İstanbul seçimleri, sadece İstanbul eksenli bir sonuç doğurmayacaktır. Doğrudan Türkiye’nin politik dengelerini değiştirecek nitelikte olacağı çok açıktır. Bu nedenle herkes hesabını İstanbul’u kazanma üzerine yapacaktır. İstanbul’da ortaya çıkacak sonuç: stratejik kazanma veya kaybet olarak yansıyacaktır. İstanbul bir mega kent olmasının ötesinde yaratacağı bütün sonuçlar, iktidar ve muhalefetin stratejisini kaçınılmaz olarak sarsıcı bir şekilde etkileyecektir.
İstanbul, Türkiye’deki seçmenin yaklaşık % 18-20’sini temsil ediyor. Artan nüfusa paralel olarak seçmen sayısı da sürekli arttırmaktadır. Mart 2009’da İstanbul’daki seçmen 8.794.284, Mart 2014’de 9.994.024, Mart 2019 tarihinde 10.570.939’a yükselmiş. Mart 2024’te 11 milyon üzerinde seçmen oy kullanacak. Ayrıca Türkiye’deki seçim sandıklarının yaklaşık % 24’ü İstanbul’da bulunuyor.
2009-2019 yılları arasında yapılan üç Yerel Seçimde İstanbul’da kazanma olasılığı yüksek olan iki belediye başkanını oy oranları bize bir fikir veriyor. Mart 2009 yılında İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı yarışında Kadir Topbaş rakibi Kemal Kılıçdaroğlu’na % 7,7 ve Mart 2014’de yapılan seçimlerinde Kadir Topbaş, Mustafa Sarıgül’e % 7,9 fark atmış.
Mart 2019’da İstanbul’da AKP, başbakanlık, bakanlık yapmış, siyasetin önemli aktörlerinde biri olan Binali Yıldırım’ı ve CHP ise Beylükdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu aday gösterdi. İmamoğlu oyların % 48,77’ini, Yıldırım ise % 48,61’ini aldı. Aradaki fark ise % 0,16’ydı, Yani İmamoğlu 13.729 oy farkla kazandı.
Yüksek Seçim Kurulu, iktidarın baskısıyla sadece İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal etti. Haziran 2019’da seçimlerin yenilenmesine karar verildi. İmamoğlu oyların % 54.21’ini, Yıldırım ise % 44,99’unu aldı. Aradaki fark 13 binden 806 bine çıktı. 31 Mart’taki seçimde Yıldırım’a oy veren yaklaşık 200 bin seçmen 23 Haziran’da tekrarlanan seçimde İmamoğlu’na oy vermiş. Aynı şekilde 600 bin seçmen de ilk kez oy kullanmış. Yani İstanbul’un dinamiğini oy kullanmayan seçmen belirliyor.
İstanbul seçimleri her dönem politik dengelerin değişmesinde belirleyici bir rol oynar. Bu nedenle cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’u tekrar kazanmak için devletin bütün gücünü ve olanaklarını sınırsızca kullanacaktır.
İstanbul seçimlerinde 23 Haziran 2019 seçim sonuçları değil 31 Mart 2019 seçimleri dikkate alınarak bir planlama yapılmalıdır.
Haziran 2019’da seçimin yenilenmesi açıktan toplumsal bir tepkiye yol açtı. 806 bin oy, İmamoğlu’nun seçimi demokratik normlar içerisinde çok az bir oy farkıyla kazanmasın kabul edilmemesine yönelik oluşan bir tepkiydi. Böylesi bir sonucun Mart 2024 Yerel seçimlerinde İstanbul’da yeniden yaşanacağını düşünmek ve buna göre bir seçim stratejisi oluşturmak son derece hatalı olur. Bu nedenle CHP ve özellikle İmamoğlu, esasen Mart 2019 seçim sonuçlarını dikkate almalıdır. Ayrıca daha güncel olan Mayıs 2023 Genel Seçim sonuçlarını hesaba katarak bir seçim stratejisi izlemelidir.
AKP, İstanbul’da Haziran 2015’te % 34, Haziran 2018’de % 38,0 ve 14 Mayıs 2023’de ise % 35,8 civarında oy aldı. 2018 yılı seçimlerine göre Mayıs 2023 yılı verilerine göre % 3’lük bir gerileme olsa da seçmenini önemli ölçüde koruduğu görülmektedir. 2018-2023 seçimleri arasında AKP’nin oy kaybı % 3 civarındadır.
CHP’nin İstanbul 7 Haziran 2015’deki seçimde almış aldığı oy oranı % 24,1, 24 Haziran 2018’de % 23,6 ve 14 Mayıs 2023 tarihli seçimde ise % 28,5’dir. CHP’nin ülke genelindeki oy oranı % 25,8 olup bu oranda özellikle İstanbul seçimlerinin çok ciddi bir etkisi olduğu görülüyor. 2018-2023 yılları arasında 4,9 oy artışı bulunmasına rağmen bu artışın beklenilenin altında kaldığını söyleyebiliriz.
HDP/DEM Parti, 7 Haziran 2015 seçimlerinde % 10,4, Haziran 2018’de % 12,6 oy aldı. 14 Mayıs 2023 yılında İstanbul’da almış olduğu oy oranı ise % 8,1’dir. Ancak DEM Parti tabanın % 4’ünün seçimde oy kullanmadığı tespit edildi. Bu nedenle DEM Parti’nin İstanbul’daki oyu yaklaşık % 11-12’dir.
MHP, İstanbul’da beklenilen toplumsal tabanı oluşturamıyor. Örneğin Haziran 2015’de %9,1, 2018’de ise % 7,8 oy alan MHP 14 Mayıs 2023 Milletvekili seçimlerinde almış olduğu % 6 oy ile en düşük düzeye geriledi.
İYİ Parti ise Haziran 2018’deki seçimde % 12,7, 14 Mayıs 2023 milletvekili seçimlerinde almış aldığı oy ise % 8,3 olup önemli bir gerileme yaşamış bulunuyor. İYİ Parti’nin İstanbul’da yaklaşık % 4,3 oy kaybına uğraması Türkiye genelindeki oy kaybına yansıdı. İYİ Partinin oyunun % 4-5 civarına gerilediği belirtilmektedir.
% 7 barajı nedeniyle Cumhur İttifakı ile ama kendi logosuyla seçimlere giren Yeniden Refah Partisi İstanbul’da % 3,26 oy aldı. Ayrıca Zafer Partisinin oyunun % 2,78 olduğu da dikkate alınmalıdır.
HDP’nin 31 Mart 2019 Yerel Seçim Kararı: İmamoğlu’nun İBB Başkanlık Yolunu Açtı
Mart 2019 Yerel Seçimleri esasen ittifakların ön planda olduğu bir seçimdi. CHP ile İYİ Parti arasında ‘Millet’ İttifakı ve AKP ile MHP arasında ‘Cumhur’ İttifakı kuruldu. Bu ittifakın seçim sonuçlarını ciddi düzeyde etkilediğini söyleyebiliriz. Bu aynı zamanda sistem içerisinde önemli bir saflaşmayı yarattı.
CHP veya Millet İttifakı adaylarının kazanmasındaki en belirleyici güç esasen HDP’nin ‘Kürt illerinde kazanmak-Bati illerinde AKP’ye kaybettirmek’ biçimindeki politik kararıydı. Bu karar, başta politik başkent Ankara’da, ekonomik başken İstanbul’da, Hatay, Mersin, Adana, Antalya gibi illerde AKP’ye kaybettirdi. İmamoğlu, 31 Mart 2019 seçimlerinde almış olduğu oy % 48,77’dir. Haziran 2018 Genel Seçimlerinde HDP’nin İstanbul’da almış olduğu oy ise % 12,6’dır. HDP’nin koşulsuz ve pazarlıksız İmamoğlu’nu destekleme kararı almasıyla seçmeninin yaklaşık % 10 İmamoğlu’na oy verdi. Eğer HDP, İmamoğlu’nu desteklememiş veya kendi adayını çıkartmış olsaydı, İmamoğlu’nun oyu % 40 civarında kalacaktı. Tıpkı Mart 2009 ve Mart 2014 Yerel Seçimlerinde alınan oya yakın bir oy alacaktı ve İmamoğlu bugün İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı olamayacaktı.
İstanbul’daki 14 Mayıs 2023 Genel Seçim Sonuçları, Mart 2024 Yerel Seçimleri için neyi ifade ediyor?
14 Mayıs 2023’de yapılan Genel Seçimler esasen ittifaklar biçiminde geçti. Cumhur İttifakında AKP’nin İstanbul’daki oy % 35,8, MHP’nin oyu % 6,0 YRP’nin % 3,26, olup Cumhur İttifakının toplam oyu: 45,06’dır. Millet İttifakı’nda CHP’nin oyu % 28,5, İYİ Parti’nin % 8.2 olup Millet İttifakının toplam oyu: % 36,7’dir. Cumhur İttifakının devam edeceği netleşmiş durumda. Ancak Millet İttifakı dağıldı ve İYİ PARTİ özellikle Ankara ve İstanbul’da aday çıkartarak CHP’ye Büyük Şehir Belediye Başkanlıklarını kaybettirmeye çalışıyor.
Emek ve Özgürlük Blok’undan HDP’in almış olduğu oy % 8,1, TİP’in ise % 4,0 olup toplam oyları: % 12,1’dir. HDP’nin izlediği seçim politikasına tepki olarak seçmenin yaklaşık % 4’ü sandık başına gitmedi yani oy kullanmadı. Bu bakımdan DEM Parti ile TİP’in İstanbul’daki toplam oyu % 13-15 arasında olduğunu söylemek yanlış olmaz. İmamoğlu, matematiksel denklemi iyi hesaplamalıdır.
31 Mart 2019 Sonrası İmamoğlu’nun artan politik gücü
İmamoğlu İBB Başkanlığına geldikten sonra hem İstanbul’da hem de Türkiye genelinde politik etki gücü hızla attı. İktidar ise İstanbul’da İmamoğlu’nu, belediye çalışmalarında başarısız kılmak için hem hukuki olarak hem de İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin çalışmalarını engellemeye çalıştı. İmamoğlu hakkında tamamen politik saiklerle açılan davalar devam ediyor. Mayıs 2023 Genel Seçimler öncesinde verilen ceza, İmamoğlu’nun olası cumhurbaşkanlığı adaylığını engelleme hamlesi olduğu biliniyor. Aynı şekilde Büyük Şehir Belediyesinde işe alınanlar hakkında başlatılan soruşturmalar yine İmamoğlu hakkında hem hukuki bir süreç başlatmaya hem de ‘teröristler işe alındı’ algısı oluşturmaya dayanıyordu. Aynı şekilde uluslar arası alanda alınan kredilerin onaylanmamasının, AKP dönemine ait borçlardan dolayı başlatılan icra takipleri ve gelirlerinin bloke edilmesinin arka planı İstanbul’da İmamoğlu’nu başarısız gösterme çabasıydı.
İBB’nin oluşturduğu özel kaynaklarla tamamı durmuş olan Metro çalışmalarını yeniden başlatması, bazı metroların ulaşıma açılması, bazılarının da bitme aşamasına geçmesi, iktidarın engelleme çabalarına rağmen bir başarı olarak görülüyor. İmamoğlu’nun özellikle cemaatlere ve iktidara yakın siyasi çevrelere sunulan kaynakları kesmesi, ayrıca öğrenci yurtları, kreşler gibi yerlerin açılması gibi toplumsal faaliyetler İstanbul’da oldukça olumlu görülen çalışmalardır.
İmamoğlu’nun toplumsal etkisinin arttığı en önemli çalışma, Pandemi sürecinde ‘Askıda Fatura’ ile on binlerce ailenin elektrik, su, kira gibi sorunlarını karşılamış olmasıdır. Ayrıca yoksul ailelere günlük yapılan yardımlar, İstanbul Belediyesinin kamuoyuna yansımayan ama İstanbul’da önemli etki yaratan faaliyetlerdir. Arada geçen 5 yıllık süreçte İmamoğlu’nun toplumsal etki gücünün arttığını söylemek yanlış olmaz. AKP’nin İmamoğlu’nu, Erdoğan’ın fiili rakibi olarak gördüğü için önünü kesmeye çalıştı. Bu durum tersine İmamoğlu’nu ülke genelinde politik etki alanı artan bir lidere dönüştürdü. Bugün İmamoğlu’nun İstanbul’da kendi özgül ağırlığına uygun ciddi bir seçmen kitlesi oluştu denebilir. Ancak, bu faktörler İstanbul’da 24 Mart Yerel Seçimlerini tek başına kazanmaya yetmeyeceğinin görülmesi ve bilinmesi gerekir.
İmamoğlu, İstanbul’u kazanırsa Ne olur?
31 Mart 2024 Yerel Seçimleri hiç şüphesiz ki hem iktidar hem de muhalefet için önemli. AKP’nin hegemonya gücünü veya iktidarını tescil edebilmesi için özellikle CHP elindeki Büyük Şehir Belediyelerini yeniden kazanması gerekiyor. İmamoğlu, İstanbul’u ikinci kez kazanırsa Erken Genel Seçim tartışmaları başlar. Mevcut ekonomik ve toplumsal sorunlar, 2025 yılı içinde erken seçimi zorunlu hale getirebilir. Bu nedenle İstanbul’u kaybeden Türkiye genelinde kaybeder. Tersine İstanbul’u kazanan ülke genelinde kazanma psikolojisi çok daha fazla ön plana çıkar.
İmamoğlu, Türkiye’nin önümüzdeki genel seçimlerde cumhurbaşkanı adaylarında biri olarak ön plana çıkıyor. Bunun için İmamoğlu, İstanbul’u almak zorundadır. İstanbul kaybeden biri cumhurbaşkanı iddiasını yetirir. Kazandığı taktirde ise tek lider olarak ön plana çıkar ve muhalefette kimse kendisinin karşısına aday olarak çıkmaz.
İstanbul İttifakı mutlak kurulmalıdır
İmamoğlu, İstanbul’u kazanmalıdır. Kazanmak yetmez bunun için hem İstanbul Büyük Belediye Meclisini hem de İlçe belediyelerin önemli bir kısmını kazanmalıdır. Bunun için stratejik hamleler yapması zorundadır. Burada belirleyici olan ‘İstanbul İttifakı’nın mutlak bir şekilde sağlanmasıdır. Bunun birinci yönü, İstanbul’daki toplumsal dinamiklerle işbirliğini sağlanması, İkinci yönü ise politik partilerle kuracağı işbirliğidir.
Yukarıdaki verilerden anlaşıldığı üzere, İstanbul’u kazanmanın yolu, farklı politik eğilimlere sahip olan partilerle doğru bir ilişkinin kurulmalısıdır. Bunun bir yanı partilerin tabanlarıyla doğru ve sonuç alıcı bir diyalog kurulmasıdır. Diğer yanı da doğrudan partilerle kurumsal bir ilişkinin kurulmasıdır. Bunun oluşabilmesi için partilerle, karşılıklı talepler üzerinde görüşmelerin yapılmasıdır. Örneğin DEM Parti, TİP gibi partilerle görüşülmesi önem arz ediyor. DEP Parti’nin İstanbul’daki oy potansiyeli hem İlçelerde belediye başkanlıklarının kazanılmasında önemli bir güçtür hem de Büyük Şehir Belediyesinin kazanılmasında belirleyici bir faktördür. Bu nedenle DEM Parti ile karşılıklı talepler üzerinde mutlak bir şekilde anlaşma sağlanmalıdır. Böyle bir İşbirliği, İstanbul’un kazanılmasında son derece önemli bir etki yaratacaktır. Politik ilke: ‘Kazan-Kazan’ olmalıdır. İYİ Parti, kurumsal olarak işbirliğine açıktan karşı çıktı. Bu nedenle İYİ Parti seçmeniyle tabandan bir işbirliği ön plana çıkartılmalıdır.
Partilerle kurulacak İşbirliği dışında İstanbul’u kazanmak için yapılması gerekenler
CHP’nin veya İmamoğlu’nun İstanbul’u kazanabilmesi için çok yönlü doğru ve sonuç alıcı hamleler yapmalıdır.
Birincisi, Medya iletişim yapısını yenilemeli ve daha etkili kullanmalıdır.
İkincisi, Hamleleri doğru atabilen ve doğru politik yönlendirmeler yapan danışmanlarla çalışılmalıdır.
Üçüncüsü, İstanbul’daki farklı sosyal, etnik ve inanç gruplarıyla doğrudan iletişim kurmalı, bunları seçim sürecinin birer aktörü haline getirmeyi başarmalıdır.
Dördüncüsü, Bütün Sivil Toplum ve Meslek Örgütleriyle yakın bir ilişki kurarak, bunları doğrudan sürecin aktif bir parçası haline getirmelidir
Beşincisi, İstanbul’da oy kullanılan 30.849 sandık bulunuyor. Her sandık için aktif çalışacak en az 3 kişi görevlendirilmelidir. Yani toplam 92 547 kişi sandık başında görevlendirilmiş olmalıdır.
Altıncısı, İstanbul’un 964 mahallesi olduğu dikkate alındığında her mahallede aktif çalışma yürütecek 15-20 kişiden oluşan seçim komitesi kurulmalıdır. Böylelikle 15 000-20 000 kişi günlük çalışmanın içinde aktifleştirilmesi sağlanabilir.
Yedincisi, Büyük Şehir Belediyesinin Sosyal İşler Daire Başkanlığının İstanbullulara sunmuş olduğu çok kapsamlı çalışmaları kamuoyuna tanıtmayı başarmalıdır.
Sekizincisi, İmamoğlu, seçim çalışmaları içerisinde hiçbir şekilde savunmaya geçmemeli, tersine sürekli aktif olmalıdır. Biten, devam eden projeleri veya yeniden yapılması planlanan projeleri inandırıcı ve güven verici bir şekilde topluma anlatmalıdır.
Dokuzuncusu, Seçim çalışması sadece İstanbul üzerinde yürütülmemeli, özellikle AKP’nin ekonomik politikaları topluma en geniş şekilde anlatılmalı ve İstanbul seçmeni daha duyarlı hale getirilmelidir.
Sonuç: Önümüzdeki birkaç yılın politik gelişmelerini İstanbul’daki yerel seçim sonuçları belirleyecektir. İktidar ve Muhalefet, Türkiye’yi yeniden kazanmak için İstanbul’u kazanmak zorundadırlar. Bu nedenle İmamoğlu’nun kazanma dışında hiçbir alternatifi bulunmuyor.