CHP'li Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in açıklamasına göre, her ay ortalama 2 bin 300 şiddete maruz kalan kadın Acil Destek Uygulamasına (KADES) ihbarda bulunuyor.

Fotoğraf: Dilara Açıkgöz / csgorselarsiv.org CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, 2018 yılında hayata geçirilen ve şiddete uğrayan kadınların ihbarda bulunabilmesini sağlayan KADES uygulamasıyla ilgili istatistiki verilerin açıklanması için İçişleri Bakanlığına yazılı soru önergesi verdi. Gürer’in soru önergesini yanıtlayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, KADES uygulamasına, kullanıma açıldığı 24 Mart 2018 tarihinden bu yana 75 bin 592 kadının ihbarda bulunduğunu açıkladı.  Soylu’nun verdiği bilgiye göre, her ay ortalama 2 bin 300 şiddet mağduru kadın, Acil Destek Uygulamasına (KADES) ihbarda bulunuyor.  Öte yandan kadına şiddet ülkede sürekli bir hale gelirken AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Sözleşmesi'ni feshetmişti.

KADINLARI KORUYAN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDİR?

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan imzasıyla feshedilmek istenilen  İstanbul Sözleşmesi (Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi), Cumhurbaşkanı kararıyla feshedildi. “Toplumsal Cinsiyet” kavramının tanımını yapan ilk uluslararası sözleşme olma özelliği taşıyan İstanbul Sözleşmesi, kadınların yaşam hakkının korunması için oldukça önemli. Peki İstanbul Sözleşmesi nedir? İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle mücadele amacıyla 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzaya açılan bir Avrupa Konseyi Sözleşmesi. Mart 2019 itibarıyla toplam 46 devlet ve Avrupa Birliği tarafından imzalandı. Türkiye ise 12 Mart 2012’de sözleşmeyi onaylayan ilk ülke oldu.

ULUSLARARASI BAĞLAYICILIĞI BULUNUYOR

11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da gerçekleşen Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu toplantısında imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi’nin resmi adı, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi. Kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesini amaçlayan, hukuki bağlayıcılığı bulunan ilk uluslararası belge niteliğinde. 1 Ağustos 2014 itibariyle yürürlüğe giren sözleşme, 34 ülkece imzalandı ve onaylandı. Sözleşmeyi imzalamasına karşın henüz onaylamamış ülkelerin sayısı 12, Avrupa Konseyi üyesi olup sözleşmeye imza atmayan ülkeler ise Rusya ile Azerbaycan.

‘TOPLUMSAL CİNSİYET’ TANIMI YAPILDI

İstanbul Sözleşmesi “toplumsal cinsiyet” kavramının tanımını yapan ilk uluslararası sözleşme olma özelliği de taşıyor. Toplumun, kişilere, cinsiyete dayalı olarak biçtiği rollerin varlığına ve bu kapsamda kadınlara yönelik uygulanan şiddete dikkat çekiyor. Kadına yönelik şiddetin bir insan hakkı ihlali ve ayrımcılık türü olduğunun altını çiziyor.

TÜRKİYE ONAYLAYAN İLK ÜLKE

Sözleşme İstanbul’da imzaya açıldığından bu adla anılıyor. Türkiye, aynı zamanda sözleşmeyi imzalayan ve onaylayan ilk ülke. Sözleşmeyi, herhangi bir maddeye çekince koymaksızın, imzaya açıldığı 11 Mayıs 2011 tarihinde imzaladı ve 14 Mart 2012’de de onayladı.

HER TÜRLÜ ŞİDDET İLE MÜCADELE

İstanbul Sözleşmesi’nin en önemli özelliği, biyolojik veya hukuki, ailevi bağ olup olmadığına bakılmaksızın ev içi şiddetin (örneğin eski veya mevcut eşler, evlilik dışı partnerler, birlikte ikamet edilen aile fertleri, akrabalar veya birlikte ikamet edilen başkaları tarafından yöneltilen şiddetin) ve kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin standartlar öngören ve Avrupa ülkelerini hukuki olarak bağlayan ilk belge olmasıdır.

AYRIMCILIĞI YASAKLIYOR

Kadınlar ve erkekler arasında hukuki ve fiili eşitliğin gerçekleştirilmesinin kadına yönelik şiddeti önlemede anahtar bir unsur olduğunu benimseyen Sözleşme, kadınlara yönelik ayrımcılığı da yasaklamaktadır.

EKONOMİK ŞİDDET TANIMLAMASI

Sözleşme, yalnızca barış dönemlerindeki değil, silahlı çatışma dönemlerindeki ve silahlı çatışma sonrasında devam eden şiddeti de yasaklamaktadır. Sözleşme, “toplumsal cinsiyete dayalı” ayrımcılık ve şiddeti temel almıştır ve toplumsal cinsiyeti tanımlayan ilk uluslararası belgedir. Sözleşme’de, ekonomik zarar veya ekonomik ızdırap da kadına yönelik şiddet biçimlerinden biri (ekonomik şiddet) olarak tanımlanmıştır.

SÖZLEŞME KAPSAMINDAKİ SUÇLAR

İstanbul Sözleşmesi taraf devletlere aşağıda belirtilen davranışlara yönelik cezai ya da hukuki yaptırım uygulamayı zorunlu kılıyor. Sözleşme kapsamındaki suçlar şu şekilde sıralanıyor: * Ev içi şiddet (fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik) * Taciz amaçlı takip; * Tecavüz dahil, cinsel şiddet; * Cinsel taciz; * Zorla evlendirme; * Kadınların sünnet edilmesi; * Kürtaja zorlama ve kısırlaştırmaya zorlama. Sözleşme bu tip şiddet olaylarına sıfır tolerans gösterilmesini, mağdur olan kimse failin eşi, hayat arkadaşı ya da ailenin bir ferdi ise, aile içinde işlenen suçların gizli kalmamasını amaçlıyor.