GÜNDEM

İmamoğlu’ndan ‘Çözüm süreci ve Kürt meselesi' açıklaması

İBB Başkanı İmamoğlu, “Allah Gülen'i bildiği gibi yapsın... Seçimi kaybedersek kendi hatalarımız yüzünden kaybederiz... Kürt meselesini çoktan çözmeliydik...” dedi.

Abone Ol

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ankara'da, gazete, televizyon ve internet medyasının temsilcileriyle yaptığı toplantıda İstanbul'da ve Türkiye Belediyeler Birliği'ndeki çalışmalarına ilişkin bilgi verirken gündemdeki konulara dair de önemli mesajlar paylaştı.

İmamoğlu ABD'de ölen Fetullah Gülen için "Allah bildiği gibi yapsın" ifadesini kullanırken benzer başka örgütlerin de devlet içinde yayılma kapasitelerinin bulunduğuna dikkat çekti.

İmamoğlu, cumhurbaşkanı adaylığı konusunda "Günü geldiğinde adaylara milletimiz karar verecek. Bu, bir kısım elitlerin ya da birkaç kişinin yön vereceği bir iş değildir" dedi, Mansur Yavaş'la yarışmadıklarını ve yol arkadaşı olduklarını söyledi. İmamoğlu, yenidoğan çetesiyle ilgili sorumluluğun ise devlet kurumlarında olduğunu belirtti.

İmamoğlu, son dönemde başlayan çözüm süreci tartışmalarına ilişkin ise şöyle dedi:

“Kürt meselesi memleketin önemli bir meselesidir. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına bu meselenin taşımış olmak bizim için sıkıntılı. Çoktan bunu çözmeliydik. Ne yazık ki olmadı, çözülemedi. Meclisteki bir el sıkışma üzerinden yorum yapılacak bir mesele de değil bu. Tabii ki el sıkışma değerlidir. Ama el sıkışmayı alkışlamak yerine bugüne kadar niçin el sıkışılmadı diye eleştirmek daha doğru olur diye düşünüyorum. Biz konuşamayacağız, biz özeleştiri yapamayacağız ya da başkasının fikrine saygı duymayacağız, derdi nedir diye anlamak istemeyeceğiz… Aralara mesafeler, duvarlar koyacağız. Bir seçimde herkesi vatan haini ilan edeceğiz. Yani oy vermeyenlerin tamamı vatan haini. İşte her gün vatan haini propagandası yapan siyasilerin topluma çıkamaması lazım. Bu kadar kötü söylemler.

BİRLİK BERABERLİK İÇİN DÜŞMAN ARAMAYA GEREK YOKTUR

Kürtler ve diğer etnik kökenler bu milletin ayrılmaz birer parçasıdır. Bizim birliğimiz ve beraberliğimiz, bütünlüğümüz sadece Türkiye'nin güvenliği değil, yakın coğrafyamızın güvenliği için de çok kıymetlidir. Ülkenin içinde bulundurduğu farklı etnik kökenlerin birliği ve beraberliği için bir düşman aramaya da gerek yoktur. Düşman arayarak, bir düşman bularak birlik beraberliğe çağrı olmaz. Birlik beraberliği engelleyen, öteleyen, zorlaştıran ne var ise bunun masaya yatırılması, birlikte konuşulması… Milletin meclisi orada. Orası da yetmez. Toplumsal zeminde, toplumsal düzeyde konuşulması, tartışılması, çözülmesi, hakkının, hukukunun korunması…

BU BİR SEÇİM STRATEJİSİ İSE HİÇ GETİRMESİNLER

Hiçbir vatandaşımızın kendini azınlık diye bir tarif etmesini ben kendime yakıştırmıyorum. Benim azınlık diye bir vatandaşım olamaz. Bırakın, Kürtler, Türkler, Çerkezler… bunları saymayı. Benim vatandaşım asil. Azınlık hakları tarifini reddediyorum. Öyle bir hukukun üstünlüğü inşa edilmeli, öyle bir hukuk devleti olmalıyız ki vatandaş gönülden huzurla, güvenle memleketin bir parçası olmalı. Bu kadar net. Eşit birey, eşit vatandaş. Benim tek dileğim ve isteğim bir an önce bu konuyla ilgili çözüm süreçlerinin, problemlerin tartışma süreçlerinin en uygar, medeni şekilde olgunlaşması. Buna ihtiyaç var. Ama bu bir seçim stratejisi ise, masaya pazarlık unsuru olarak getirilecekse valla hiç getirmesinler. Zarar verirler yarın iyi bir dönemin oluşmasına. Pazarlık değil, samimi konuşulma meselesi bu. Samimiyeti de inşa etmenin yöntemleri var.

GÜZEL ŞEYLERİ ALKIŞLAMAK KEYİFLİDİR

Şu anda boşuna hapis yatanlar, hukuksuzluğa uğrayanlar, belediyelere kayyım atamalar gibi.. Birçok düzenleme tak tak yapılır. Hızlıca. Bir hafta içinde, iki hafta içinde. Umarım yapılır. Güzel şeyleri alkışlamak o kadar keyiflidir ki. Yani avuçların patlarcasına alkışlarım yani. Ekonomi düzelsin, avuçlarım patlarcasına alkışlarım. Niye? Biz kötü ekonomiden faydalanabilir miyiz? İyi bir ekonomi süreci olursa daha iyisini hedefleyen bir iktidar alternatifi oluruz. Umarım iyi bir süreç tariflenir. Ama bu toplumun birlik ve beraberliği için düşman aranmaz, düşman tariflenmez. Şu, bu tehdit var denmez. Bugünün el sıkılması güzeldir ama bugüne kadar niçin el sıkılmamıştır ya da el sıkıştı diye yan yana fotoğraf verdi diye vatan haini ilan edildi, bu yakıştırma yapıldı diye sorgulamak lazım.