Amerika Birleşik Devletleri ile Türkiye ilişkileri Cumhuriyetin kuruluşundan beri yüksek adrenalin seviyesinde devam ediyor. Genç Türkiye Cumhuriyeti, kurucu lider Mustafa Kemal Atatürk kurtuluş savaşı yıllarına dayanan Sovyet Rusya ve Almanya ile olan yardım öncelikli ilişki ile Amerika Birleşik Devletleri'yle ilişkisini dengeli bir zemine oturtmuştu. Atatürk’ün vefatına kadar olan dönemde ise Nazi-Almanya’sının yükselişi gelen savaş ortamına başında mesafeli olan Amerika ile daha yüksek seviyeli bir yapıya geçmişti.
Sonrası ise malumunuz, İkinci Dünya savaşı sonrası Soğuk Savaş dönemine girilmesi ile birlikte Marshall Planı/Yardımı dönemi. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 16 ülke, bu plan uyarınca ABD'den ekonomik kalkınma yardımları aldığı dönem. Bu dönem Türk sanayii kuruluşları ve şirketlerinin Amerikalı ortaklar ile büyümesi ve küresel pazarlara ilk kez ulaşmasının önünü açtı.
ABD'NİN TÜRKİYE'DEKİ YENİ REKLAM YÜZÜ JEFF FLAKE
Amerika Birleşik Devletleri’nin birinci Körfez Savaşı öncesinde ve sırasında Baba Bush’un Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile kurduğu sıcak ilişki Türkiye’ye atanacak diplomatların daha yüksek profilli ve özenli seçilmesinin başlangıcıydı. Bu özen Bill Clinton, George Bush ve son olarak Barack Obama döneminde de devam etti. Özellikle Başkan Obama’nın ilk döneminde Türkiye’de Amerikan Büyükelçilikleri ve Başkonsoloslukları toplumsal projelere kaynak ayırdı ve kamu diplomasisinin en temiz alanı olan kültür-sanat ekseninde güzel projelere imza attı.
Türk gençleri, ABD’nin ve doğal olarak dünyanın en iyi üniversitelerinde bu ilişki seviyesinden faydalandı etkisi ile ülkemizi çok güzel temsil etti. FETÖ darbe girişimi ile yaşanan ayrışma ve gerilim Başkan Trump’ın akıl almaz gerilim politikası ile birleşince Türkiye’deki ABD algısı da yerle yeksan oldu.
Bir de üzerine Türkiye’ye düşük iletişim profilline sahip David Satterfield’ın atanması ilişkileri durağanlığa sürükledi. Biden’ın göreve gelmesi ile yeni bir ilişki zeminine geçmesi beklenen Türkiye – ABD ilişkilerinin ilk iyi niyet göstergesi olarak sayabileceğimiz olay ise şüphesiz Jeffry Flake’in aday gösterilmesi ve atanması oldu.
Jeffry Flake atanmış büyükelçi olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a güven mektubu sunduğu 7 Ocak – 26 Ocak arasında ortaya karışık kebap fotoğrafı ile ilk samimi adımı attı. Sonrasında ise Türkiye’nin farklı bölgelerine eşi ile ziyaretlerde bulundu. Büyükelçi olarak resmen göreve başladığı gün yaptığı Anıtkabir ziyaretinde şeref defterine yazdığı “Ülkelerimiz arasında daha güçlü ilişkiler ve bağlar kurmak için sabırsızlanıyorum.” Mesajının altını dolduracağı izlenimini ise güçlendirdi. Büyükelçi Flake’in İstanbul’da gerçekleştirdiği ziyaretler ise daha ilk günden ses getirdi.
Özellikle İngiltere Büyükelçisi ile yemek polemiği sürerken Ekrem İmamoğlu şahsında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yaptığı ilk kamu kurumu ziyareti hemen iktidar sosyal medya aygıtı tarafından malzeme edilmeye çalışıldı. Halbuki sıradan ve İstanbul Valisini ziyareti ne kadar doğal ise o kadar doğal bir ziyaret. Bugün Koç Holdinge giderek holdingin şeref başkanı Rahmi Koç’u ziyareti ve paylaşılan fotoğrafta holding CEO’sunun olup Ömer Koç ve Ali Koç’un olmaması ise aslında dikkat çekici.
ABD’nin yeni atanacak İstanbul başkonsolosunun da yüksek iletişim stratejisini seçmesi ise çok olası. Özellikle Trump döneminde Türk iş dünyasına uygulanan manasız yaptırımlar ile zaman zaman yaşanan sorunların önüne diyalog ile geçileceği beklentisi yüksek.
Türkiye ile gerçekten eşit stratejik ortaklık temelinin sağlamlaşması ise bu dönem çok önemli. Samimi iletişim kanalları her zaman açık olduğu sürece işin doğasında olan olası krizlerin ise aşılmasının önünde bir engel yok. Yeter ki Türkiye bir süredir hissedemediği eşit ortak ve müttefik sıcaklığını hissetsin. Özellikle ABD’nin bir süredir bölgeyi terk ettiği Rusya ve Çin’e karşı politikalarını güncellediği dönemde bu çok önemli.
Türkiye’nin NATO ülkesi olarak değeri artık paha biçilemez.