İzmir'de Emek ve Demokrasi Platformu üyeleri, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanması ve yerine kayyum atanmasını protesto ederek basın açıklamasında bulundu.

Konak ilçesindeki Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde gerçekleşen eyleme platform üyelerinin yanı sıra CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ile İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkan Vekili Altan İnanç katıldı. "Halk iradesine darbe var. Esenyurt halkının iradesini savunacağız" yazılı pankartın açıldığı eylemde "Bu daha başlangıç mücadeleye devam", "Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek", Faşizme inat iradene sahip çık", "Kayyum darbedir, darbeye geçit yok", "Hükümet istifa" sloganları atıldı.

İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz tarafından okunan ortak basın açıklaması metninde ise, "Siyasi iktidar dilinden düşürmediği halk kelimesine rağmen halkın iradesini her gün yeniden ve yeniden çiğnemekte hiçbir sakınca görmüyor. Üstelik bütün bunları hukuk dışı operasyonlarla, sindirme, yıldırma amaçlı baskınlarla, aramalarla ve tutuklamalarla gerçekleştiriyor. Sandıktan çıkan iradeyi tanımayan ve kendisine muhalif ne unsur varsa bir şekilde susturmak için yargıyı ve kolluğu bir sopa gibi kullanan iktidar, bu ülkeyi tek kelimeyle faşizm karanlığına sürüklemiştir" denildi.

Açıklamanın devamında ise özetle şu ifadelere yer verildi:

"Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer hakkında gözaltı kararı çıktığından beri süreci takip ediyoruz. Süreç baştan sona bir hukuk garabetidir. İstanbul’un büyük bir ilçesinin belediye başkanının makamı itibariyle ifadeye davet edilmesi ve bu davete de haliyle icabet etmesi mümkünken büyük bir aceleyle ve kamuoyunu da yıldırmak amacıyla gözaltına alınması için en nazik ifade usulsüzlük olabilir. Tüm bu usulsüz sürecin ardından hiçbir kaçma veya delil karartma şüphesi bulunmazken sayın başkanın tutuklanması bu ülkede belediye başkanı da olsa sıradan bir yurttaş da olsa kimsenin hukuki emniyetinin olmadığını bir kez daha göstermiştir.

Kayyum atamalarının demokrasiye, insan hak ve özgürlüklerine verdiği hasarı defalarca deneyimledik. Özellikle doğu ve güneydoğudaki belediyelere karşı girişilen kayyım atamaları ve haksız, hukuka aykırı gözaltı ve tutuklamaların demokraside açtığı gedikler kapatılmadan bu eylemlere bir yenisi İstanbul’da eklenmiştir. İktidar yönetememektedir. Yoksulluğu, açlığı, geleceksizliği, eğitimsizliği, çaresizliği halka bir erdem olarak dayatmaya çalışsa da halkın kaynamayan tenceresi, okuyamayan çocuğu, tedavi olamayan annesi-babası bu yarı mistik propagandaları tersyüz etmekte, hayat kendi gerçekliğini yönetenlerin halka fısıldadığı masalların önüne çok sert bir şekilde getirmektedir.

"DEMOKRASİYİ AYAKLAR ALTINDA ÇİĞNEMEKTEN DERHAL VAZGEÇİN"

Bu yönetememe sorunu iktidarı hak ve özgürlükleri, demokrasiyi daha da kısıtlamaya itmektedir. Zaman zaman atılan savaş naraları bu yüzdendir. Anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilmesi tartışmaları bu yüzdendir. Ülkenin her yanının tarikatlaştırılması, tekkeleştirilmesi bu yüzdendir. Etki ajanlığı yasası adı altında, kendilerini eleştirecek herkesi ajan yaftalamasıyla hapse tıkmak için yasal düzenlemelere girişmeleri bu yüzdendir. Yönetemedikçe halkı baskılamakta, baskıladıkça yönetememektedirler. Bu kısır döngü ancak daha fazla demokrasi, daha fazla ekmek, daha fazla refah, daha fazla özgürlük, daha fazla insan hakkı, daha fazla hukuk ve adalet ile aşılabilir. Buradan bir kez daha sesleniyoruz; kayyum atamalarına derhal son verin. Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’i derhal serbest bırakın ve görevine iade edin. Demokrasiyi ayaklar altında çiğnemekten derhal vazgeçin."

"BİZİM MÜCADELEMİZ BUNLARLA"

İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, ortak açıklama metninin ardından 1 Kasım tarihinin saltanatın kaldırılmasının 102'inci yıldönümü olduğunu hatırlattı. Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:

"Bundan tam 102 yıl önce, 1 Kasım 1922'de saltanat kaldırıldı. Tek adam rejimine son verildi. 102 yıl sonra tek adam rejimini yeniden yaşatmak isterler. Bu inatla ne yazık ki tek adam rejiminin özellikle tohumlarının atıldığı 2010 ve 2017 anayasa değişiklikleriyle partili cumhurbaşkanlığına ve parlamenter sistemden vazgeçilmek suretiyle tamamen sorumsuz, tamamen kapalı, şeffaf olmayan bir anlayışla bugüne kadar bu hukuksuzluklar üzerinde getirildik. Bir adamın iki dudağının arasından çıkacak bir sözle yönetiliyoruz yani saltanatla. 102 önce Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kabul ettiği saltanatın kaldırılmasına yönelik yasal düzenlemenin ne yazık ki bugün demokrasiden uzak, insan haklarından uzak, temel hak ve özgürlükleden uzak, hukukun üstünlüğünden uzak bir süreçle hukuksuzlukların, adaletsizliklerin alıp başının gittiği bir sürece geldik. 102 yıl sonra. Bizim mücadelemiz bununla. Bizim mücadelemiz hukukun üstülüğünden yana, insan haklarından yana, kadından, çevreden, çocuktan, demokrasiden, laik, demokratik, sosyal, hukuk devletinden yana. Daha cumhuriyet ilan edilmeden saltanatın kaldırıldığı, ardından hilafetin kaldırıldığı süreçleri hepimiz biliyoruz. Ama bugün saltanat ve hilafet sevicilerinin açık açık bunu ifade ettiklerini görüyoruz. Bizim mücadelemiz bunlarla."