“Kafessiz Türkiye”, ama nasıl?

Abone Ol

Kafessiz Türkiye 2021 Yılı Yumurta Takip Raporu yayınlandı. 40 farklı marka milyonlarca hayvanı etkileyecek adımlar attı. Bir o kadarı ise henüz gerekli ilerlemeyi gerçekleştirmedi. Peki raporda neler yer alıyor, bundan sonra ne olacak? 

Türkiye’de yumurta endüstrisinde şu anda 120 milyondan fazla hayvan bulunuyor. Bunların çoğu ne yazık ki kafes sistemiyle yetiştiriliyor. Kafessiz Türkiye, yumurta için yetiştirilen tavukların dar ve kalabalık endüstriyel kafeslerde elverişsiz koşullarda tutulmasını engellemek için çalışıyor.

Kafes sisteminde hayvanlar tüm hayatlarını sıkışık kafeslerde geçirir. Hiçbir zaman toprağa ayak basamaz, rahat hareket edemez, kanatlarını açamaz, yeri eşeleyemez ve kendilerini toprak banyosu yaparak temizleyemezler. Bu durumun yarattığı stresten ötürü hayvanların saldırganlığı artar, birbirlerini didiklemeye ve yaralmaya başlarlar. Çok sayıda hayvanın aynı yere pislemesinden dolayı havada amonyak gazı birikir. Ömrü boyunca bu havayı soluyan hayvanların gözleri ve ciğerleri yanar.

Kafes sistemi, üreticiler tarafından hayvanların hareketinin kısıtlanmasından dolayı yem ihtiyacının düşmesi sebebiyle tercih edilse de, bu uygulama aslında hayvan refahı açısından endüstriyel hayvancılıktaki en kötü uygulamadır. Bu sistem ile elde edilen yumurtalar pek çok marketin, restoranın, otelin ve gıda imalatçısının tedarik zincirlerinde yer almaktadır.

NASIL BİR İLERLEME SAĞLANDI?

Türkiye’de 2021 yılı itibarıyla birçok marka bu eziyet dolu sistemi tedarik zincirinden çıkarma konusunda ilerleme kaydetti ve hayvanlar açısından önemli bir kazanım elde edildi. Firmalar ile bu reformların gerçekleşmesi için görüşmeler yapan ve ilerlemenin sağlanmaması halinde kampanyalar düzenleyen Kafessiz Türkiye, kamuoyunun bu konuda bilinçlenmesi için 2021 Yumurta Takip Raporu’nu yayımladı. Bu rapor, farklı sektörlerdeki şirketlerin bu konuda hangi adımları attığını veya atmadığını açıkça göstererek kafes yumurtası kullanmamayı taahhüt eden firmaların pazardaki yerinin şeffaf bir şekilde takip edilebilmesine olanak sağlıyor.

Yumurta Takip Raporu’na göre, Türkiye’de otel/konaklama, perakende, restoran, gıda üretimi ve yemek servisi sektörlerinde hizmet veren lider 82 markadan 40’ı kafessiz sisteme geçiş için taahhüt verdi. 13 farklı otelcilik ve konaklama markasının kafessiz yumurta kullanma taahhütü vermesiyle birlikte kafessiz sisteme geçişte en büyük ilerlemenin otelcilik ve konaklama sektöründe olduğu görülüyor. Dedeman Hotels & Resorts International’ın Nisan ayında kafes yumurtası kullanmayı tamamen bırakması gibi olumlu örneklerin, otelcilik sektöründe taahhütleri hızlandıracağı düşünülebilir. METRO Türkiye, kafessiz sisteme geçiş taahhütü veren tek perakende firması olarak raporda yer alırken, kafessiz sisteme geçme sözü veren yemek servisi firmaları arasında ISS, Parıltım - Newrest ve Sofra/Compass bulunuyor.

Taahhüt veren firmaların çoğunun kafessiz sisteme 0 geçiş yapacakları yılı 2025 olarak belirledikleri görülüyor. Kafessiz Türkiye, geçiş süreciyle ilgili olarak firmalara tedarikçileri ile sürecin başından itibaren iletişimde olmalarını tavsiye ediyor. Bununla birlikte kafessiz sisteme geçişini tamamlayan firmaların varlığı, bu dönüşümün hızlı bir şekilde gerçekleşebileceğini gösteriyor. Beyaz Fırın, Dedeman Hotels & Resorts International, Krispy Kreme, Barilla, Raw for Us ve Dr. Oetker firmaları, sektörlerinde öncü roller oynayıp kafessiz sisteme geçişini tamamlayan 6 firma olarak raporda yerlerini alıyor.

Raporda restoran ve gıda üreticileri arasında taahhüt veren firmaların sayısında da hızlı bir artış olduğu gözlemleniyor. Restoran sektöründe kafessiz sisteme geçeceğini açıklayan markalar arasında Burger King, Caffe Nero, Pizza Hut dikkat çekerken, raporda taahhüt veren gıda üreticilerinden Tat Gıda, Nestle, Unilever markaları öne çıkıyor.

OLUMSUZ TABLO HIZLA DEĞİŞİYOR

Özetle Yumurta Takip Raporu, yumurtacılık sektöründeki olumsuz tablonun hızla değişmekte olduğunu gösteriyor. Türkiye’de firmalar COVID-19 pandemisinin yarattığı ekonomik darlığa rağmen bu konuda kararlılıklarını sürdürüyorlar. Değişimin başlıca nedeni kamuoyunun bu konudaki görüşleri. Toplumun ağırlıklı çoğunluğu gıda sistemindeki hayvanların eziyet çekmesine karşı olduğunu bildiriyor ve bu eziyete sebep olan kafes sisteminin yasaklanmasını destekliyor.

KONDA Araştırma ve Danışmanlık şirketinin 2021 Ocak ayında Türkiye genelinde yaptığı anketin sonuçları, kafes eziyetinin toplum vicdanında yeri olmadığını ortaya koyuyor. Anket katılımcılarının %76’sı endüstriyel kafes sistemlerinin yasaklanması gerektiğini, %82’si tavukların endüstriyel kafes sistemlerinde yetiştirilmesini doğru bulmadığını ifade ediyor. Şirketler de markalarının hayvan eziyeti ile ilişkilendirilmesini istemedikleri için hızla bu sistemi tedarik zincirlerinden çıkarmaya yöneliyorlar.

Birçok firmanın kafes sisteminin kafessiz sistemler ile değiştirilmesi yönünde adım atması, son yıllarda firmaların tedarik zincirlerindeki hayvan refahı konusunda gerçekleşen en önemli reformlardan biri oldu. Kafessiz (cage-free) sistemlerde hayvanların kümesin içinde hareket edebilme, rahatlıkla kanatlarını açabilme, yeri eşeleyebilme, toprak banyosu yapabilme, tüneklerde rahat uyuyabilme ve folluklarda yumurtlayabilme gibi imkanları vardır. Bilim otoriteleri kafessiz sistemler ile kafes sistemleri arasında hayvanların çektiği eziyet açısından önemli bir fark olduğunu tartışmasız bir şekilde ifade etmektedir. Firmalar kafes sisteminden kafessiz sisteme geçmeleri halinde tedarik zincirlerindeki yüz binlerce hayvanın çektiği eziyet kayda değer biçimde azalmaktadır.

BUNDAN SONRA NE OLACAK?

İngiltere, Almanya, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri gibi dünyanın pek çok ülkesinde kafes sistemi şirketler vasıtasıyla ortadan kalktı. Bununla birlikte, Türkiye ile benzer sosyo-ekonomik gelişmişlik seviyesinde olan Brezilya, Polonya, Romanya gibi ülkelerde de bu reformlar yapılmakta. Türkiye’nin de bu konuda ilerleme kaydetmemesi için bir sebep yok. Mevcut gelişmeler Türkiye’de de bu konunun her geçen gün daha fazla ciddiye alındığını ve ileride daha fazla markanın bu çağ dışı uygulamadan uzaklaşacağını gösteriyor.

Hayvanlar için atılacak en etkili adımlardan biri kurumsal reformlar ve dönüşümler sağlamak. Bizim kendi tüketimimizi değiştirmemiz küçük bir etki oluşturuyor. Kurumların politikalarını değiştirmek ise milyonlarca kişinin tüketimini değiştirmemizi sağlıyor.

Bu yüzden hayvanların çektiği eziyeti önemseyen insanların Kafessiz Türkiye’yi sosyal medyadan takip etmeleri ve hatta gönüllü olmaları hayvan refahı konusuna yapabilecekleri en büyük katkılardan biri olacaktır. Firmaların, toplumda kafes sistemine karşı bir tepkinin var olduğunu görmeleri gerekiyor. Topladığımız imzalar, gönüllülerimizle birlikte gönderdiğimiz talep ve rica e-mailleri, telefon aramaları kafeslere karşı ne kadar büyük bir kitlesel duyarlılık olduğunu firmalara ispatlıyor. Birçok duyarlı insanın organize bir şekilde belli bir hedefe odaklanması ve bu konuda kurumları reforma yöneltmesi değişimi sağlıyor. Dolayısıyla, kafes eziyetinin bitmesi için bireysel olarak yapabileceğimiz en iyi şey, kolektif gayretlere katkıda bulunmak ve sistemde değişiklik yaratmak.