Hatay Depremzede Derneği, 6 Şubat depremlerinin birinci yıl dönümü nedeniyle bugün Ankara Mülkiyeliler Birliği’nde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin, SOL Parti Sözcüleri İlknur Başer ve Önder İşleyen, SOL Parti, TMMOB ve Eğitim-Sen üyelerinin katıldığı basın açıklamasında ‘Hatay Depreminin 1. Yılı Raporu’nu, Hatay Depremzede Derneği Yönetim Kurulu üyesi Ece Doğru okudu.

Doğru, şunları söyledi:

“Bizler, Hatay Depremzede Derneği olarak, 6 Şubat depremlerinin birinci yılını doldurduğumuz bu günlerdeki durumumuzu sizlerle paylaşmak için buradayız. Bir yıl önceki o soğuk ve karanlık can pazarında en içten ve en insani duygularla sorulan ‘Orada kimse var mı’ sorusunun yalnızca enkaz altında kalanlara sorulmadığını; enkazdan çıkabilenlere de sorulduğunu kabul ederek cevap vermek için buradayız: ‘Evet, orada biz varız!’ Orada kimse var mı’ sorusunun taşıdığı insani ve dayanışmacı duyguların ‘enkaz kaldırma’ ile sınırlı olmadığını; bu felaketin sonuçlarının yalnızca gönüllü dayanışmacı sivil toplum eliyle çözülemeyecek kadar büyük olduğunu; yetkisi, sorumluluğu ve imkanları çok büyük olan devletin; gözü önünde, bile bile ve göre göre gelen bu felaketin sorumluluğunu üstlenmesi ve kamusal gücü hızla ve en üst düzeyde harekete geçirmesini talep etmek için buradayız.

"HATAY'IN UNUTULMAMASINI HAYKIRMAK İÇİN BURADAYIZ"

Yalnızca ‘moloz’ denilen enkazın kaldırılması değil; çok kültürlü yaşamın uluslararası düzeyde çok özel bir örneği olan Hatay’ımızın tarihinin, kültürünün, değerlerinin ve kendine has ‘yaşam ritminin’ de enkazdan çıkarılması; bu değerleri benimseyen ve yaşatan Hataylıların da ruhsal, duygusal ve toplumsal olarak ‘enkazdan’ çıkıncaya kadar Hatay’ın unutulmaması gerektiğini bir kez daha haykırmak için buradayız. Bütün bunlar yapılırken, Hatay halkının isteklerini, özlemlerini, fikirlerini dikkate alan katılımcı bir yeniden inşa sürecini talep etmek için buradayız. Bu katılımcı sürece katkı sunmak, depremde yaşadıklarımız konusunda bir arşiv ve bellek oluşturmak; mahalle komitelerimiz aracılığı ile en geniş ve yaygın ölçekte derlediğimiz Hatay halkının ‘gerçek’ sorunlarını ve çözüm önerilerini sizinle paylaşmak için buradayız. Bu raporun içeriğini etkili, yetkili ve ilgili olduğunu düşündüğümüz her yerle yüz yüze görüşerek anlatmak için bütün siyasi partilerden randevu talep ettik. İktidar partileri ve bazı muhalefet partileri randevu taleplerimize olumlu dönüş yapmadılar. Umarız raporumuzu okuma zahmetine katlanırlar ve Hatay’ın sorunlarını ve çözüm önerilerini ilk ağızdan, kaynağından öğrenme şansını kullanırlar.

Kamusal bilgilere ulaşmak konusunda yaşadığımız tüm engel ve kısıtlara rağmen tümüyle kendi imkanlarımız ile hazırladığımız ‘Hatay Depreminin 1. Yılı Raporu’nu sizinle paylaşmak istiyoruz. Toplamda 80 sayfalık raporumuzda 18 ana başlık altında sorunları ve konuları kayda geçirmek ve tarihe not düşmek istedik. Ana konu başlıklarımız şöyle:

‘Deprem Öncesinde Hatay Deprem Yönetmeliği ve İmar Affı, Depremin İlk 10 Günü, Sağlık, Eğitim, Hukuki Durum, Ekonomi, Altyapı ve Ulaşım, Üretim, Ekolojik Yıkım, Rant/Talan, Zeytinlikler, İnsan Hakları İhlalleri, Demografik Yapı ile Kültürel/Tarihsel Miras, Kadınlar, Çocuklar, Gençler, Engellile, Ampüte Yurttaşlar, Yaşlılar, Kayıplar.’ 

"5 MİLYON KİŞİ FARKLI YERLERE GÖÇ ETTİ"

6 Şubat depremleriyle birlikte ülkemizde 11 ili kapsayan, doğrudan 14 milyon civarında olmak üzere aslında 81 milyonu etkileyen, 50 bini aşkın vatandaşın hayatını kaybettiği, 100 bini aşkın yaralının, sayıları belirsizliğini korusa da bine yakın kaybın; 3 bin civarında kimsesiz kalan çocukların olduğu; bin civarında ampüte bireylerin olduğu, tarihi yapılarla birlikte 35 bin binanın yıkıldığı, 300 bine yakın binanın ağır hasar aldığı 2 milyon kişinin barınma sorunu yaşadığı, 5 milyona yakın kişinin farklı bölgelere göç ettiği, 700 bine yakın insanın geçim olanaklarını kaybettiği ve aslında yaşamın altüst olduğu bu afetin böylesi bir felakete dönüşmesi ile karşı karşıya kaldık. 11 il arasında tüm bu yaşanılanların en yıkıcı sonuçlarını Hatay'da yaşadık.

ÇOCUKLARIN VE GENÇLERİN YAŞADIĞI PSİKOLOJİK YIKIMLAR...

Hatay halkı olarak depremin üzerinden geçen 1 yılı değerlendirdiğimiz bu raporda daha saymadığımız birçok sorun olmasına rağmen sadece rapordaki başlıkların bu kentin, Hatay halkının neler yaşadığının, ne durumda olduğunun gözler önüne serilmesi açısından önemli bir veri oluşturacağını ama yine de yetersiz kaldığını düşünüyoruz. Bu yetersizlik ve olası hataların bir kısmının nedeni de kamusal makamların bilgi paylaşma konusundaki isteksizliğidir. Geçen 1 yılda; çocukların ve gençlerin yaşamış olduğu psikolojik yıkımlarının yanı sıra eğitime dair yaşadıkları derin eşitsizlik de sürüyor. Deprem bölgesinde eğitimde belirttiğimiz sorunların hızlıca çözülmesi gerekmektedir. Yetkililere sesleniyoruz; ‘Kendi çocuklarınızı bu ortamda, bu haliyle okula gönderir miydiniz?’ Çocuklarımızın geleceklerinin karartılmasına izin vermeyeceğiz.

"HATAY HALKI OLARAK UNUTMUYORUZ, AFFETMİYORUZ"

Anayasal bir hak olan sağlığa erişim hakkına erişemeyenler olarak tam teşekküllü hastane talebimizde ısrarcıyız. Hali hazırda var olan yönetmelikler, mevzuatlar ya da kanunlar deprem koşullarına göre revize edilerek halkın ihtiyaçları karşılanmalıdır. Mahallelerde nüfusu gözetilmeksizin aile sağlığı merkezlerinin oluşturulması gerekmektedir. Yetkililere soruyoruz; ‘Sağlığa erişim bu boyutlardayken sizler, kendiniz ya da yakınlarınız için bu kentte yaşamak ister miydiniz?" Halkın talepleri acilen karşılanmalıdır. Sağır sultan bile depremin yaşanabileceğini biliyorken ne iktidar ne de yerel yönetimler bu konuda önlem almamışlardır. Zemin sıvılaşmasının yoğun olduğu, altından fay hattının geçtiği Amik Ovası’na tüm uyarılara rağmen hastanenin, havaalanının, stadyumun yapılmasında ve bu yapılarla birlikte barınma amacıyla inşa edilen yapıların artmasında, kentin o bölgeye doğru yönelmesinde depremle birlikte yaşamını yitiren insanların sorumlularının bu yaşanılanlardan sonra özeleştiri vermemesini, istifa etmemesini Hatay halkı olarak unutmuyoruz, affetmiyoruz. Biz sadece ölmedik, öldürüldük de. Her zaman dediğimiz gibi deprem değil kapitalizm öldürür.