6 Şubat depremlerinin 1'nci yılında Jeoloji Mühendisleri Odası 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerde meydana gelen ölümlerin ve yaralanmaların "sorumsuzluk ve bunun sonucu olarak yaşanan bir katliam" olduğu değerlendirmesini yaptı.
Depremin birinci yılında "Afet Risklerine Karşı Kırılganlığımız Artmaya Devam Ediyor" başlığıyla bir rapor yayımlanan Jeoloji Mühendisleri Odası 24 Ocak 2020'de 6,8 büyüklüğündeki Elazığ depreminden sonra "Fay Üzerine Oturan Kent Raporları" hazırladıklarını hatırlattı.
Bu raporların Cumhurbaşkanı başta olmak üzere TBMM Başkanı, TBMM’de grubu bulunan tüm siyasi partilerin genel başkanları, ilgili bakanlar, milletvekilleri, valilikler ile belediye başkanlıklarına gönderildiğini belirten Jeoloji Mühendisleri Odası, olası risklere dikkat çekilerek depreme ilişkin önlemlerin alınmasının acilen istendiğini bildirdi.
"Fay Üzerinde Yaşayan İllerimiz: Kahramanmaraş" raporunda il merkezinin "10-11 km kadar güneyinden geçen Doğu Anadolu Fayının Pazarcık ya da Türkoğlu segmentinin 1513 yılından bu yana yıkıcı deprem üretmediği, 7.4 büyüklüğüne varacak bir deprem üretme potansiyeline sahip olduğu ve Türkiye’nin üzerinde deprem beklentisi olan önemli sismik boşlularından birisi” olduğu belirtilerek gerekli önlemlerin acilen alınması talep edildiği hatırlatıldı.
"Fay Üzerinde Yaşayan İllerimiz: Hatay" raporundaysa "Hatay kent merkezi (Antakya ve Defne) dahil Hassa, Kırıkhan, Reyhanlı, Dörtyol, Erzin ilçe merkezleri ile 25 mahallesi doğudan diri fay hatları veya zonlan üzerine oturmaktadır. Tarihsel dönemde çok sayıda yıkıcı depremle karşı karşıya kalan Hatay ilimizin deprem zararlarından etkilenmesinin önlenmesi amacıyla bir dizi çalışmayı acilen başlatması gerektiği”nin ifade edildiği kaydedilen açıklamada yine Osmaniye için de benzer öneriler dile getirildiği anımsatıldı.
Ne bir soru sordular ne halkı uyarma gereği duydular
Ancak bu raporlar 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerden yaklaşık bir yıl önce dağıtımlı olarak ilgili tüm kişi ve kurumlara gönderilmesine rağmen merkezi ve yerel idarelerin tek bir tedbir almadığı gibi Odaya bir soru dahi sormadıkları, halkı uyarma gereği de duymadıkları vurgulandı.
6 Şubat depreminin 11 ilde 15 milyonu aşkın kişiyi etkilediği kaydedilen raporda "Resmi açıklamalara göre 53 bin 537’si ülkemizde, 8 bin 476’si Suriye’de olmak üzere toplam 62 bin 13 kişi yaşamını yitirmiş, yaklaşık 107.500’ü ülkemiz insanı olmak üzere toplamda 122.000 kişi yaralanmıştır. 310 bine yakın bina ve bina türü yapı yıkılmış ya da ağır hasar almıştır
Baraj, gölet, boru ve enerji nakil hatları, köprü, otoyol, viyadük, tünel, demiryolu, limanlar, hava limanları gibi altyapı, enerji, telekomünikasyon, yol, kanalizasyon, içme ve kullanma suyu şebekesi gibi birçok sayıda tesis zarar görmüş veya kullanılmaz hale gelmiştir. 1,5 milyonu aşkın insanımız barınma sorunu ile karşılaşmış, 2 milyonu aşkın insanımız bölgeden göç etmek zorunda kalmıştır. Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO) verilerine göre çok sayıda işyeri, ofis, fabrika ve sanayi tesisinin yıkılması veya ağır hasar görmesi nedeniyle 650.000’den fazla insanımız geçim olanaklarını yitirmiştir. TBMM Deprem Zararlarını Azaltma Komisyonun Raporuna göre deprem 148.8 milyar dolar ekonomik kayba neden olmuştur" denildi.
"Sorumsuzluk ve katliam vurgusu"
Raporda depremdeki kayıpların ve yaralanmaların "sorumsuzluk ve bunun sonucu yaşanan bir katliam" olduğu değerlendirmesine yer verildi:
"Sonuç olarak, bir kısmı yukarıda belirtilen raporlar çerçevesinde konuya bakıldığında, gerek siyaseten sorumlu olan Sayın Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, TBMM Grubu bulunan tüm partilerin Genel Başkanları, bölge milletvekilleri ile idari sorumlu olan Bakanlar, Belediye Başkanları, Valiler ve ilgili genel müdürler yıllardır uyarılmasına rağmen bölge insanın depremlere hazırlanması, gerekli risk azaltma ve acil durum çalışmalarının yürütülmesi konusunda gerekli eylemleri hayata geçirmemişlerdir. Jeoloji Mühendisleri Odası uyarılara rağmen gerekli önlemlerin alınmaması sonucunda 53.537 insanımızın yaşamını yitirmesi, 107.000’i aşkın vatandaşımızın yaralanmasını SORUMSUZLUK ve bunun sonucu yaşanan bir KATLİAM olarak değerlendirmektedir."
"Bu kader değildir"
Jeoloji Mühendisleri Odası'nın raporunda afet riski altındaki alanların sağlıklı ve güvenli yaşam alanları haline getirilmesi, yani “insan odaklı ve afet dirençli kentler”in oluşturulmasının öncelikli ve acil bir ihtiyaç olduğu vurgulandı.
Türkiye'nin afet sonrası müdahale ve iyileştirmeye odaklanan yapıdan bir an önce kurtularak afet öncesi tehlike ve risklerinin azaltılması konusuna odaklanması gerektiği vurgulanan raporda şu ifadelere yer verildi:
"Doğa olaylarının afete dönüşmesi 'kader' değildir ve toplumsal acıların tekrar tekrar yaşanmaması bizim elimizdedir. Doğa kaynaklı olayların afete dönüşmemesi ve ülkemizde yaşanan acıların tekrarlanmaması için doğa ve teknoloji kaynaklı afet risklerine karşı 'etkin bir mevzuat altyapısını, güçlü kurumsal yapılanmayı, afet güvenliğini önceleyen bir ekonomiyi, tedbirleri kararlılıkla uygulayan bir siyaseti ve afet farkındalığı yüksek bir toplumu' yaratmak ve bu yolda ilerlemek zorundayız. Üzerinde yaşadığımız yerkürede tanık olduğumuz gelişmelere, aklın ve bilimin ışığını yansıtmaya çalışmak temel anlayışımız olmaya devam edecektir."