İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ekrem İmamoğlu, Ankara’da düzenlenen Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) olağanüstü encümen toplantısının ardından parti liderleri ile görüştü.

İmamoğlu Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ı partisinin genel merkezinde ziyaret etti.

Yaklaşık 1 saat süren görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi.

Ekrem İmamoğlu, "Öncelikle Türkiye'de siyaset üstü bir yere koyarak yaşadığımız kayyum konusunun bir siyasi suistimal ya da durumuna, adamına veya partisine göre istediğinize müdahale edeceğiniz bir zemin değil tamamen hukukun üstünlüğüne, demokrasinin kurallarına, kişisel hak ve özgürlüklere, insan haklarına uygun bir metodla işletilmesi ile ilgili yasal bir düzenlemenin şart olduğuna kanaat getiriyoruz" dedi.       

TBB encümen toplantısında yaşanan süreci Özdağ ile paylaştığını belirten İmamoğlu, "Önümüzdeki hafta itibariyle TBMM'de grubu olan siyasi partilerin, milletvekili olan partilerin, bir koordinasyonla bu süreci ele almalarını talep edeceğimi bilgi olarak kendilerine aktardım. Aynı zamanda bu oluşacak metni TBMM Başkanı'na da sunacağım” diye konuştu.

İmamoğlu şöyle konuştu:

“Özellikle demokrasinin gelişmesinde, yerel demokrasinin de güçlendirilmesi dünyada bütün insanlığın kabul ettiği bir aşamadır. Bu aşamada seçme ve seçilme hakkının sekteye uğramadığı, güven kaybının yaşanmadığı, bir mekanizmanın kurulmasının da tam da bu yolculuğa büyük katkı sunacağına olan inancımız tamdır. Bu manada hem uygulama biçimi, hem kayyumla ilgili sürecin işletilmesinde ne yazık ki görmek istemediğimiz baskın şeklinde oluşan birtakım tutum ve davranışların olmaması. Aynı zamanda suçun ve cezanın kişiselliği üzerinden oluşacak bir görevden uzaklaştırma sonrasında meclisin de yok sayılmaması gerektiğini ve mecliste seçimlerin mümkün olması gerektiği gibi aşamalı kademeli hukuksal sürecin uygulanması değerlidir.”

“Pervin Buldan'ın Iğdır'daki sözlerini unutmayacağız”

Ümit Özdağ da İmamoğlu'yla baş başa ve detaylı değerlendirme yaptıklarını belirtti.

Özdağ, "Ülkemiz 1984'ten bu yana 40 seneyi aşan bir sürede bir terör örgütünün ağır, alçakça saldırılarını yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. Bu terör örgütünün siyasette sahip olduğu uzantılar terör örgütüyle ve terörle bu 40 sene içerisinde aralarına mesafe koymayı her seferinde reddettiler” dedi.

“Yerel demokrasi gerçekten olağanüstü değerlidir” diyen Özdağ, “Yerel demokrasi, demokrasinin gelişmesinin, güçlenmesinin ana şartlarından ve ana kaynaklarından birisidir. Ama yerel demokrasiyi halka hizmet değil, ülkeden ayrılmanın Türkiye'nin toprak bütünlüğünden kopmanın aracı olarak görürseniz o zaman amacınız halka hizmet değil, ülkeyi bölmektir” ifadelerini kullandı.

Özdağ şöyle devam etti:

“Pervin Buldan'ın Iğdır'da DEM'in öncülü parti seçimleri kazanınca 'Iğdır, Kürdistan'ın sınırları içerisinde girmiştir' açıklamasını yaptığını unutmadık ve unutmayacağız. DEM'in daha önce diğer örgütle iltisaklı, ilişkili partiler dizisinin ne yazık ki halka yerel hizmet götürme anlamında çabaları bir tarafa bırakıp, örgüte yardım için ve dağdaki terörist unsurlara lojistik destek sağlamak için birçok kez faaliyet gösterdikleri devletin istihbarat yetkililerinin jandarma ve polis yetkililerin tespit ettiği bir husus olmuştur.

"Esenyurt'ta sahaya çıkarak Ahmet Özer'in seçilmemesi için çalıştım"

Bundan dolayı Türkiye kendisini terör örgütüne ve terör örgütüyle aynı çizgide olan yaklaşımlara karşı savunmak zorundadır. Ancak cumhuriyetimiz, istiklal harbiyle kurulurken savaş içinde dahi hukukla kurulmuş bir devlettir. Batı Cephesi'nde Çerkes Ethem kuvvetleri, istiklal harbine ihanet edenleri yakalamış ve asmışlardır. İsmet Paşa, 'yargılamadan olmaz' talimatı vermiştir. Önce yargılatmıştır. Sonra bu yetkiyi ordu bünyesini almış ve kendisi yargıladıktan sonra cezasını vermiştir. Yani devleti kurarken hukukla kurduk bugün de devleti savunurken hukukla savunmalıyız.

Zafer Partisi olarak bir süre önce kamuoyunda çok tartışılan CHP eski Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'yla yapmış olduğumuz görüşmelerde kayyum müessesesinin gerekli olduğunu fakat bunun yargı kararı ile olması gerektiğini protokolümüze geçirdik. Bugün de terörle ilişkili olduğu düşünülen, tespit edilen belediye başkanları ancak yargı kararı ile görevden alınmalı noktasındayız. Ahmet Özer özeline gelirsek doğrusu Zafer Partisi olarak en fazla muhalefet ettiğimiz aday olmuştur kendisi. Ben üç defa Esenyurt'ta sahaya çıkarak seçilmemesi için çalıştım, sahada bildiri dağıttım, afiş astım. Bu siyasiyi mücadeleyi veririm fakat onun da yargı kararıyla ve usulüyle uygun bir şekilde Türk devletine yakışır bir şekilde görevden alınması gerektiğini düşünüyorum."