İspanya-Türkiye yakınlaşması tesadüf mü?

29-30 Haziran 2022 tarihlerinde Madrid'de yapılacak NATO Zirvesi'ne ilişkin bugünden söylenebilecek çok bir şey yok. Ancak, ittifak ülkelerinin son dönem yürüttükleri askeri siyasaları, Kuzey Atlantik Anlaşmasına imza veren devletlerin bütünlüğünün korunması açısından ciddi riskler taşımaktadır.

Abone Ol

Kuzey Atlantik anlaşmasını imzalayan devletler arasında savaş çıkma ihtimalinin ABD liderliğinde diplomatik müdahalesi ile engelleneceği düşünülmektedir. Ancak son dönemde ittifaklar arasında yapılan savunma anlaşmaları ile silah satışları Avrupa merkezli savunma kapasitesini artırmaya yönelik bir girişimleri genişletmektedir. Bu durum transatlantik emniyet sistemini ne derece etkiler, bunu bu girişimlerin NATO’nun ittifak birliğine zarar verme potansiyeli belirleyecektir. Fransa ve Yunanistan’ın bu yıl 28 Eylül’de hayata geçirdiği “Güvenlik ve Savunma Alanında Stratejik İş Birliği Anlaşması” bu girişimin önemli bir adımı olarak görülüyor. Geçtiğimiz hafta jeopolitik bir hamle ile İspanya-Türkiye hattını canlandırmaya yönelik derinliği olan ekonomi ve savunma anlaşmalarının imzalanması savunma alanında yeni bir kamplaşma mı oluyor sorusunu gündeme getirmekte.

“KAPSAMLI ORTAKLIK”

İspanya ile Türkiye arasında gerçekleşen Hükümetler arası zirvesi, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’in ifadesiyle Hispano-Türk Zirvesi, geçtiğimiz hafta Ankara’da gerçekleşti. 6 anlaşmanın imzalandığı zirvede, "Kapsamlı Ortaklık” olarak tanımlanan bir bildiri yayınlandı. İklim değişikliği ile mücadele, Libya'da siyasi sürece destek, Afganistan’da barış ve istikrar vurgusu ve göçle mücadelede iş birliği yayınlanan bildirinin gündem maddeleriydi. Ancak zirveye asıl damgasını vuran gelişme, iki ülke arasında artırılacak savunma sanayii işbirliğine yapılan vurgu oldu.

Zirve akabinde, İspanyol El Pais gazetesinde "Türkiye, İspanya'ya bir 'mega uçak gemisi' ve yeni denizaltılar inşa etmek için işbirliği teklif ediyor" başlığı attı. Türkiye, İspanyol Navantia tarafından tasarlanan ve 2022'nin ilk çeyreğinde faaliyete geçmesi beklenen bir amfibi hücum gemisi (TCG Anadolu) inşa etmişti. Şimdi ilkinden daha büyük bir uçak gemisi yapımından söz edilmekte.

İki ülkenin ortak çıkarlarının bulunduğu denizcilik ve havacılık sektöründe iş birliği fırsatlarının karşılıklı fayda sağlayan ortak projelerle güçlendirilme arayışında oldukları görünüyor. Dahası zirveden İspanya’nın Türkiye’nin Avrupa perspektifini desteklediği ve istikrarlı işbirliği gerektiren Doğu Akdeniz ile ilgili diyalog alanları geliştirmeye çalıştığı sonucu çıkmaktadır. Tarafların ayrıca yinelediği önemli bir husus, Türkiye ve AB üyesi olmayan diğer NATO Müttefiklerinin AB'nin güvenlik ve savunmayla ilgili çabalarına tümüyle dahil olunmasıdır. Bu noktada Türkiye’nin özellikle Ukrayna ile geliştirdiği hava savunma desteğine atıfta bulunulduğu anlaşılabilir.

“AVRUPA’NIN STRATEJİK OTONOMU”

‘Kapsamlı Ortaklık’ bildirisinin yayınlanması ardından, Yunanistan, Mısır, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Fransa Dışişleri Bakanlarının dörtlü görüşmesi sonrası AB üyesi ülkelerin savaşı tehdit eden ülkelere silah sağlaması (özellikle de bu tehditler diğer AB ülkelerine yöneltiliyorsa) konusunda İspanya’ya kapalı bir eleştiri gitmiş oldu. Bu durum AB kurumlarının İspanya-Türkiye hattındaki işbirliğini kurumsal olarak sahiplenmeyeceğini başından göstermektedir.

İki ülke arasında savunma alanındaki iş birliğinin büyük önem arz ettiğini görmek mümkün. Fransa’nın Doğu Akdeniz'de artan manevra alanından tedirgin olan İspanya, bölgede gaz arama faaliyetleri neticesinde yükselen gerilimde Yunanistan'ın Türkiye'ye karşı AB yaptırımları talebine karşı çıkmaktadır. Yunanistan ise İspanya ile Türkiye arasında savunma alanında olası bir işbirliğine karşı kendi Avrupa savunma anlaşmalarını güçlendirmeye çalışmaktadır.

Fransa ile Yunanistan arasında zımni de olsa Türkiye’ye karşı yapılan savunma anlaşmasının hedefinde Ege’de vuku bulacak olası bir çatışma halinde Yunanistan'ın Türkiye’ye karşı askeri üstünlük elde etme çabası bulunuyor. Ancak, daha önce anlaştığı 18 Rafale savaş uçağına ek olarak, Fransa’dan 6 platform daha alma talebinde bulunan Yunanistan, Fransa için makul bir silah pazarı olma dışında farklı bir öneme sahip görünüyor. Taraf ülkeler bu alışverişi ve yapılan savunma anlaşmalarını “Avrupa otonomisi” inşası için bir adım olarak yorumluyorlar.

İTTİFAKA ZARAR VERME POTANSİYELİ VAR

Avrupa merkezli savunma kapasitesini artırmaya yönelik bu girişimin 2020 yılında Doğu Akdeniz’de yaşanan gerginlikle beraber ortaya çıktığını iddia etmek çok da yanlış olmayacak. Zira iki ülkenin bölgede çıkarlarının kesişmesi, stratejik ittifaklara dönüşmede makul bir gerekçe. Ancak AB üyesi ülkelerin kendi stratejik hedeflerini AB gündemi haline getirme politikasının uzun vadede geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurması beklenebilir. En önemlisi, Avrupa merkezli savunma girişimlerinin NATO’nun ittifak birliğine zarar verme potansiyelini güçlendirme ihtimalidir.

Diğer taraftan, Türkiye silah ve savunma alanındaki alışverişi Almanya ile de yürütme gayesi içinde. Ancak, mevcut iç siyasi konjonktürü dolayısıyla Almanya’nın Türkiye’ye gerçekleştirmesi beklenen Reis sınıfı denizaltı teslimatı konusunda Türkiye’nin endişeleri bulunmaktadır. Bu durum, Yunanistan ve Fransa ile olan sorunlu ilişkilerin ardından, Türkiye ve Almanya arasındaki savunma işbirliğinin geleceği açısından oldukça önemli bir sınamanın yaklaştığını da göstermektedir.

29-30 Haziran 2022 tarihlerinde Madrid'de yapılacak NATO Zirvesi'ne ilişkin bugünden söylenebilecek çok bir şey yok. Ancak, ittifak ülkelerinin son dönem yürüttükleri askeri siyasaları, Kuzey Atlantik Anlaşmasına imza veren devletlerin bütünlüğünün korunması açısından ciddi riskler taşımaktadır.