“Çocuklara yönelik cinsel istismara yönelik af düzenlemesi” diye bir şeyler gözüme çarpıyor son günlerde. Diyarbakır’dan Balıkesir’e, Ankara’dan Mardin’e, Türkiye’nin dört bir yanında bu yasaya taslağına karşı ortak ses çıktığına göre, zamanında çocuk istismar vakaları ile uğraşmış bir psikolog olarak iki satır ben de bir şeyler yazmak istiyorum: "Çocuk istismarının affı olmaz!" NOKTA!

Kasım 21- Ocak 22 arasında iki ay Güney Amerika seyahatindeydim. Bu süreçte mümkün mertebe Türkiye gündemini takip etmeye çalıştım. Yine kadın cinayetleri, yine ekonomik sorunlar, yine işsizlik, yine intiharlar gündemimizdeydi. Ancak, dikkatimi en çok çeken ve üzerinde uzun uzun yazmam gerektiğini düşündüğüm en önemli gündem “Çocuklara yönelik cinsel istismara evlilikle af düzenlemesine” ilişkin haberlerdi. Gerçi bu tarz haberler, uzun zamandır kulağımıza gelmekte. Bu konunun ilk gündeme geldiği 2016 yılına dönelim. Yine bu çocuk istismarına karşı affın Türkiye gündemini sardığı; meselenin kadın, insan hakları ve demokratik kitle örgütlerini ya da vicdan sahibi çok sayıda bireyi, akademisyeni ya da ebeveyni ayağa kaldırdığı önergeye. Önergede “Cinsel istismar suçunda mağdur ile failin evlenmesi durumunda Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231'inci maddesindeki koşullara bakılmaksızın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmişse cezanın infazının ertelenmesine karar verileceğini ihtiva eden bir düzenlemeden” bahsediliyordu. Dönemin başbakanı Binali Yıldırım ve İçişleri Bakanı Bekir Bozdağ’ın “cinsel istismar" suçlarına ilişkin kanun önergesinin "tecavüze af" anlamına gelmeyeceği dedikleri önergeye. Daha fazla bilgi edinmek isteyenler için bir link bırakıyorum: https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/Tutanak_B_SD.birlesim_baslangic?P4=22753&P5=H&PAGE1=75&PAGE2=85 Her kesimden verilen haklı tepkiler sonrasında bu önerge geri çekilmişti. Ancak son birkaç aydır yine gündemde. İnternette okuduklarıma göre, bu yasa ile 12-15 yaştaki kız çocukları kendilerine tecavüz etmiş olan kendilerinden maksimum 15 yaş büyük olan kişilerle evlendirildiklerinde, tecavüzcülere af yolu açılmakta, bir başka deyişle, 'cezasızlık' getirilmektedir. 12 yaşında bir kızın 27 yaşında tecavüzcüsü ile evlendirildiğini düşünün? Tüyleriniz diken diken oldu deme? Anlamıyorum ne istiyorlar bu çocuklardan: İstismarcıyı istismarından dolayı bir kez daha ödüllendirmek mi? Potansiyel istismarcıları çocuk tecavüzlerine teşvik etmek mi? Çocuğu, tecavüzcüsü ile evlendirip tekrar tekrar yaşadığı travmayı anımsatmak mı? Çocuğu duygusal ve fiziksel şiddete maruz bırakmak mı? Çocukların mağduriyetlerini önlemek yerine istismarcıyı affetmek mi? Oysa ki bu yasa, zaten mağdur olan ya da mağdur olacak kız çocuklarımızın temel haklarından ve hürriyetlerinden birçoğunu elinden alacak. Mesela eğitimini… Bu çocuklar tecavüzcüsü ile evlendiğinde evinde oturup, belki de çocuk doğurup eğitim hakkından yoksun bırakılacak. Bunun da ötesinde, işin psikolojik boyutu var. Norveç’e gelmeden önce Türkiye’de Ege Üniversitesi Çocuk ve Ergen Psikiyatri biriminde ‘Adli Psikolog’ olarak çalıştığım zamanlardaki tecrübelerime dayanarak, çocukların yaşayacağı psikolojik yıkımlardan bahsetmek istiyorum. Çocuğun kendisini tecavüzcü ile evlendirilmesi durumunda, zaten yaralanmış ruhunda yaşanacak öfkenin, nefretin, değersizlik duygusunun, dışlanmışlığın onu nasıl bin parçaya böleceğinden. Yaşayacağı depresyonundan, öfke nöbetlerinden, anksiyeteden, içine düştüğü çıkmazın büyüklüğünden.  Hele bir de tecavüzcüsünden çocuk sahibi olunca çocuk mu anne mi olduğunu bilmemesinin yarattığı rol karmaşasından; çocuğuna duyacağı nefret ve sevgi ikileminden. Bir yandan sokakta yaşıtları ile oyun oynamak isterken, bir yandan kocasına yemek pişirmesi ya da bebeğine bakma gerektiğinden. Yaşıtları yatmadan önce anne babalarının kucaklarında yatıp saçları okşanırken, onların tecavüzcüsünün altına tekrar tekrar girmesinden. Bırakalım bu çocuk hakkı ihlali olan yasayı da çocuklarımızı, özellikle kız çocuklarımızı, korumaya odaklanalım. Çocuklarımızın yararına olan, onların hayat standartlarını kolaylaştırıcı sosyal politikaları ya da eğitim yollarını tartışalım. Çocuk evliliklerinin nasıl önüne geçeceğimizi konuşalım. Kravat takan tecavüzcünün ‘iyi hal’ indirimden faydalanmamasını sağlayalım. İnsanlık dışı ve kabul edilemez bir bakış açısı olan “namusu kirletilmiş” kız çocuğunu tecavüzcüsü ile evlendirerek o çocuğu koruduğumuzu sanmak yerine, o çocukların yaralarının nasıl sarabileceğinin, bu travmaların bir daha yaşanmamasının yollarını bulalım. Aile olarak, toplum olarak, terapist olarak mağdurların yaşadıklarını nasıl en hafif şekilde atlatabileceğini tartışalım.