Halkların Demokratik Kongresi bir açıklama yayımladı.

Yapılan açıklamada,  dönemin “devrimci güç birliğinde her açıdan daha fazla ısrar etme, tekil örgütsel kazanımları önceleme algısını toplum nezdinde güçlendirecek tutumlardan uzak durma dönemi” olduğu vurgusu yapılırken “Ortak kazanımlar, hem halklar hem de ittifak bileşenleriniz için can suyudur” ifadesi kullanıldı.

Açıklamanın tam metni şu şekilde:

Emek ve özgürlük ittifakı olarak 16 Mart günü yaptığınız toplantıyla seçime birlikte girme kararı aldığınızı kamuoyuna deklare ettiniz. Bu karar ülke halklarının, ortak geleceği açısından arzu ettiği bir karardı. HDK olarak on yılı aşkındır fikri ve pratik inatla sürdürdüğümüz ortak mücadele ısrarının bu kararla daha fazla güçleneceğine dair inancımızı koruduğumuzu belirtmek istiyoruz. 

"KADER TAYİN EDİCİ GÜNLERDEN GEÇİYORUZ"

İttifakınızın son toplantısı sonrası “Teknik çalışmalarda… ittifakın bileşeni olan tüm güçlerin kazanımlarını koruyup geliştirecek yol ve yöntemler esas alınacaktır” açıklamasını da yapmış bulunmaktasınız. Öylesine kader tayin edici günlerden geçiyoruz ki “teknik” olarak ifade edilen her ayrıntının olumlu ya da olumsuz, halkların demokrasi ve özgürlük mücadelesine bir yansıması olacaktır. Yıllardır özenle sürdürdüğümüz ittifak politikasının kazandıran en temel özelliği, Kürdistan ve Türkiye halklarının demokrasi ve özgürlük mücadelesinin ortak kazanımlarından taviz vermemesiydi. Toplumsal olanın politikleştirilmesi, politik olanın toplumsallaştırılması hedefi, tavizsizliğimizin en başat öğelerinden biri olmaya da devam ediyor.

"ÇOKLUK İÇİNDE BİRLİK İLKESİYLE VARLIĞIMIZI KORUYORUZ"

Bugün de hem ittifakınız bileşenlerine hem de halklara kazandıracak olanın, bu yaklaşım olduğunu düşünüyoruz. Her İttifak bileşeninin kendisini politik, örgütsel ve toplumsal düzlemde büyütme hedefini doğal gördüğümüzü, olması gerekenin de bu olduğunu ayrıca belirtmek isteriz. Ancak dostluk ve yoldaşlık ilişkilerimiz gereği söylemek isteriz ki içinde bulunduğumuz koşullar, tekil kazanımlarımızın ittifakın tümüne kazandıracağı bir yaklaşımı zorunlu kılmaktadır. Faşizmin son yıllardaki yönelimleri karşısında “çokluk içinde birlik” ilkesiyle varlığımızı koruduğumuzu, büyüdüğümüzü, güçlendiğimizi ve haklı olarak halkların umudu olduğumuzu hatırlatmak isteriz. Sadece egemenler açısından değil ezilenler açısından da kader tayin edici olan bu kritik kavşakta, her zamankinden daha fazla bu birlik ilkesine ihtiyacımız var. 

"FAŞİZM KAYBETMEDİĞİ SÜRECE HALKLAR KAZANAMAYACAK"

Türkiye ve Kürdistan halkları açısından hayati olan bu süreçte, faşist bloku sadece cumhurbaşkanlığı seçiminde değil parlamento dağılımında da geriletecek seçim taktiklerini geliştirmek ittifak politikasının varlık koşullarındandır. O nedenle parlamentoda rejimin kaybettiği her sandalyeye odaklanmayan bir taktik hepimize kaybettirecektir. Kazanımlarımızın ölçüsü, kaybettireceklerimizle de test edilecektir. Faşizm her açıdan kaybetmediği sürece halklar kazanamayacaktır.

"DEVRİMCİ GÜÇ BİRLİĞİNDE ISRAR EDİLMELİDİR"

İttifakınız, faşizmi her kulvarda geriletilebildiği ve halkların ortak kazanımlarını somutlayabildiği sürece toplumsal mücadele hüviyetine daha da yakınlaşacak; ezilenlerin, ötekileştirilenlerin, yok sayılanların umudu olmanızı güçlendirecektir. Bu yönüyle dönem, devrimci güç birliğinde her açıdan daha fazla ısrar etme, tekil örgütsel kazanımları önceleme algısını toplum nezdinde güçlendirecek tutumlardan uzak durma dönemidir.

ORTAK KAZANIMLAR VURGUSU

Ortak kazanımlar, hem halklar hem de ittifak bileşenleriniz için can suyudur. İki egemenlikçi kutbun ideolojik ve politik saldırıları karşısında taktiksel hamlelerimizi de stratejik hedeflerimize mümkün olduğunca yakınlaştırmak, seçim sonrası süreç için de belirleyici önemdedir. Yine seçim sonrası ortak mücadelemizin geleceği ve faşist blokun ayakta kalmak adına olası her türlü saldırısını toplumsal mücadeleyle boşa çıkarabilmek için taktik-stratejik uyum, her zamankinden daha fazla toplumsal muhalefete gerekli olandır.

BİRLİKTE KAZAMANIN YOLU...

Son yıllarda halklarımızın faşizm ve restorasyonculuk karşısında demokrasi ve özgürlük seçeneği olarak ortaya koyduğu üçüncü yol/kutup mücadelesindeki tavır ve bilinç, her birimize tarihsel sorumluluklar yüklemektedir. Depremin felakete dönüşmesinin sorumlularından halklar adına gerçek bir hesap sormanın yolu da taktiklerimizde esnek, stratejik hedeflerimizde, ilkelerimizde şaşmaz olmaktan geçiyor. 14 Mayıs seçimlerinin ezilen halklar ve kimlikler açısından demokratik bir sistem inşasının ve özgür yaşam umudunun lehine sonuçlar doğurması da ancak böyle mümkündür. Faşizme, inkarcılığa, tekçiliğe ve sermaye talancılığına karşı halkların toplumsal ittifakında ısrar eden dostlarınız, yoldaşlarınız olarak devrimci bilincin, ferasetin galebe çalacağına inancımızı bir kez daha belirtiyoruz. Birlikte kazanmanın yolu, Demirci Kawalar’dan, Paris Komünlerinden miras kalan geçmişimizi, ileriye taşımak ve bunun gerisine düşmemekten geçiyor. Bu duygu ve düşüncelerimizle Emek ve Özgürlük İttifakı olarak sizlere bu zorlu ve onurlu yürüyüşte başarılar diliyoruz. Saygılarımızla…

Birlikte kazandık, birlikte kazanacağız!