığı için, böyle bir toplumsal sorumluluk doğdu. Dolayısıyla böyle bir yayın, kendisini sınırlı ölçüde dahil ettik. Yayından almamız özel bir maksat taşımıyor. "2001'den 2009'a kadar din öğretmenliği yaptım, Bahçeşehir Kolejleri'nde. 2002 yılında AK Parti iktidarda, DYP değil. 2002'de AK Parti iktidara geldiğine göre, ben de 2006 yılında televizyonculuğa başladığıma göre, demek ki öyle siyasi ilişkilerim var ki, izlediğim hiçbir program izlenmiyor, beni siyasi ilişkilerimden dolayı ekranda tutuyorlar. Öyle bir hikaye düşeceğim ki, günlerdir, yıllardır haberlerini yaptığım bu ve benzeri işlerle ilgili o kadar cahilim ki, adamın bir tanesinin zor durumda açıktan telefonda diyeceğim ki 'Bana 10 milyon avro gönder, ben senin bu işlerini halledeceğim'. Ben neymişim ya... Ben nasıl bir ilişkiler ağına sahipmişim ki yatım varmış, katım varmış... Süleyman Bey siyasette 14-15 yaşından beridir, sokaklarda afiş asmakla başlayıp buralara kadar gelen bir isim. Onun benim nikah şahidim olması, bir hukukumuzun olması... Neresindeyim ben bu hikayenin? Sezgin Baran Korkmaz yeniden bağlandı: Lafı ağzıma tıkadınız, problem değil. Bu konunun dışına çıkmayacağıma söz verdim ama Veyis Ateş çok haklı, diyor ki neden bugüne kadar kaydı dinletmedi? İsmail Bey, kaydı siz hepiniz dinlediniz, Veyis Ateş'in gözünün içine bakıp yalan söylüyorsun, ben dinledim demeniz lazım. Kaydı siz dinlediniz, milyonlarca insanın saygı duyduğu bir gazetecisiniz. Ben 10 milyon avro vermedim. İstendi. Sen kendin dinledin ya. 10 milyon avro bir klik adına istedi, Veyis Bey, hakem olacağını söyledi, istedi. Ben bu olaylar olunca, adamlar falan gözaltında, ne olduğunu anlamaya çalışıyorum. Gerçekten ne olduğunu anlamaya çalışıyorum. Ben ABD'den hakkımda mallarına el koyun diye bir şey yok. Ben ne olduğunu biliyorum, ne yaşadığımı da biliyorum. Bu sırada bir umuttur dersiniz ya... Veyis Bey benden Ankara'da bir görüş yaptığını, hukuki problemi çözmek için değil, problemi yaratan klik ve lobi olduğunu, onlara 10 milyon avro vereceğini söyledi. Seninle uğraşan lobi ve klik var, onlar bu parayı istiyor. 2, neden bugün açıklamak mecburiyetinde kaldı. Ben hayatım boyunca İbrahim Kalın'ı bir kere gördüm, merhaba dedim, tanımıyorum. İbrahim Kalın'ı da tanıyan bilen herkes bilir, devlet ahlakına sahip olduğu için kimseyle samimiyeti olan biri değil. Temiz insanları kirletmek için bu kadar mı çaba gösterilir ya? Bende kayıt olduğunu düşünmediği için başkalarını ona doğru çekmeye çalıştığı için ben Selivay'a dinlettim. Sevilay yönetimine söyleyecekti, bu adalet önünde hesap verene kadar konuşmayacaktım. Ben bunu kastetti demem, beyefendinin kendisi orada, gözlerinizin içine bakıp... Benim çocuğum 6 aydır tedavi göremiyor aşağılık herif, yalan söylüyor, gözümün içine baka baka yalan söylüyor. Benden kimin için para istediğini onu açıklaması lazım. 20 sene de geçse 20 sene bunun mücadelesini vereceğim. Veyis Ateş: "Bu tür sinir krizlerine giren insanların psikolojisini de seyircilerimizin takdirine bırakıyorum. Mutabık kaldığımız tek şey şu, hukuk önünde... Bekliyoruz kendisini Türkiye'ye, elinde bu kadar bilgisi belgesi varsa. Benim bir kliğim, bir lobim yok. Ben bir klik adına, bir klik adına 10 milyon avro, 10 milyon dolar, hiçbirini istemedim. Bunların bir lirasını, bir poundunu da almadım. Buradan da yargıya, yüce Türk adaletine sesleniyorum ki versin her şeyini, ben de gideyim ifade vereyim. Benim neyim var neyim yok araştırılsın, kamuoyu da bunu görsün. Türkiye Cumhuriyeti'nin İçişleri Bakanı'nın, ki onlar saygılı olmamız gereken bakanlardır, benim onu korumama ihtiyacı mı var? Süleyman Soylu isminden bahsediyoruz, benim korumama mı ihtiyacı var? Onu korumak adına ne yapabilirim? Bir ikincisi, bu vesileyle paylaşmak isterim, bir gün böyle olacağını gerçekten hiç düşünmezdim ama şu bir haftalık zaman içerisinde de bizim mahallede 40 kişiyiz İsmail, hepimiz birbirimizi biliriz. O kadar çok şey yağıyor, o kadar şey duyuyorum ki, şunu da bunu da, bunları biriktireceğim, hepsi elimde toplandığında hiç beklemediğim, ummadığım, tahmin bile etmediğim, nazları düştüğünde bir koparalım, ısıralım diyen ne kadar çok insan varmış. Bir savunma verseydim, bir hikaye anlatsaydım, bundan sonra da çıkacak çok şey, hepsini yargıya taşıyacağım, bekledim ya, herkes eteğindeki taşları bir döksün, bakalım ne olacak ne bitecek. Ben kimsenin ablası değilim, kimsenin abisi değilim. Kimse beni aramış değil. Şu ana kadar gördüğüm bir tablo var." Biz bugün bana az önce ağır hakaretler eden bu adamı iyilik meleği, çocuğunun sünnet töreninde çok güzel şeyler yapan, okullar yapan bir insandan, böyle küçük bir tanrıcık haşa kendisini yaratan, oluşturan, az önce bana hakaret eden, hakkımda iddialarda bulunan, bir ara 12 gazeteci vardı... Çok ilginç bir profili konuşuyoruz. Varsa bir derdin gel, Türk adaletine teslim ol."

AFRİN'DEKİ YANLIŞ ÇEVİRİ

"Afrin'e ilk değil, ikinci ya da üçüncü giren gazeteciydim. AFAD'dan bir mütercim arkadaşla gittik. Ben soruyorum, o tercüme ediyor, onun tercümesini ben yayına veriyorum. Ortada bir editoryal hata olmuş olabilir. O günlerde Türkiye Cumhuriyeti devleti, ÖSO'yla beraber hareket ediliyordu, güya oradaki vatandaş demiş ki, biz ne ÖSO istiyoruz, ne PKK istiyoruz, biz Türk askeri istiyoruz diye çevirmiş, aslında tam tersi şeyler söylemiş. Fakat ben Kürtçe bilmediğim için yayına bu şekilde verdik. Bilseydim bunu bu şekilde vermezdim herhalde. Bilmiyorum İsmail, bilseydim ben müdahale ederdim. Saymaz: HDP'lileri yayına çıkarmayacağını söylemiştin. Bugün de aynı mı düşünüyorsun? "Bugün de HDP'liler konusunda aynı görüşteyim. Terörle arasına mesafe koymadıktan sonra söyledim. Didem de söyledi, ben söyledim, Mehmet Akif söyledi. O zamanlar inanılmaz bir saldırı geldi üstümüze, arkadaşlarımıza da koruma tahsis edildi. Bilmiyorsun ki İsmail başımıza ne geleceğini, kendini güvende hissetmek istiyorsun. O günlerde de Habertürk'ün kurumsal bir kararıydı, biz de üç ekran yüzü olarak duyurduk. "Devlet politikası buydu, denedi, analar ağlamasın, buna karşı çıkan vardı, ben destekleyenlerden biriydim. FETÖ meselesinde attığım tweetler utancımızdır dedim. Hala silmedim o tweetleri, utanç olarak orada dursun diye. Oralara gittik, bir sürü röportajlarımız var, yayına verdiklerimiz ve vermediklerimiz var. Devlet böyle düşünüyor diye böyle hareket eden birisi değilim. Devlet denen kavrama da ayrıca bir saygım var."

SEDAT PEKER: SBK'NIN DİNLETMEDİĞİ BÖLÜMDE ÜST DÜZEY DEVLET GÖREVLİLERİ VAR

Suç Örgütü Lideri Sedat Peker, Sezgin Baran Korkmaz'ın da bağlandığı canlı yayının ardından Twitter'dan açıklama yaptı. Peker, "Sayın Özlem Gürses, Sezgin Baran Korkmaz’ın diğer 9 dakikalık bölümü kimseye dinletmemesinin sebebi kendisinin devlet güvenliğiyle ilgili bir bölüm olduğu söylemesidir. Yani devleti yöneten bazı üst konumdaki kişilerin isminin geçtiği içindir" dedi.