Artı Gerçek’te Hale Gönültaş’ın haberine göre, halen Ankara’da bir sevgi evinde devlet koruması altında bulunduğu belirtilen çocuğun “vasiliği”, kendisini kaçıran ve hakkında 'uluslararası insan ticareti' davası açılan IŞİD'li Sabah Ali Oruç'un abisinin eşine verildi.

VELAYET DAVASI AÇMIŞLAR

Şubat 2021’de Ankara’da IŞİD’lilerin elinden polis operasyonu ile kurtarıldığından bu yana Artı Gerçek'in haber takibini yaptığı kız çocuğunun hukuki sürecine dair iki mahkeme kararına ulaştık.

Ulaştığımız belgelere göre IŞİD’liler çocuğun “velayetini” alabilmek için 2022 yılında Ankara 19 Aile Mahkemesine avukatları aracılığı ile dava açtı.

IŞİD’LİLER MAHKEMEYE YALAN BEYANDA BULUNDU

Dava dilekçesinde kız çocuğunun Müslüman olduğu, ailenin çocuğu Irak’ta evlatlık edindiği, Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün evlerine düzenlediği baskın sonrasında tercüme hatası nedeniyle çocuğun aileden alınarak devlet koruması altına alındığı anlatıldı.

Fakat 19’uncu Aile Mahkemesi heyeti, dava açan kişilerin mahkemeye yalan beyanda bulunduklarını bildirdi. Mahkeme, “veleyat davasını açan kişilerin terör örgütü mensubu” olduğunu, çocuğun da Ezidi ve ganimet olarak yanlarında getirildiğini bildirerek velayet davasını reddetti.

NEDEN BAĞIMSIZ BİR AVUKAT VASİ OLARAK ATANMADI?

Velayet davasını kaybeden IŞİD’liler bu kez Ankara 8’inci Sulh Hukuk Mahkemesi’ne “vasilik” davası açtı. Mahkeme de çocuğun 16 Mar 2023 tarihinde, vasiliğinin IŞİD’li aileye verilmesine hükmetti.

Mahkemenin verdiği karara göre, çocuğun vasisi IŞİD'li Oruç'un Irak'ta öldürülen IŞİD valisi abisinin eşi Saibe Adnan oldu.

Ezidi çocuğu biyolojik annesi olduğunu belirten Ezidi ailenin avukatlığını üstlenen Erselan Aktan, vasilik prosedürlerinde mahkemenin vasilik için çocuğa barodan bir avukat ataması gerektiğini belirtti. Avukat Aktan, çocuğa vasi olarak IŞİD’linin eşinin atandığı bilgisine ulaştıktan sonra karara itiraz ettiklerini söyledi. Aktan davada hem yargı hem kolluk hem de diğer kurumların birbirinden habersizmiş gibi kararlar aldıklarının altını çizerken şu değerlendirmelerde bulundu:

SULH HUKUK MAHKEMESİ AİLE MAHKEMESİNİN KARARINI DİKKATE ALMAMIŞ

“Çocuğa, onu alıkoyan aileden birinin vasi olarak atanması gerçekten çok vahim bir durum. Sulh hukuk mahkemesi kişinin vasiliğe ehil olup olmadığını ve aile mahkemesinin kararını nazara almamış. Mahkeme yaptığımız suç duyurusunun, ceza mahkemesinde o kişiyle ilgili yapılan tespitlerin, medeni kanunda belirtilen vasiliğe engel hallerin hiçbirini görmemiş. Bütün bunlara vâkıf olmak ve kararı bu hususlar doğrultusunda vermek, vasilik için baroya üye bir avukatı veya çocuğun menfaatlerini koruyacak birini atamak mahkemenin sorumluluğu. Bütün bunlar bir mahkeme için oldukça kolay tasarruflar.

Biz bunu öğrenir öğrenmez itiraz ettik. Ancak bu süreçte çocuğu kaçıran kadının emniyetin, İçişleri Bakanlığı ve valiliğin “kurtardık” diye açıklama yaptıkları çocukla aylarca görüştürüldüğü açığa çıktı. Görüşmelerin ne şekilde, kimlerin huzurunda ve nerelerde gerçekleştiğini ise sadece bize aktarılan şekliyle biliyoruz. Hem yargı birimleri hem kolluk hem de diğer kurumlar birbirinden habersizmiş gibi davranıyor. Bu ilk bakışta bürokrasi ya da yargısal işleyiş gibi görünüyor. Ancak öyle değil. Çünkü davanın, dava ayrıntılarının, tarafların ve hatta müdafilerin yaptıkları işlemlerin nasıl takip edildiğinin farkındayız. Yargısal işleyişte de bürokraside de ivedilik gerektiren, yüksek önem arz eden durumları karşılayabilecek hem mevzuat hem de bürokratik manevra alanı var.

Eğer Ankara’nın göbeğinde IŞİD tarafından kaçırıldığı, karanlık internet platformlarında satılığa çıkarıldığı ortaya çıkmış bir çocuğu kurtarmak için yapılan başvurular yıllara yayılıyorsa, ancak çocuğu kaçıranlar çocuğu farklı yöntemlerle tekrar alabiliyorsa burada farklı bir işleyiş ve algılayış var demektir."

GEÇEN CUMA GÜNÜ ÇOCUKTAN DNA ÖRNEĞİ ALINDI

Öte yandan, çocuğun annesi olduğunu iddia eden Iraklı Ezidi kadının açtığı davada da bir gelişme yaşandı.

Çocuk yuvasında bulunan çocuk geçen cuma günü Ankara Adli Tıp Kurumu’na götürüldü ve DNA örneği alındı. Anne ve çocuk arasında DNA karşılaştırılması yapılacak. Ocak 2025”te görülecek duruşmada da Ezidi kadın ile çocuk arasında soy bağı bulunup bulunmadığı netleşmiş olacak.

NE OLMUŞTU?

Ankara’da Şubat 2021’de polis ve istihbarat ekiplerinin IŞİD’in hücre evine düzenledikleri operasyonla, 6-7 yaşındaki Ezidi bir kız çocuk kurtarılmıştı. Çocuk operasyonun düzenlendiği gece IŞİD’liler tarafından karanlık internette (dark web) satışa çıkartılmıştı.

Operasyon sırasında evde bulunan Irak vatandaşları Anas V., Nasır H. R.ve Sabbah Ali Oruç göz altına alınmıştı. Gözaltına alınanlardan Anas V. ve Nasır H.R., ifade ve savcılık sorgularının ardından 27 Şubat 2021’de adli kontrol şartı ile serbest bırakılmış, Sabbah Ali Hüseyin Oruç ise tutuklanarak Sincan F Tipi Kapalı Cezaevi’ne konulmuştu.

İDDANAME: BU KİŞİLER IŞİD’İN ÜST DÜZEY YÖNETİCİLERİ

IŞİD’lilere ilişkin iddianame Ağustos 2021’de hazırlandı. İddianamede her üç IŞİD’li için de “DAEŞ terör örgütü üyeliği” ve “örgüt yönetiminde yer almak” suçlamasında bulunuldu.

Örgüt üyesi Oruç iddianamedeki ifadesinde, Ezidi kız çocuğu 2014 yılında ağabeyinin Irak’taki evlerine 2 - 2 buçuk yaşındayken getirdiğini belirtip şu bilgileri aktarıyordu:

"Abim bir gün yanında bir kız çocuğu ile eve getirdi. ‘Bu çocuk Ezidi. DAEŞ’ten pazardan 500 dolara satın aldım. Artık bu evde büyüyecek’ dedi. Çocuğun Irak’taki evimize getirilmesinde benim sorumluluğum yok. Abim Sabbar tarafından getirildi. 'A.' ismini de abim koydu. Abim sonra bombalamada öldü. Ben Ezidi kadın çocuk satış piyasasını bilmem. Ben çocuk kaçırmadım, pazardan çocuk satın almadım. Çocuğu kaçak yollarla Türkiye’ye getirdim. Türkiye’de farklı isimle kimlik aldım. Çocuğu da kendi çocuğumuz gibi gösterdik."

SABAH ALİ ORUÇ, IŞİD’İN IRAK VALİSİNİN YARDIMCISI

Oruç ifadesinde, Ebu Abdullah’ın çağrısıyla, örgütün kuruluşu sırasında IŞİD’e katıldığını itiraf etmişti. Ebu Abdullah’ın Irak’ta IŞİD’in üst düzey isimlerinden biri olduğunu, onun emir ve talimatlarını uyguladığını belirten Oruç, örgütte maaşlı olarak çalıştığını, görevlerinden birinin de köylerde “ribat” (nöbet tutma) ile gelişmeleri örgüt yönetimine bildirmek olduğu anlattı.

TÜRKİYE'YE 2018'DE SAHTE PASAPORTLA GİRDİ

İddianameye göre, Sabbah Ali Oruç 2018 yılında “Said Ahmet Muhammed” adına düzenlenen sahte pasaportla Suriye üzerinden Türkiye’ye giriş yaptı. Eşi, öz çocukları, yengesi ve Ezidi kızı Türkiye’ye daha önceden kaçak yollarla göndermişti. Oruç, 2018 yılında Ankara İl Göç İdaresi’nden Ezidi çocuk için A.S.O adıyla kimlik çıkarttırdı, Ankara Yenimahalle’de bir ev tuttu.

ÜÇ AY HAPİS CEZASI

Oruç, Şubat 2021'de Ezidi kız çocuğu karanlık internetten (dark web) satışa çıkarttı. IŞİD’in köle satış odasında satışı takip eden Ankara Terörle Mücadele ekipleri sabah saatlerinde Yenimahalle’deki eve baskın düzenledi ve IŞİD’lileri göz altına aldı. Çocuk da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı görevlilerine teslim edildi. Gözaltı sonrası tutuklanan Oruç ise dört ay tutuklu kaldıktan sonra denetimli serbestlik ile bırakıldı.

SEVGİ EVİNE YERLEŞTİRİLDİ

Ezidi kız çocuk IŞİD’liden kurtarıldıktan sonra Ankara’nın Altındağ ilçesinde bulunan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı bir “sevgi evine” yerleştirildi. Ulusal ve uluslararası Ezidi derneklerinin çocuğun annesinin bulunmasına yönelik arayışları sonuç vermedi. Annenin IŞİD’lilerin elinde olduğu ya da katliam sonrası öldürüldüğü görüşü ağırlık kazandı.

ULUSLARARASI İNSAN TİCARETİNDEN YARGILANIYOR

Geçen süreç içinde Ankara’da bir grup kadın avukat IŞİD’lilerin Ezidi çocuğu Türkiye’ye getirip, ellerinde tutmalarına ilişkin “uluslararası insan ticareti” ve “insanlığa karşı suçlardan” yargılanmaları için çalışma sürdürdü. Geçen ağustos ayında IŞİD’li Sabbah Ali Oruç hakkında, "uluslararası insan ticareti" suçlamasıyla dava açıldı. Sabbah Ali Oruç’un buna dair yargılaması halen Ankara 15’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor.

AİLE BAKANLIĞI, EZİDİ ÇOCUĞU IŞİD’LİYE GERİ VERMİŞTİ

Yargı, IŞİD’li Sabah Ali Oruç’un “uluslararası insan ticaretinden” yargılanmasına ilişkin karar verirken, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, koruması altındaki çocuğa ilişkin ciddi bir güvenlik ihlaline imza attı. Bakanlık, Ezidi çocuğunu kendisini kaçırıp Türkiye’ye getiren ve sonra da “karanlık internette” (dark web) satışa çıkaran IŞİD’lilerin Ankara’daki evine “yatılı olarak” gönderdi. Bakanlığın, 21 Haziran 2022 tarihinde ise koruma kararını kaldırıp tutanak karşılığında çocuğu IŞİD’lilere teslim ettiği ortaya çıktı.

ARTI GERCEK YAZDI, BAKANLIK VE VALİLİK AÇIKLAMA YAPTI

Çocuğun, kendisini kaçıran IŞİD yöneticisi Sabbah Ali Oruç'un ailesine teslim edildiğini Artı Gerçek belgeleriyle ortaya koydu. Bakanlığın kararına kamuoyunda yükselen tepkiler sonucu, valilik haberin yayımlandığı günün akşamı Oruç’un tutuklandığını, IŞİD’li aileye teslim edilen Ezidi çocuğun ise yeniden koruma altına alındığını duyurdu.

Valiliğin ardından Aile Bakanlığı da bir açıklama yaparak, çocuğun 'örselenmemesi adına' tedbir amaçlı korumaya alındığını duyurdu.

TUTUKLANDIĞI DOĞRU ÇIKMADI

Kamu kurumları “IŞİD’linin göz altına alındığı/tutuklandığı” yönünde açıklama yapsalar da gerçek saatler sonra ortaya çıktı. IŞİD’li Oruç için gözaltı veya tutuklama işlemi yapılmamıştı. Oruç, 27 Ekim 2023 tarihinde Ankara Adliyesi’ne gelerek “uluslararası insan ticaretine” ilişkin davada hâkimin talebi ile kapalı oturumda ifade verdi. IŞİD’linin eşi ise Artı Gerçek’in sorusu üzerine "Çocuğu gelip aldılar. Ama eşim göz altına alınmadı" dedi.

EZİDİ ANNE: BU ÇOCUK BENİM

Ezidi çocuğa ilişkin tüm bu süreç hem ulusal hem de uluslararası kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Geçen yılın son günlerinde bana ulaşan Ezidi bir kadın “halen devlet korumasında olan Ezidi kız çocuğunun” annesi olduğunu söyledi.

İddiasına dayanak olarak her iki kızının 2014 Ağustos Şengal katliamı öncesinde evlerinde çekilen fotoğraflarını gönderen Ezidi kadın, söz konusu IŞİD’lilerin çocukları kendilerine teslim etmek için para istediklerini, parayı da hawala yöntemi ile Türkiye’ye gönderdiklerini anlattı.

ANNE IRAK'TAN GELİP DNA ÖRNEĞİ VERMİŞTİ

Güvenlik nedeniyle kimlik bilgileri gizli tuttuğumuz Ezidi kadın, halen devlet koruması altındaki çocuğun biyolojik annesi olduğunu ispatlamak için Türkiye’de hukuk mücadelesi başlattı. Ezidi kadın, geçen haziran ayında Ankara’ya geldi. Ankara 4’üncü Asliye Hukuk Mahkemesi’nde ifade verdi. Çocuğun biyolojik annesi olduğu beyanını yineledi. DNA örneği vermek istediğini belirtti. Mahkeme başkanı talebi kabul etti. Ezidi kadın ve avukatı 5 Haziran 2024 tarihinde Ankara Adli Tıp Kurumu’na giderek DNA örneği verdi. Ekim ayında görülen duruşmada da mahkeme kız çocuğunun DNA testinin alınmasına hükmetmişti.