Esenyurt Belediyesi'ne yapılan operasyonun birbiriyle iç içe geçmiş iki ana hedefi var gibi gözüküyor.
Bunlardan ilki CHP ve DEM Parti arasındaki ittifak zeminini zayıflatmak, mümkünse dağıtmak.
İkincisi ise ancak bu ittifak zeminin güçlenmesi koşullarında Cumhurbaşkanı adayı olması önlenemeyecek olan Ekrem İmamoğlu'na yönelik görevden alma ve ardından da siyaseten tasfiye etme sürecine zemin sağlamak.
Bu noktada bu operasyonu İmamoğlu'nun Cumhuriyet Bayramı buluşmasında yaptığı fiili Cumhurbaşkanlığı adaylığı açıklamasına bir yanıt olarak da düşünebiliriz. İmamoğlu'nun kendisi bunun farkında ve ilk andan itibaren en sert tepkiyi veriyor, diğer yandan da CHP'yi de harekete geçirmeye çalışıyor. CHP de zaten ancak saatler geçtikçe ağır ağır hareketlendi ve akşam saatlerinde Antalya'da düzenlenmesi planlanan milletvekili kampının iptal edilip İstanbul'a alınmasıyla tepki işin ciddiyetine uygun bir seviyeye nihayet ulaşmaya başladı.
Öte yandan bu olan bitenler birilerinin var saydığı gibi "yeni çözüm süreci başlamadan bitti" anlamına gelmiyor, çünkü ısrarla bazılarının anlamadığı nokta bu seferki çözüm süreci İktidar açısından iç politik amaçların değil bölgesel gelişmelerin yarattığı zorunluluğun ürünü.
Öte yandan iktidar zorunlu olarak girdiği ve ilerlemek zorunda olduğu "yeni çözüm süreci"nde 2012-2015 dönemindekine benzer bir şekilde siyasal ve toplumsal muhalefetin güçlenmesine alan açmak istemiyor. Hatırlanacak olursa 2012-2015 döneminin "çözüm süreci" Gezi eylemlerinden, Kobane eylemlerine kadar çok büyük toplumsal hareketlerin doğmasına zemin sağlamış ve bu zemin üzerinde 7 Haziran 2015 seçim zaferi mümkün olmuştu. Bu sürecin önüne ancak savaşı tekrar başlatarak geçebildiklerini biliyoruz.
2015'te püskürtülen toplumsal ve siyasel muhalefet de 2017 referandumunda "Hayır ittifakı"ndan başlayarak 2018 ve 2019 seçimlerinde yeniden toparlanmış ve zirve noktasına 2023 Mayıs ve 2024 Mart seçimlerinde ulaşmıştı. Bu ittifakların ana omurgasını da CHP-DEM Parti tabanları arasında 2019-2024 döneminin seçim ittifaklarıyla adım adım ilerleyen, güçlenen siyasal-sosyal yakınlaşma oluşturuyor. Bu yakınlaşmanın bugün en kötü tahminlerde bile memleketteki karşılığı yüzde 40'ın çok üzerine çıkmaya başladı ve bu ittifakın doğal Cumhurbaşkanı adayı da Ekrem İmamoğlu.
Bu tablo iktidar açısından kaygı verici bir durum. Dolasıyla bu ittifak zeminine saldırırken aynı zamanda İmamoğlu'nu siyaseten tasfiye etmek de hedefleniyor. Bu noktada iktidarın CHP içinde de müttefiklerinin olduğundan emin olabilirsiniz.
Uzun lafın kısası ya CHP ve özellikle İmamoğlu cephesi bu saldırıyı püskürtür ya da artık sırada doğrudan İBB ve kendisi var!