Kılıçdaroğlu, mahkeme önündeki konuşmasında, suçlu bir pozisyonda olmadığını vurgulayarak, “Ne mutlu ki bana, karşınıza hırsızlıktan ya da vatana ihanetten çıkmadım. Karşınıza, hırsıza 'hırsız' dediğim için çıktım” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin yakın siyasi tarihine atıfta bulunan Kılıçdaroğlu, geçmişteki idamların ve kutuplaşmaların ülkeye ağır bedeller ödettiğini belirtti.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun savunmasının tam metni:
Mersin’de açılan dava kapsamında, talimat mahkemesi olarak Ankara 57. Asliye Ceza Mahkemesi’nde Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasına; “bu bir savunma değil, sözlerimi kanıtlama/kayıt altına alma fırsatı bulduğum bir değerlendirmedir” diyerek başladı.
Sayın Yargıç,
Konuşmama başlamadan önce iki hususa dikkat çekmek istiyorum.
Birincisi: Ben buraya işlediğim bir suçtan ötürü kendimi savunmak için değil, işlenen suçları kayıtlara geçirmek, hesabını sormak ve tarihe not düşmek için geldim.
Ne mutlu ki bana, karşınıza "Hırsızlık ve yetim hakkını zimmete geçirmek" suçundan çıkmadım.
Ve yine ne mutlu ki bana Sayın Yargıç, karşınıza " Vatana ihanetten" de çıkmadım.
Karşınıza Sayın Yargıç, " Hırsıza hırsız " dediğim için çıktım.
Tarih kadar uzun bir yolculuktan geldim Sayın Yargıç.
68 Kuşağında Denizlere, Mahirlere ve Hüseyinlere yoldaşlık ettim.
İdamlara tanıklık ettim.
Daha sonraları anladım ki, sağdan ve soldan idam edilenlerin aslında aynı hedefte yürüyen kardeşler olduğunu.
Sayın Yargıç, bütün görevlerim süresince çok büyük bütçeler yönettim.
Çok sayıda memura amirlik yaptım…
Ne beytül malın bir kuruşuna el uzattım ne de bir kişiye müsaade ettim.
Çeteler, baronlar ve mafyalar hep karşımda olmuştur.
Tarih kadar uzun bir yolculuktan geldim Sayın Yargıç..
68 Kuşağında Denizlere, Mahirlere ve Hüseyin’lere yoldaşlık, idamlara tanıklık ettim.
Daha sonraları anladım ki, sağdan ve soldan idam edilenlerin aslında aynı hedefte yürüyen kardeşler olduğunu. Düşmanlarımızın ise tek olduğunu.
Aslında, bizim tek düşmanımız , bu ülkeyi bölmek ve bizleri kendilerine köle yapmak için amansızca çalışan Emperyal güçlerdi...
O kara günler geçtikten sonra, darbeler ve idamlar sürecini çok düşündüm ve tek bir şeye inandım...
"Biz; sağcı-solcu, seküler-dindar, Alevi-Sünni, Türk-Kürt- " değildik.
Biz, Dünyanın en güzel toprakları olan bu vatanda, barış, kardeşlik, huzur ve bereket içerisinde yaşama mücadelesi veren, ama işgalci güçler ve onların içimizdeki iş birlikçileriyle birbirini öldüren, gençlerini uyuşturucu baronlarının eline terk etmiş, çocuklarının eğitim-sağlık ve beslenme ihtiyaçlarını karşılayamayan, gelişmiş dünyanın çoktan unuttuğu saçma konular yüzünden kutuplaşmış, emeklisi aç, hastası tedavi edilemeyen, sınırları korunamayan, emeği sömürülen, İnsanlık onuruna yakışan bir hayattan çok uzaklaşmış, ağız dolusu gülmeyi unutmuş, 85 milyon ve tek millet olan kardeşler olduğumuza inandım.
Anlatacağım Sayın Yargıç, size bunu aziz milletimiz adına ve tarih önünde kayıtlara geçirin. Herkes iyi dinlesin! Bu sözlerime kulak versin! Sayın Yargıç bu anlatacaklarimin dava konusu ile ne alakasi var demeyin! Bakınız yolsuzluk ve hırsızlık, ülkenin başına ne işler açıyor! Yaptığı hırsızlık, yolsuzluk nedeniyle mal varliginin hesabını veremeyen yöneticiler, egemen güçler tarafından teslim alınırlar. Ve bu sonuçta o ülke için felaketlerin kapısını aralar.