Halen çalışan, etkili bir ekonomi muhabiri anlatmıştı. 12 Eylül 1980 sabahı, o dönemdeki güçlü sol örgütlerden birinin aktif militanı abisini, sarsarak uyandırır:
- Abi kalk, devrim oldu!
- Olamaz, henüz hazır değiliz!
Anlaşılıyor ki, gençlik heyecanı ile devrim-darbe sözcükleri karışmıştır ağızdan çıkarken. Sonrası bilindik hikâye; abi haklıdır, devrim inancının bedelini öder uzun zaman.
6 liderin toplantısından sonra, sol olarak tanımlanan cenahtan gelen sesler üzerine aklıma geldi bu anı. CHP'nin, sağ temsilcisi 5 parti ile parlamenter sisteme geçiş amaçlı kurmaya çalıştığı ittifaka, ağır eleştiriler vardı. İlk bakışta, insan heyecanını bastıramazsa, haklı olduklarını düşünebilir. Sol partilerle kurulmayan bir ittifakla gelecek geçiş döneminin, hiçbir şeyi değiştiremeyeceği fikrine kapılabilir.
Haydi, gelin, o fotoğrafta Kılıçdaroğlu'nun yanına, sol parti liderlerini dizelim. Sonucu, demokratik seçimle, seçmenin belirlediği bir parlamento ile yapacağımız temel alalım ve bazı soruları sıralayalım:
- Sol partilerin oluşturduğu o grubun, doktriner programlarını terk edip disiplin içinde seçime kadar bir arada kalacaklarını düşünüyor muyuz?
- Sol parti liderlerinin CHP önderliğinde bir oluşuma razı geleceklerini, seçmen ve üyelerinin "düzen partisi" olmakla suçladıkları CHP ile aynı çatı altında olmayı kabul edeceklerini düşünüyor muyuz?
- Dışarıda kalmayı tercih edecek partilerin, ittifaka dahil olanları; oportünist, sosyalizme ihanet eden, burjuvazi uşağı, devrimden umudu kesmiş, Mustafa Suphi'nin kemiklerini sızlatan, işbirlikçi gibi geleneksel eleştirilerin hedefi yapmayacağından emin miyiz?
- Bu eleştirilerin her gelişmeden sonra sürekli tekrarlanacağını bilecek katılımcı partilerin, seçime kadar bu ısrarı göstereceğini düşünüyor muyuz?
- HDP'nin neden olmadığını (HDP bile daha ılımlı sözlerle eleştirirken) soranlar; kurulacak sol ittifak içindeki tüm üyelerin HDP'nin olmasını kabul edeceklerinden emin midirler?
- Ve en önemli, cevabı "evet” olmazsa olmaz" soru: Oy toplamları yüzde kaç olur? Bu sorunun cevabını; %28 CHP, %12 HDP gibi, en iyi sonuçların gerçekleşeceği oranlarla sağlanacağını düşünerek verelim.
Ve son ama gerçekten muhtemelen her şeyin sonu anlamına gelen bir soru: Bu ülkenin, en azından, beğenilmeyen CHP'nin bile dâhil olmadığı bir sağ iktidarla; yıllar harcamaya sabrı olup olmadığını, bu denemenin de başarısızlığa uğraması halinde sosyal patlamalarla doğabilecek bir karışıklığın; ülkede sosyalist bir devrime mi yoksa kesin faşizme mi evrileceği konusunda fikriniz nedir? Sahi, bu gidişat bir noktada kırılmaz ise ülkemizin ne kadar yaşayabileceğini düşünüyoruz?
Aniden uyandırıldığı halde, mantığı, heyecanına baskın gelen abinin cevabının, bütün soruların anasının cevabı olduğu temel soruyla kapatalım: Sosyalistler, bu ülke, bu seçmen... Hazır mıyız?