Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, yerine kayyım atanan seçilmiş Mardin Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Ahmet Türk ve Devrim Demir’i ziyaret etti. İmamoğlu’na Mardin ziyaretinde CHP Genel Başkan Yardımcıları Gökçe Gökçen, Gül Çiftçi, TBB encümeninde görev alan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanları Ayşe Serra Bucak, Doğan Hatun ve Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere eşlik etti. Türk, İmamoğlu ve beraberindeki heyeti, Derik ilçesinde bulunan Kasrı Kanco’da ağırladı. İmamoğlu ve Türk, yaklaşık 3 saat süren ağırlamanın ardından kameraların karşısına geçti.

TÜRK: “GÖNLÜNDE BARIŞ YATAN, BU ÜLKEDE KUCAKLAŞMAYI, KARDEŞLİĞİ ESAS ALAN HERKESİ MİSAFİR ETMEK İSTİYORUM”

Ev sahibi sıfatıyla ilk konuşmayı yapan Türk, “Bugün, bizler için büyük bir onur. İBB Başkanımız, Adana Büyükşehir Belediye Başkanımız, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanımız, Adıyaman Belediye Başkanımız, değerli encümenlerimiz, saygıdeğer milletvekillerimiz, değerli belediye başkanlarımız, bugün bir arada. Sayın Başkanımız, bizi ziyaret etmek üzere Mardin'e geldiler. Kendilerine, gelen arkadaşlara hepsine çok teşekkür ediyoruz. Gelişleri, bizleri ziyaret etmesi, bizler için büyük bir onur. Tabii ki Türkiye'deki gelişmeleri hepimiz dikkatle izliyoruz. Kayyım siyasetiyle, bu ülkenin demokrasiye kavuşmasına imkan yok, olanak yok. Gönül isterdi ki; barışçıl, kucaklayıcı bir sürecin gelişmesidir. Adaletsizliğin, eşitsizliğin ortadan kalktığı bir sürecin gelişmesidir. Hepimiz, demokrasiye inananlar, bunun çabası içindeyiz. İnanıyorum ki, çok kısa bir sürede, bu ülkeye demokrasi gelir, halklarımız kucaklaşır, ötekileştirilen politikalardan vazgeçilir; adaletin ve eşitliğin olduğu bir düzen sağlanmış olur. Şunu da etmek istiyorum: Belki bu biraz kişisel bir şey. Burası evim. Herkese açık. İbrahim Halil sofrası. Gönlünde barış yatan, bu ülkede kucaklaşmayı, kardeşliği esas alan herkesi misafir etmek istiyorum” dedi.

İMAMOĞLU: “YERELDEKİ KALKINMANIN YEGANE ADRESİ YEREL YÖNETİMLERDİR”

Sözlerine, “Kıymetli Ahmet Başkanımıza, Eş Başkanına ve Mardin'in bütün belediye yöneticilerine elbette geçmiş olsun duygularımızla buradayız” şeklinde başlayan İmamoğlu da şunları söyledi:

“Çok kıymetli TBB’nin encümen üyelerimizin de bir kısmı bugün bizimle birlikte. Bu aslında kişisel bir ziyaretti. Ama yakın bölgeden, başta Diyarbakır, Mersin, Adıyaman ve Adana Belediye Başkanlarımız da bizlere eşlik ettiler. Türkiye'de yerel demokrasinin çok güçlü olmasını ve yerelden büyük bir kalkınmayı hedefleyen ülke olmalıyız. Yereldeki kalkınmanın da yegane adresi, açıkçası yerel yönetimlerdir. Yerel yönetimleri güçlendirmediğiniz zaman, ama bir belde ama bir ilçe ama il, büyükşehir fark etmez, orada gerçekten kalkınmayı sağlayamazsınız. Bu manada bütçe olarak güçlendirilmesini, yetkilerinin arttırılmasını, yereldeki o güçlü yapının varlığıyla ülkenin tamamına yayılacak olan zenginleşmeyi, insanların daha iyi bir eğitim almasından tutun, kreşlerinden, sosyal yardımlaşmasına varıncaya kadar yerel hizmetlerin en güçlü seviyeye ulaşması -ki dünyadaki örnekleri de böyle- bu şekilde olabilir, bu şekilde mümkündür.”

“NE YAZIK Kİ UZUN YILLARDIR TAM TERSİNE BİR SÜRECİ YAŞADIK”

“Biz, ülkemizde yerelde güçlenmeyi, yerelde yetkilerin daha fazla olmasını konuşurken, ne yazık ki uzun yıllardır tam tersine bir süreci yaşadık. Yerelde yetkiler kısıtlandı. Hatta bugün Türkiye'de, artık yerel yönetimlerin bütçeleri, sadece maaş ödeme seviyesine kadar inecek şekilde bir basiretsizlik yaşanmakta. Şimdi biz bu sorunları çözmeyi, bu sorunları tekrardan iyileşmeye dönük bir seviyeye adım atmayı hesaplamak veya bu hedefleri koymak yerine, ne yazık ki Cumhuriyetimizin 101. yıl dönümünde, yani ikinci yüzyılına güçlü bir adım atalım derken, daha ilk günlerinde biz kayyımı konuşuyoruz. Yani seçme seçilme hakkının gasp edilmesini konuşuyoruz. Seçme seçilme hakkının yok sayılmasını konuşuyoruz. İnsanlarımızın yetkilerinin elinden alındığında, gerçekten bu ülkeye olan inancı azalıyor ve en fazla da bu ülkenin çocuklarını ve gençlerini etkiliyoruz. Onlar, geleceğe umutla bakmakta sıkıntı çekiyorlar.”

“DAHA GÜÇLÜ BİR DEMOKRASİYİ, DAHA GÜÇLÜ BİR BİRLİKTELİĞİ ANLATACAĞIMIZ YERDE...”

“Ve bu ülkenin doğusu-batısı, güneyi-kuzeyi yok. Bu ülkenin, Türkiye'nin en büyük ilçesinde, İstanbul'un göbeğinde bir ilçeye, bir milyonu aşkın nüfusu, gayriresmi nüfusuyla neredeyse 1 milyon 400 bin nüfusuyla Türkiye'nin en büyük nüfusa sahip ilçesinin, kayyıma dönük bir süreçle buluşması… Ardından, kadim kültürün şehri, yani bu topraklarda herkesin bir arada yaşamasından onur ve gurur duyduğumuz, yani dünyayı örnek göstersek, ilk 5’te belki bu topraklarda birkaç şehir vardır ama gerçekten en önde duran şehirlerden biri. Mardin'de her inancı bulabilirsiniz, her etnik kökeni, her kültürü bir arada görebilirsiniz. Biz burada gururla, daha güçlü bir demokrasiyi, daha güçlü bir birlikteliği anlatacağımız yerde, bugün burada, gerçekten TBB Başkanı olarak, büyük bir mahcubiyetle kayyımı konuşuyoruz ve kayyıma karşı duruşumuzu, direncimizi, milletimizin seçme ve seçilme hakkının varlığını konuşuyoruz.”

“HİÇBİR MEVKİDAŞIM BİR KOLTUK SEVDASI UĞRUNA BURADA DEĞİLDİR”

“Bu, gerçekten üzüntü verici bir durumdur. Başımızı öne eğen bir durumdur. Bizi mahcup eden bir durumdur. Türkiye Cumhuriyeti devletimizi, milletimizi, dünyaya ne yazık ki itibar noktasında kayba uğratan bir durumdur. İşte bütün bunlardan sıyrılmak adına, biz, bugün bir dayanışma içerisindeyiz. Burada bulunan hiçbir mevkidaşım, bir koltuk sevdası uğruna burada değildir. Tam aksine, her birimiz bu ülkenin iyiliği, bu memleketin birliği, beraberliği, bölünmez bütünlüğü, bu güzel vatanın, bu cennet vatanın her ferdine zenginlik yaşatmasını, her bir ferdinin hür ve özgür olmasını istiyoruz. Her bebeğin, her çocuğun güvende olduğu bir memleketin varlığı bizim önceliğimizdir. Bunun olması için de gerçekten adalet, demokrasi çok önemli hususlardır. Bunun tesisi için sırt sırtayız, omuz omuzayız, birbirimizle dayanışma içerisindeyiz.”

“KAYYIM ATAMA ŞEKLİ HUKUKSUZ, KAYYIM ATAMA BİÇİMİ HUKUKSUZ”

“Ben, TBB encümeninde yaptığımız dayanışma ve destek açıklamamızın akabinde, ülkemizin önemli siyasi partilerinin genel başkanlarını gezdim. Ve biz 10 siyasi partinin genel başkanından, bu uygulamanın hukuksuzluğuna dair, bu uygulamanın kötü olduğuna dair ve demokratik olmadığına dair, ‘Aynı fikirde olmasam da hatta seçilmesin diye mücadele etmiş olsam da ama Esenyurt ama diğer şehirlerde yapılan bu uygulamanın hukuksuz bir uygulama olduğunu, aşama aşama hukuksuzluğun işletildiğini… Kayyım atama şekli hukuksuz, kayyım atama biçimi hukuksuz. İstanbul’da yapılan tutuklama uygulamaları hukuksuz. Aynı zamanda meclisin de yok sayılması, ayrı bir hukuksuzluk. Oranın da temsil edilmesine fırsat verilmesi ayrı bir hukuksuzluk’ şeklinde 10 siyasi partinin de aynı dil ile hukuku savunmaları, demokrasiyi savunmaları değerlidir. Bir siyasi partiden randevu alamadık, gerçekleşmedi. Ama ben, o siyasi partinin de açıkçası bu konuda çekimser kaldığını hissediyorum.”

“İKTİDAR MENSUPLARININ DA BÜYÜK BİR BÖLÜMÜNÜN MAHCUBİYETİNİ GÖRÜYORUM”

“O bağlamda şunu söyleyeyim: Bugün bu uygulamayı yapan iktidar ve iktidar mensuplarının da büyük bir bölümünün mahcubiyetini görüyorum. O partide siyaset yapan, vekillik yapan, bir kısım insanların, fanatik düşünen insanların dışında, büyük bir mahcubiyet duyduklarını görüyorum. Dolayısıyla buradan iddia ediyorum ki; belki de siyasi saiklerle konuya tam hakim olmadan bu süreci destekleyen, bu ülkede en fazla yüzde 20-25 insan vardır. Tekrar ediyorum; siyasi saiklerle… Bu konuyu anladığında, bu konuyu hissettiğinde, hiçbir zaman yüzde 5’in, 10’un üstüne çıkmayacak taraf bulacaktır bu. Bu durumda biz, şunu söyleyelim: Bu ülkede bugün, belki CHP’li, belki DEM Partili belediye başkanlarının uğradığı hukuksuzluğu savunuyoruz, ama bilinsin ki, geleceğe dair, Türkiye'de hukukun tesisi, eşitliğin, birlikteliğin, huzurun, barışın ve her vatandaşının eşit hissedar olduğu bir ülkenin tesisi noktasında, aslında biz bugün, gelecekteki bütün belediyelerin, bütün yerel yöneticilerin, bütün belediye başkanlarının hukukunu savunuyoruz.”

“GELECEKTE KİMSENİN BAŞINA BU HUKUKSUZLUK GELMESİN DİYE BUGÜN BURADAYIZ”

“Gelecekte kimsenin başına bu hukuksuzluk gelmesin, diye bugün buradayız. Dolayısıyla Ahmet Başkanımıza, siyasi yol arkadaşlarına ama bugün özellikle kendi ailesine, bize kapılarını açtı, sofralarını açtı, birlikte hem dertleştik hem konuştuk hem ülkenin geleceğini, barışını, huzurunu konuştuk hem de bir lokma yemeğimizi yedik. Çok teşekkür ederiz. Allah yuvasına, evine bereket, huzur versin, sağlık versin. Memleketteki bütün hanelere bereket ve huzur versin Yaradan. Dua ediyoruz; bu memleketin birlikteliğinin, barışının, huzurunun, demokrasiye olan inancının karşılığı olarak, o seviyeye erişmemizin, inanınız ki sadece Türkiye için değil, hemen yanı başımızdaki Orta Doğu ülkelerine, hemen yanı başımızdaki Balkanlar'a ya da doğumuzdaki diğer ülkelere çok örnek olacağını, o ülkelerin de birliği ve beraberliği için, o ülkelerde de demokrasinin, adaletin tesisi için önemli bir başlangıç olacağını unutmayalım.”

“BURADA ATACAĞIMIZ GÜÇLÜ, İYİLEŞTİRİCİ VE BİRLEŞTİRİCİ ADIMLARIN…”

“Türkiye, yaptıklarıyla ve yapacaklarıyla yakın coğrafyanın örnek aldığı bir bölgedir. Burada atacağımız güçlü, iyileştirici ve birleştirici adımların, yakın coğrafyamıza da bütün dünyaya da iyi geleceği sorumluluğunu taşımaktayız. Kiminle? 86 milyon yurttaşımızla. Kiminle? Türk’ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Alevi'si, Sünni'si, her inanca sahip… Süryani'si, Ermeni'si ve bu ülkede yaşayan her vatandaşın katkı sunacağı bir birlikteliğin, gerçekten bu coğrafyaya ve bütün dünyaya iyilik getireceğine olan inancımla, bugün Ahmet Türk Başkanımızın evindeydik. Çok teşekkür ederiz. İnşallah böylesi bir gündemle değil… Gerçekten ülkemizin gündemleri başka bir biçimde. Örneğin; Mardin'de Ahmet Türk Başkanımla, onların ekibiyle İstanbul'u konuşmak, Türkiye'nin başka coğrafyalarının gelişmesini konuşmak; tarımda iş birliğini konuşmak, turizmde iş birliğini konuşmak, Mardin'den İzmir'e, İzmir'den İstanbul'a, İstanbul'dan Mersin'e, Diyarbakır'a, Diyarbakır'dan Trabzon'a, Samsun'a, Sinop'a birbiriyle eklentili iş birliğini konuştuğumuz buluşmaları, dilerim ve arzu ederim ki Mardin'de ve diğer bütün illerimizde yapabilelim.”

GAZETECİLERİN SORULARINI YANITLADI

İmamoğlu, değerlendirme konuşmasının ardından gazetecilerden gelen soruları yanıtladı. Gazetecilerin soruları ve İmamoğlu’nun bu sorulara verdiği yanıtlar şöyle oldu:

-  Kayyum atamaları sonrası, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından, söz konusu belediye eş başkanlarına yönelik bir söylem kullanıldı, ‘Ne idiği belirsiz’ şekilde. Siz bu söyleme dair neler söylemek istersiniz?

“Kötü söz sahibine aittir. Ne diyeyim? Allah yardımcıları olsun. Allah akıl versin.”

“HEDEF İMAMOĞLU’NUN ÖNÜNÜ KESMEK Mİ” SORUSUNA YANIT: “YAPILAN HER KÖTÜLÜK, TERSİNE TEPMİŞTİR”

- Kayyım atamalarından sonra CHP'li birçok belediye soruşturma açıldı. Bu soruşturmaların sonucunda, yeniden kayyım atamaları yapılabileceğine dair yorumlar ve beklentiler var. Bu konuyla ilgili ne diyeceksiniz? İkinci sorum da özellikle İstanbul'da, Esenyurt'ta atanan kayyım ve belediye başkanının tutuklanması, CHP'li belediyelere soruşturma açılmasıyla ilgili konuşulan bir konu var. Bunun da Ekrem İmamoğlu'nu engellemeye, önünü kesmeye yönelik olduğu söyleniyor. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?”

“Bu milletin önündeyken, kim önünü kesebilir yani. Millet yanımızda. Beraberiz yani. Böyle 3-5 kişinin niyetiyle birinin önü kesilmiş mi? Yani bu mümkün değil. Olamaz da. Yapılan her kötülük, tersine tepmiştir. Bunu, bu ülkede şu anda en iyi Sayın Cumhurbaşkanı bilir. Başka adres aramaya gerek yok. Onun için kendine yapılmasını istemediğini, başkasına yapma. Yani bu ülkede, şu anda bütün bu kötü dedikoduların sahibi de bir avuç insan. Ama benim üzüntüm ne biliyor musunuz? Ülkedeki bu tür savunuları, bu tür tezleri koca koca insanlar, bazen işte sözüm ona gazeteciler ya da sözüm ona siyasetçiler bu lafları ederken, kalkıyor bir bakan, benim ‘yargı tacizi’ sözüme eee takıyor kafayı. Ona takmasın kafayı. Örneğin; gitsin sürülmüş bir hakimin feryadından dolayı, onun niçin dinlenmediğini, gitsin Samsun'da hakimle ilgili yapılan başvurularla ilgili HSK'ya en azından bu duygusunu dile getirsin. Bıraksın Ekrem İmamoğlu'yla uğraşmayı. Yargıda, hukukta dönen dedikoduları, işlemeyen hukuku, onları sorgulasın. Temennimiz budur. Ama bu dedikodulara kafa takmayalım. Evet bu kötülükler olabilir mi? Olabilir. Ama çok dirençliyiz. Tahmin edemedikleri kadar dirençli, dirayetli, milletin hakkını savunma konusunda kararlı insanlarız. Bu dönemi hiç kimse unutmayacak. Bu ülkenin güçlü bir barışı, huzuru ve geleceğinin en iyi şekilde olması için, birbiriyle gerçekten samimi konuşan insanların inşa edeceği bir dönemin varlığı için koşuyoruz. Kararlı insanlarız. Asla yılmayız, asla geri durmayız. Bir milim de geri adım atmayız.”

İKTİDARA “SAMİMİYET” YANITI: “BİR ELLE EL SIKILIRKEN, ÖBÜR EL ARKADA YUMRUK SIKILMIŞ BEKLETİLİYOR, GEREKTİĞİNDE DE YUMRUK ATILIYOR”

- Sayın Devlet Bahçeli, Öcalan'ı Meclis’e çağırdı. ‘Meclis’te gelsin konuşma yapsın’ dedi. Ardından DEM Partili milletvekilleriyle tokalaştı ve hemen ardından da kayyım atamaları geldi. Cumhur İttifakı'nın diğer birinci ortağı Cumhurbaşkanı da Devlet Bahçeli'ye destek verdi. Ancak arkasından bu kayyım atamalarının gelmesi, yeni bir çözüm sürecinin sadece lafta kalan bir söylem mi bu olduğunu düşünüyorsunuz ya da hükümeti samimi buluyor musunuz?

“Önce şunu söyleyeyim: Söylediğiniz adımların tamamıyla ilgili, hiçbir fikre sahip değiliz. Yani kendi adıma değilim. Siyasi partim adına değiliz. Yani olsa, Genel Başkanımız en azından bir bölümünü bizlerle paylaşır. Bilgi sahibi olmadığım bir şeyde, niyet okuması da yapamam, yapmam. Öyle bir huyum da yok. Ama bugüne dair atılan adımlara baktığımızda, en azından ittifak olarak bütüncül olarak baktığımızda, bir elle el sıkılırken, öbür el arkada yumruk sıkılmış bekletiliyor, gerektiğinde de yumruk atılıyor. Ben de diyorum ki, buradan sesleniyorum: İki elinizi de gösterin kardeşim. Ne yapmak istediğinizi, millete anlatın. Bu işler gizli saklı olmaz. Milletin birliği ve bütünlüğü için, milletin tümüyle bu ülkenin sorunlarına çözüm aranır. Temennimiz odur.”

“TBB’NİN TÜZEL KİŞİLİĞİ ÇERÇEVESİNDE YAPABİLECEĞİ NE VARSA YAPIYORUZ”

TBB olarak sonraki adımlarınız ne olacak? Siyasi parti başkanlarıyla görüşmeler gerçekleştirdiniz. Sonraki adımlar ne olacak?

“Şu anda kanun tasarısı çalışması Meclis’te devam ediyor. Bütün siyasi partiler geziyor. TBB olarak biz de hukuki girişimlerimizi, yargıda yapabileceğimiz hangi sürece dair yetkimiz var ise, girişimlerimizi yapıyoruz. Yetkili birimlerle, bakanlıklar dahil, düşüncelerimizi yazıyoruz. Ve bu paylaşımla, bütün bu belediyelere yapılan hukuksuzluklara dair yanlarında olduğumuzu ve bu gücü hissetmelerini sağlamaya gayret ediyoruz. Tabii her kurumun kendi çerçevesinde yapacakları vardır. TBB’nin tüzel kişiliği çerçevesinde de yapabileceği ne varsa, yapıyoruz. Bunu bilmenizi isterim.”