İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul’da görev yapan yabancı ülke misyon şefleriyle ‘Başkonsoloslar Buluşması’nda bir araya geldi. Sarıyer Yeniköy’deki Sait Halim Paşa Yalısı’nda düzenlenen buluşmada konuşan İmamoğlu, gündeminin büyük bölümünü İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına ayırdı.

“Bu akşam sizlere bu konuşmayı yaparken, aynı zamanda derin bir üzüntü ve endişe içerisindeyim” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:

* "Ne yazık ki, bu haftaya bir kez daha korkunç bir insanlık trajedisi damgasını vurdu. Salı günü ‘Avrupa Günü’ kutlamalarına katılmış olanlarınız, İsrail'in Refah'taki askeri operasyonuna ilişkin sözlerimi hatırlayacaktır. Bir kez daha İsrail'in Refah'a yönelik saldırısının insanlık dışı olduğunun altını çizmek istiyorum. Refah, İsrail güçlerinin Gazze’de yok etmediği tek Filistin şehridir. Gazze nüfusunun üçte ikisi, yani yaklaşık 1,5 milyon Filistinli, evlerinden edildi ve savaştan kaçarak, Refah’a sığındı.

* Zaten savunmasız ve aşırı kalabalık olan bir şehre yapılan bu saldırı, zalimliğin de ötesindedir. Binlerce İsrail vatandaşı, hükümetlerinin ateşkesi kabul etmesi için gösteriler düzenliyor. Bugüne kadar 14.000'i çocuk, 34.000 kişi hayatını kaybetti. Netanyahu'nun bu sözde ‘varoluşsal savaşı’ daha kaç cana mal olacak? İsrail 'topyekûn zafer' peşinde, Batı da bu katliamı seyrediyor. Bu, tırnak içinde ‘zafer kotası’nın, İsrail’e açılan kredinin sınırı nedir? Daha kaç kişinin hayatını kaybetmesi gerekecek?"

Yaşanan zor dönemde, Filistin’de ihtiyaç sahiplerine yardım etmek için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını vurgulayan İmamoğlu, şunları belirtti:

* "Uluslararası toplumu, barış için daha fazla çaba göstermeye çağırıyorum. Bu hafta sonu, muhtemel iş birliği fırsatlarını görüşmek ve Filistin'deki vahim durumu daha iyi anlamak için, Ramallah Belediye Başkanı Issa Kassis'i İstanbul'da ağırlayacağım. Uluslararası toplumun, Gazze’de yaşanan trajedi konusunda, daha güçlü bir duruş içinde olmaması, son derece rahatsız edicidir.

* Yaşadığımız trajedi karşısında, uluslararası toplumun büyük bölümünün sergilediği bu tutum, hukuk ve etik değerler üzerine kurulması gereken, küresel barış ve istikrar ihtimalini tehdit etmektedir. Evrensel insani değerler adına şimdiye kadar elde ettiğimiz birikim, zarar görmektedir. Bunun tek bir kazananı olacaktır: Demokrasiyi ve insan haklarını umursamayan yönetimler. Öte yandan, İsrail’in bu pervasız tutumu, dünyada antisemitizmi yaygınlaştırmaktadır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra antisemitizmin, İslam karşıtlığının ve ırkçılığın hiç olmadığı kadar güçlendiği bir dünyada yaşama riskiyle karşı karşıyayız."