Seçimlere 70 günden az bir süre kala, Karanlıklar Prensesi Akşener, yaptığı açıklamayla politik dengelerde 7 şiddetinde bir deprem yarattı denebilir. Bütün ilişkiler ve dengeler yeniden tartışılacak. İttifaklar yeniden belirlenecek. İktidar dahil her ittifak gücü ve politik partiler yeniden bir tutum belirleyecek. Politik ilişkilerde trafik akışı daha fazla artacak. Yeni durum özellikle AKP-MHP iktidarı bakımından önem kazanıyor. Çünkü ortaya çıkacak her olasılık Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından çok yönlü değerlendirilecek.
İYİ Parti, MHP çizgisini aşamadı
6’lı masa içerisinde en zayıf halkanın İYİ Parti ya da Karanlıklar Prensesi’nin olduğu biliniyordu. Akşener’in iddiası yeri bir merkez sağ oluşturarak iktidar gücü olmaktı. Ancak İYİ Parti’yi oluşturan kadroların ezici bir çoğunluğu MHP’den yani aşırı milliyetçi-ülkücü gelenekten geliyordu. MHP’den kopuşları veya atılmaları iç iktidar kavgasından kaynaklanıyordu. Yani ideolojik-politik bir kopuş değildi. En az MHP kadar Başbuğ’larına bağlıydılar. Bu nedenle klasik sağ merkez oluşturma söylemi tamamen biçimsel ve içi boş bir kavram olarak kaldı.
MHP gibi İYİ Parti de özellikle CHP’nin HDP ile görüşmelerine açıktan karşı çıktı. Kürtlerin ve Alevilerin bu toplumsal sürecin bir parçası olmasını engelledi. MHP, AKP’yi kontrol altına aldı. İYİ Parti de 6’lı masayı özellikle CHP’yi denetledi. Böylelikle MHP ve İYİ Parti birbirine karşıt duran partiler olarak görünseler de Kürtler/Aleviler karşısındaki misyonları ve rolleri aynı oldu. Her ikisi de ‘HDP’yi terörist gördüklerini ve kapatılması gerektiğini’ sıklıkla dile getirdiler.
Kılıçdaroğlu’nun Kürt ve Alevi kimliği de bu süreçte özellikle devletin bir kanadı tarafından çok yönlü tartışıldı. Hem MHP’de hem de İYİ Parti’de ikili kimliği nedeniyle Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı olmasına karşı çıkılması tekil bir eylem olmayıp devletin bir kanadının belirlediği politikanın dışa yansıması olarak görüldü.
İYİ Parti’nin devlet refleksi ile MHP’nin devlet refleksi arasında hiçbir fark yok. Devlet her şeyin üstündedir ilkesi iki taraf bakımından tartışılmaksızın kabul görün bir bakış açısıdır. Yani devlet ile toplum çıkarları arasındaki dengede devlet öncelikli olarak ön planda olur. Bunun en somut örneği Deprem Felaketindeki İYİ Parti’nin tutumudur. Meral Akşener’in bu süreçte oldukça edilgen kalması ve Erdoğan ile sürekli iletişim içerisinde olması, eleştirileri sürekli alt seviyede tutması, toplumun yaşadığı felaket karşısında devleti koruma refleksidir. Bahçeli gibi halkı azarlamadı, tehdit etmedi ama devleti sahiplenmek için küçük uyarılarla ve eleştirilerle sorunu geçiştirdi. Yani Bahçeli kaba bir şekilde, Akşener ise daha yumuşak ve diplomatik bir tarzda görevlerini yerine getirdiler.
İYİ Parti’nin ya da Akşener’in çıkışı sürpriz miydi?
Millet İttifakı’nın 6 Mart 2023 günü ‘Millet İttifakı’nın adayını açıklayacağı ve bir isim üzerinde uzlaşıldığı liderlerin imzaladığı çok kısa ve özlü bir metin yayınlandı. Kararlıklar Prensesi de Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çıkmadığı imzaladığı metinden anlaşıldı. Yine prensip olarak her partinin kendi yönetim organlarını bilgilendirip pazartesi günü ortak bir kararla açıklanması ve geçiş sürecinin de imza altına alınması kararı benimsendi. Toplum ve partiler rahat bir nefes aldı.
Millet İttifakını izleyen herkes, Akşener’den her an olumsuz bir hamle bekliyordu. Her toplantının ardından Karanlıklar Prensesi acaba ne yapacak kaygısını taşıyordu. Zaman zaman medyaya verdiği mesajlarla hoşnutsuzluğunu dile getiriyordu. Özellikle Kılıçdaroğlu’na mesaj vermeye çalışıyordu. 2 Mart’ta yayınlanan bildiriyle herkese rahatladı. Meral Akşener sorun çıkartmadan bu süreç aşıldı ve Kılıçdaroğlu ‘Millet İttifakı’nın adayı olarak sol çevrelerle görüşmeye başladı. Millet İttifakı toplanmadan önce ORC’nin yayınlanan anketinde Kılıçdaroğlu için Erdoğan’ın 12 puan gerisinden başladı 4 puan öne geçti deniliyordu. Bu mesaj esasen Akşener’e verilmişti. Yani Kılıçdaroğlu kazanamaz gerekçen geçersiz. Kazanıyor. Böylelikle son dakika golü atarak, sürpriz yapmasına engel olması sağlanmıştı. Ama Akşener ikinci gün Millet İttifakının içine bir bomba attı. Yani bir intihar eylemi yaptı denebilir.
Peki, ne oldu da Akşener, Millet İttifakı aleyhine tam bir bölme çağırısı yaptı
Akşener, yakın çevresine, devleti yıpratmamak için kendisinin oldukça esnek davrandığını ama Kılıçdaroğlu’nun deprem sürecinde gösterdiği inisiyatifinden ve ortaya koyduğu iradeden memnun olduğunu belirttiği iddia ediliyordu. İyi Parti içerisindeki çok yönlü itirazlara rağmen Kılıçdaroğlu ile anlaşarak ilerlemek istediği basında sıklıkla yer aldı.
Akşener hem birkaç gün önce aynı masada imzaladığı metni yok saydı hem de uzun zamandır birlikte olduğu ve onlarca ortak kararlar aldığı parti genel başkanlarına karşı çok nezaketsizce bir bakıma Bahçeli tarzı bir üslupla saldırdı. Peki neden?
Birincisi, Erdoğan’ı bir dönem iktidarda tutmak isteyen devletin bir kanadına teslim oldu ve onların talimatlarına uygun davranmak zorunda kaldığı anlaşılıyor. MHP’nin politik stratejisini uygulamak isteyen devletin bir kanadı, Akşener’i uzun bir süredir kontrol etmeye çalışıyordu. Arka planda ne kararlar alındı bilemeyiz ama sonuçta, Akşener boyun eğerek beklenilen çıkışı yaptı. Böylelikle her koşulda karşı olduğu Erdoğan’ın iktidarda kalmasına nesnel bir zemin hazırladı denebilir. Burada akla gelen ve kimsenin dillendirmediği ilk sorulardan biri, Akşener’in kimsenin bilmediği zayıf bir yanı mı var? Aksi taktirde bu düzeyde ‘kaba ve nezaketsiz’ bir tavır ortaya koymazdı diyenler az değil.
İkincisi devletin bir kanadının taleplerini yerine getirirken aynı zamanda partisinin ‘ülkücü-milliyetçi baronlarına da teslim oldu. Akşener üzerinde mutlak bir hakimiyeti bulunan MHP kökenli baronların istediği ise 6’lı masada üzerinde MHP’nin misyonunu oynamaktı. Nasıl ki Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerine karar veriyorsa, gerektiğinde açıklama yapıyorsa, Akşener’in de aynı şekilde 5 Genel Başkan yerine karar vermesi isteniyordu. Böylece MHP geleneğinin hem iktidarda hem de muhalefette güç ve iktidar olması planlandı.
MHP’li baronlar, Akşener’in, Kılıçdaroğlu’na onay verilmesi için ileri sürdükleri şartlar: Kılıçdaroğlu tamamen yetkisiz cumhurbaşkanı bir bakıma kukla olacak. Cumhurbaşkanı yardımcısı tek kişi yani Akşener olacak. Bütün yetkiler de cumhurbaşkanı yardımcısından olacak. Bakanların kim olacağını Akşener belirleyecek. 6’lı masayı oluşturan partilerden 4 partiye birer bakanlık diğerleri çoğunluk İyi Partide olmak üzere CHP ile paylaşılacak.
İYİ Partinin tek başına güç olmaya yönelik önerileri özellikle Kılıçdaroğlu tarafından kabul görmedi. Kılıçdaroğlu’nun diğer Partilerin Genel Başkanlarıyla yaptığı görüşmede, küçük bir kısım farklılıklara rağmen yetkilerin eşitlik ilkesine ve sorumluluğa bağlı kalınarak uygun bir şekilde paylaşılacağı güvencesini verdi.
Karanlıklar Prensesi Akşener’in neden bu çıkışı yaptığını Kılıçdaroğlu ile yaptığı son görüşmede gizli. Kılıçdaroğlu’nun kabul etmediği Akşener’in 4 talebi neydi? Açıklanır mı? Bu atmosferde açıklanmaz.
MHP’den devralınan kirli yöntemler
Akşener açıklama yaparken aynı zamanda Ekrem İmamoğlu’nu ve Mansur Yavaş’ı CHP’ye karşı isyana çağırdı. Böylelikle kendisine bir toplumsal gerekçe yaratmak istedi. Özellikle İmamoğlu ile sıra dışı iletişimi, CHP’nin toplumsal tabanını etkileme amacı taşıdığı biliniyordu. Eğer İmamoğlu ve Yavaş’ı istediği gibi yönlendirebilirse, hem gerekçesi haklı olacak hem de parlamento seçimlerinde oy oranını arttıracaktı. Yavaş’ın geçmişten beri Kılıçdaroğlu’na karşı aday olmayacağını birçok kez kamuoyuna açıklamıştı. İmamoğlu da, Akşener’e uyup kendi politik geleceğini riske atmak gibi bir hataya düşmeyeceği biliniyor. İmamoğlu ve Yavaş yapmış oldukları açıklamada Kılıçdaroğlu’nu desteklediklerini ve Millet İttifakının arkasında olduklarını beyan ettiler. Böylece CHP’yi bölme taktiği tutmadı.
Millet İttifakı devam eder mi?
Millet İttifakı belirlenen politika çerçevesinde yoluna devam eder. İYİ Parti’nin çıkışı psikolojik olarak olumsuz bir etki yaratsa da toplumsal tabanda ciddi bir etkileme olmaz. Kılıçdaroğlu’nun yapmış olduğu açıklamalar dikkate alındığında, ittifakın genişleyebileceğine dair bir mesaj içeriyor.
HDP inisiyatif almalı: Merkezinde HDP’nin olduğu Emek ve Özgürlük Bloku, Kılıçdaroğlu’nun aday olması halinde destekleyeceklerini açıklaması önemli bir politik hamle olup politik dengelerin yerine oturmasını sağlayabilir. Özellikle HDP’nin yapacağı açıklama son derece önemli olup yeniden oyun kurucu rolünü üstlenecektir.
İYİ Partinin Hesap Hatası: İYİ Partinin yönetim merkezi MHP geleneğinden gelenlerden oluşuyor. Ama toplumsal tabanının önemli kesimi seküler ulusalcılardan oluşuyor. Bir bakıma İYİ Parti’nin toplumsal tabanı ile Yönetimi arasında bir uyumsuzluk var. İYİ Parti’nin güçlü olduğu Marmara, Ege ve Akdeniz gibi bölgeler dikkate alındığında tabanı esasen CHP’ye yakındır. Özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi Büyük Şehirlerde İYİ Parti çok ciddi oranda oy kaybedecek gibi görünüyor. Bu nedenle Akşener’in Millet İttifakını bölme çağrısı tersten kendi toplumsal tabanını önemli oranda kaybetmesine yol açacaktır. Anketler İYİ Partinin oy oranının % 13-14 civarında olduğu gösteriyordu. Bu süreçten sonra 2018’deki oy oranının altına düşmesi ve MHP gibi baraja takılması sürpriz olmaz.
Ortaya çıkan krize rağmen muhalefetin kazanma potansiyeli oldukça yüksektir. Tersine Erdoğan’ın da kaybetmesi de yüksek bir olasılıktır. Arada kaybeden ikinci güç İyi Parti ve Akşener olacaktır. Karanlıklar Prensesi, politik namusunu kurtarmak için cumhurbaşkanlığına aday olur mu? Olsa da yenilgiden kurtulamaz. Politik intihar böyle bir şey.