CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün yaptığı uyuşturucu ticareti açıklamasının ardından taraflardan açıklamalar gelmeye devam ederken İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile yaşanan polemik, partinin grup toplantısına da yansıdı. Kılıçdaroğlu gündeme ilişkin yaptığı değerlendirmede uyuşturucu ticareti ve kara para aklama ile ilgili söylediklerini tekrar ederek Soylu'yu istifaya çağırdı.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'de yaşanan mafya hesaplaşmalarından örnek vererek, "Bana diyorlar ki 'İspat' et. Ya siz bunları görmüyor musunuz? Sırtını mafyaya dayarsan zaten bunları göremezsin. Bana dönüp diyorsun ki 'İspatla'. İşte ispatladım, ne yapacaksın. Onurun varsa, şerefin varsa istifa edersin" dedi.

İktidara geldiklerinde kara para akışını keseceklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, "İlk önce ithal baronlardan başlayacağız. Sonra bizimkilerle de hesaplaşacağız. Bu pis işlerle ve baronlarla boy boy poz verenleri de hapislerde çürüteceğiz" dedi.

'BOYNUMUZU GİYOTİNE Mİ UZATALIM?'

Kılıçdaroğlu'nun satırbaşları şöyle:

Türkiye bir yol ayrımına geldi ve bu ayrımından Türkiye'yi alıp çağdaş uygarlığa taşımak ve çağdaş uygarlığı aşma hedefine yöneldik biz. Bu hedefi mutlaka ama mutlaka ne pahasına olursa olsun gerçekleştireceğiz. Adalet içinde yapacağız bunu.

Vefa Salman, Yalova Belediye Başkanımız. Bir ihbar gelir 'Yolsuzluk var' diye. Göreve başlar başlamaz ilk yaptığı iş gidip savcıya dilekçe vermek. Savcı soruşturma açar. Zaten şu anda bütün CHP'li belediyeler izleniyor. İzlensin, şikayetimiz yok ama adaletsizlik yapmasınlar. Kendisi ihbar ediyor, savcı alıyor dahil ediyor 'O da suçludur' diye. Talimatın nereden geldiğini biliyorum. O savcıya da söylüyorum. Dava açılıyor. Karar alınıyor, bilir kişiye gönderelim diye. Gitti, karar verdi bilir kişi. 'Vefa Salman'ın bir suçu yoktur' diye. Savcı itiraz ediyor. Aradan bir süre geçiyor, dava erteleniyor yeni bir bilir kişi atanıyor. Ankara'dan bir bilir kişi buluyorlar. Çekinmiyoruz, korkmuyoruz ki. Üç emekli Sayıştay denetçisi, yani TBMM adına denetim yapan bir kurumdan emekli olan üç kişiye bu görev veriliyor. Rapor veriyorlar hiçbir suçu yok. Göreve iade bekliyoruz, edilmiyor. Savcı itiraz ediyor. 'Bu bilirkişiler doğru kişi değildir' diye. Yetmedi bilirkişiler hakkında suç duyurusunda bulundu. Üçüncü bilirkişi yine geldi. Yine 'Suçu yoktur' diye rapor verdiler. Mahkeme yine göreve iade etmedi. Şimdi buradan AK Parti'ye geçmişte oy vermiş vicdan sahibi herkese sesleniyorum. Bu karar adalete yakışıyor mu? 'Doğru karar vereceğiz ama bizi sürmekle tehdit ediyorlar' diye bilgiler geliyor. Bunun adı adalet oluyor yani adaletsizlik. Mahkeme salonunda arkadaşlarımız itiraz ediyorlar. Bu sefer 'CHP'liler mahkemeyi bastı' diyorlar. Mahkemeyi basmak değil, mahkemeyi ele geçirmişsiniz zaten. Saray iktidarı var orada. İstediğin talimatı verdiriyorsun. Boynumuzu giyotine mi uzatalım?

'O OTELİ KİM ALIRSA BURNUNDAN FİTİL FİTİL GETİRECEĞİM'

Türk Hava Kurumu kayyumlar tarafından yönetiliyor. İstanbul'da güzel bir oteli var kirada. Bu oteli ele geçirmek istiyorlar. Bununla ilgili süren bir dava var. Bu davayı arkadaşlarımız yakından izlesinler. THK bu ülkenin havacılık konusunda kurduğu ilk kurumdur. Var olan bütün kaynaklarını hortumladılar bir oteli kaldı, şimdi oteli de ele geçirmeye çalışıyorlar. O oteli kim alırsa onun burnundan fitil fitil getireceğim. Tam bir yağma düzeni. Sen o adaleti benim külahıma anlat.

Geçen toplantıda da söyledim şimdi de söylüyorum. Allahın izniyle iktidar olduğumuzda bu ülkeye adalet ya gelecek ya gelecek diyorum. Adaleti getireceğiz bu ülkeye. Toplumun vicdanını rahatlatacağız. Haksız yere tutuklananları biliyorum. Bunların tamamını biliyoruz ama biraz sabır. Sandık gelecek adalet isteyen herkes bize katılacak ve biz adaleti getireceğiz.

'VİZYON BELGESELİNİN İÇİNİ DOLDURALIM' DEMEK, ASLINDA 'ASLINDA BİZİM VİZYONUMUZ YOK' DEMEKTİR'

Bir vizyon belgesi açıklandı. Bir cümle önemliydi. 'Gelin hep beraber bu vizyon belgesinin içini dolduralım' diye çağrı yapıldı. Bu ne demektir? 'Aslında bizim bir vizyon belgemiz yok, bize katkı verirseniz yeni bir vizyon belgesi yapalım' demektir. Bir siyasetçinin vizyon belgesi ortaya koyabilmesi için önce dünya tarihi bilmesi gerekir. Orta Doğu tarihi, kendi ülkesinin tarihini bilmesi lazım. Yok olan bir Osmanlı'dan genç bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin nasıl ortaya çıktığını bilmesi lazım. Bilimdeki ve teknolojideki gelişmeleri bilmesi lazım. Siz bir vizyon ortaya koyacaksanız bir gelecek perspektifi ortaya koyacaksınız bunları bilmek zorundasınız. Aynı zamanda bu ülkenin düşünce, bilim insanlarıyla bir araya gelmeniz lazım. Dünyanın gidişatını görmeniz lazım. Ne yapmamız gerektiğini bilmeniz gerekiyor. Tarımda, demokraside, sanayide, ileri teknolojide, sosyal yaşamda.. Hepsini bilmeniz gerekiyor.

Vizyon sahibi olabilmek için bu saydıklarım asgari koşullar. Ben arada bir Erdoğan'a çağrı yapıyorum yine yapayım. Eğer vizyonerliğin ne olması gerektiğini bana anlatmak istiyorsan senin televizyon kanallarında ben hazırım. Gel, gel, gel. Kaçma gel. Vizyon neymiş sana öğreteyim.

'İşim çok' falan. Malı götürmekte işi çok. Biraz paraya tamah etme, malı götüreceğin süreyi kıs gel karşıma çık seninle oturup 85 milyonun önünde tartışalım cesaretin varsa. Kendisine bir tavsiyem olsun. İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi'ni okusun. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli siyasal belgelerinden birisidir bu.

'TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ'NİN EKONOMİK BAĞIMSIZLIĞI TEHLİKEDE'

Şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ekonomik bağımsızlığı tehlikede. Borç dileniyorlar. Düne kadar hakaret ettikleri insanların kapısına gidip yalvarıyorlar. Böyle bir tabloyu hiç yaşamamıştık. Dış politika egemen güçlerin kontrolünde olamaz. Hiç kimse unutmasın. İradesi teslim alan kişiye en büyük destek olan kişi de Bahçeli'dir. Eğitim bir kişiye, bir aileye, ülkeye sınıf atlatan en önemli faktördür. Üniversitelere perişan, eğitim sistemini felç ettiler. Bunlar çıkmışlar 'Vizyon belgesi açıklayacağız' diyorlar. Sen vizyonun ne olduğunu biliyor musun? Yüksek yetenek inşasının ne olduğunu biliyor mu acaba? Bilgi ekonomisine geçtik, ne olduğunu biliyor mu acaba? Hayatında duymamıştır.

Yeni bir anayasa ile güçlendirilmiş parlamenter sistemi kuracağız dedik. Vizyon budur işte. Herkesin düşüncesine saygı. Farklı düşünce kadar değerli bir şey olmadığını tüm kainata anlatmamız lazım. Bir kişi farklı düşündü diye hapse atılır mı? Kuvvetler ayrılığı olmazsa olmaz. 

Toplumsal barışı sağlayacağız. 'Toplumsal barışın kalıcı hale getirilmesi için tüm suç örgütleri ve yeraltı suç örgütleriyle mücadele ödün vermeksiniz sürdürülecektir' cümlesi. Liyakat olmazsa devlet, adalet olmaz zaten. İşi ehline vereceğiz. Seçim yasasını değiştireceğiz dedik. Darbe hukukunu değiştireceğiz dedik. Darbecilerin getirdiği hukuku baş tacı ediyorlar. Milletin vekilini millet seçecek dedik.

Şanlıurfa'dan bir AK Parti milletvekili çıkıp kürsüye çıkıp, 'Bu sorunlar vardır' demedi, diyemiyor zaten. Sebebi ne? Darbe hukuku... Ben bunu söylersem, genel başkanım beni listeye yazmazsa korkusu.

Sayıştay raporlarını makaslıyorlar. Planlama Teşkilatını kapattılar, yeniden inşa edeceğiz. İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi, ekosistem hakkından da söz eder. Aile Destekleri Sigortası'ndan söz ediyoruz. Bütün bunların tamamını kendisine postayla göndereceğim. Okumasını isterim. Dolar göndersem derhal, derhal.

AK Partiye geçmişte oy vermiş olanlar, AK Partili ve MHP'li belediye başkanları, meclis üyelerine, milletvekillerine ve bakanlarına soruyorum. Saray hükümeti kime çalışıyor? Bu saray iktidarı size ne verdi? Saray sosyetesi krallar gibi yaşıyor ne verdi çiftçiye? Bu ülkede toprak mı bitti de dışarıdan geliyor? Bu soruyu sorması lazım herkesin. Bu iktidar kime çalışıyor? 2022'nin ilk 9 ayında tarım ürünü ihracatımız 74 milyon 256 milyon lira. İthalatımız 174 milyar 554 milyon lira. Tarım sektörünün stratejik olduğunu bilmiyorlar.

'UYUŞTURUCU PARALARI TÜRKİYE'YE GELSİN DİYE BİRDEN FAZLA KANUN ÇIKARDILAR'

Dün akşam uyuşturucu salgını ile ilgili bir video paylaştım. Sokak Başka ülkelerden gelen mafya pisliklerini anlattım.

Uyuşturucu paraları Türkiye'ye gelsin diye bir değil, birden fazla kanun çıkardılar. Uyuşturucu parasını davet edersen uyuşturucu baronunu da davet ediyorsun demektir. Ve nitekim öyle oldu. Davetiye çıkardılar.

Fotoraman 'İspatla' demiş. Hay hay, son birkaç ayda olan olayları hatırlayalım.

Sırbistan'da kırmızı bülten ile aranan ülkenin en kanlı suç örgütü lideri Vukotiç İstanbul'da öldürüldü. Bunun İstanbul'da ne işi vardı? Çünkü İstanbul'u kendisinin yaşayabileceği bir mekan olarak görüyor. Kendisinin korunduğu bir mekan olarak görüyor, sırtımı siyasilere dayadım kimse bana bir şey yapmaz diyor.

Azerbaycanlı mafya lideri Elnur Gasimov, Ataşehir'de öldürüldü.

İstanbul'un ortasında, AVM'lerde Gürcü ve İranlılar silahla çatıştılar. Bütün Türkiye izledi.

Antalya'da bir başka mafya lideri 'Lotu quli' öldürülmüştü. Afgan baronları zaten İstanbul'da.

Ortadoğu'nun en büyük uyuşturucu baronunu ise hapishaneden çıkarıp bıraktılar. Birileri devreye girdi, bir kararla dışarı bıraktılar.

Bana diyorlar ki 'İspat' et. Ya siz bunları görmüyor musunuz? Sırtını mafyaya dayarsan zaten bunları göremezsin. Bana dönüp diyorsun ki 'İspatla'. İşte ispatladım, ne yapacaksın. Onurun varsa, şerefin varsa istifa edersin!

Türkiye şu anda Avrupa'nın en büyük kara para aklayan ülkelerinin başında geliyor. Pisliğe battık, devlet çürümeye başladı. Kirli paralar kirli insanları şehirlerimize getirdi. Fotoroman için ifade edeyim, yeni fotoğraf fırsatları çıktı. Hiç kaçırmasın. Polislerimizi de sarayın pisliğini kapatmak için kullanmasın. O polisler benim canımdır.

Kara para akışını ivedilikle kesmek lazım. İlk önce ithal baronlardan başlayacağız. Sonra bizimkilerle de hesaplaşacağız. Bu pis işlerle ve baronlarla boy boy poz verenleri de hapislerde çürüteceğiz.