GÜNDEM

Hukukçu Dayanışması: İstanbul Barosu’na sahip çıkıyoruz

Hukukçu Dayanışması, İstanbul Barosu’na yönelik başlatılan soruşturmayı sert bir dille eleştirerek, bu adımın sadece bir meslek örgütünün bağımsızlığına değil, aynı zamanda yaşam hakkına, yargı bağımsızlığına, masumiyet karinesine ve ifade özgürlüğüne yönelik ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirtti.

Abone Ol

Haber: Feyza Çebi

"Adli Operasyon Yerine Algı Operasyonu Yapılıyor"

Hukukçu Dayanışması, savcılık tarafından yapılan açıklamanın hukuki bir süreçten ziyade algı yaratma amacı taşıdığını ifade etti. Açıklamada, gazeteciler Nazım Daşdan ve Cihan Bilgin üzerinden yürütülen sürecin, düşman ceza hukuku perspektifiyle ele alındığı vurgulandı.

Kesinleşmiş Karara Rağmen İddialar Devam Ediyor

2016 yılında SİHA saldırısında hayatını kaybeden gazeteci Nazım Daşdan hakkında terörle ilişkilendirilen tüm suçlamaların Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kesinleşmiş beraatle sonuçlandığı hatırlatıldı. Gerekçeli kararda Daşdan’ın gazetecilik refleksiyle hareket ettiğine ve suç teşkil edecek bir delilin bulunmadığına dikkat çekildi.

Buna rağmen savcılığın, kesinleşmiş mahkeme kararını yok sayarak Daşdan’ı terörist olarak nitelendirdiği ifade edildi.

"Masumiyet Karinesi İhlal Ediliyor"

Gazeteci Cihan Bilgin hakkında ise henüz iddianame dahi hazırlanmamış bir soruşturma dosyasına dayanarak terörist suçlaması yapıldığına dikkat çekildi. Hukukçular Dayanışması, bu durumun masumiyet karinesine açık bir aykırılık teşkil ettiğini belirterek, “Bir emniyet fezlekesiyle başlatılan soruşturma kimseyi suçlu ilan etmeye yetmez. Bu yaklaşım, hukuk devleti değil, polis devleti anlayışıdır” dedi.

Uluslararası Hukuk Hükümleri Hatırlatıldı

Açıklamada, uluslararası insancıl hukuk kurallarına dikkat çekildi. Cenevre Sözleşmeleri ve BM Güvenlik Konseyi’nin 1738 sayılı kararına atıfta bulunularak, gazetecilerin çatışma bölgelerinde korunması gerektiği vurgulandı. “Gazeteciler, mesleki faaliyetlerinden dolayı hedef alınamaz. Bu koruma, yalnızca medya kuruluşlarında çalışanları değil, bağımsız ve vatandaş gazetecileri de kapsar” denildi.

"İstanbul Barosu’na Yönelik Baskılar Demokratik Yapıya Zarar Veriyor"

Baroların hukukun üstünlüğü ve insan haklarını korumadaki rolüne işaret eden Hukukçular Dayanışması, İstanbul Barosu’nun açıklamaları ve faaliyetlerinin kriminalize edilmesinin, yalnızca hukuki bağımsızlığa değil, demokratik toplumsal yapıya da zarar verdiğini belirtti.

"İfade Özgürlüğüne ve Hukukun Üstünlüğüne Sahip Çıkıyoruz"

Hukukçular Dayanışması, İstanbul Barosu’na yönelik soruşturmanın derhal sonlandırılması gerektiğini ifade ederek şu çağrıyı yaptı:

“Bu süreçte İstanbul Barosu ile dayanışma göstermek, sadece bir avukatlık görevi değil, aynı zamanda hukukun üstünlüğü mücadelesinin bir parçasıdır. Baroların bağımsızlığına ve ifade özgürlüğüne yönelik her türlü tehdide karşı duracağız.”

Hukukçular, açıklamalarını şu ifadelerle sonlandırdı:

“Tam bağımsız bir Türkiye ancak yurttaş hukukuna dayalı bağımsız bir yargı sistemiyle mümkündür. İstanbul Barosu’nun yanındayız ve hukukun üstünlüğü mücadelesine tam destek veriyoruz.”