Twitter’da ‘erkekler yerini bilsin’ akımı başlatıldı, çok da güzel oldu hani. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden tutun da birçok belediyeye, ünlüsüne ünsüzüne kadar kadın-erkek demeden birçok kişi bu akıma destek verdi. Gel gelelim ki, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) bu akımın ‘ulaştığı boyutu’ kınadığını bildirdi. Bir kadın derneğinin (!) üstelik demokrat(!) bu akımı kınamasının altındaki nedenleri irdeleyelim.

Kadın çalışmamalı… Kadın sadece anne olmalı… Kadın fuhuş yuvası olan üniversitelerde yer almamalı…  Kadın yüksek sesle kahkaha atmamalı… Kadının sırtından sopa, karnından sıpa eksik olmamalı… Kadın tek başına gece sokakta dolaşmamalı… Kadın şort giymemeli, erkeği tahrik etmemeli… Bunlar şu anda aklıma gelen ve yıllardın üzerimize yapışıp; hatta erkekler tarafından yapıştırılıp kadınla özdeşleştirilen cinsiyetçi söylemlerden bazıları. Bizi toplumsal cinsiyet eşitsizliğine iten; bizi zaman zaman ikinci sınıf bir insanmışçasına gösteren; bizi aşağılayan, sınırlayan, zorlayan ve elbette ki yaralayan söylemlerden bazıları. Birkaç gündür kadınlar, kendileri için kullanılan cinsiyetçi ifadeleri erkeklere uyarlayarak sosyal medyada paylaşıyor. E haliyle, bir takım kendini bilmez erkeklerden de tepki alıyor. Onların tepkilerini her ne kadar hak vermesem de anlayabiliyorum da (malum zihniyet karanlık) ya kadınlardan gelen tepkilere ne demeli? Mesela KADEM’in açıklamalarına bakalım. Vermiş oldukları ifadede, “Bir empati vurgusu olarak ortaya çıkan #erkekleryerinibilsin akımı inandığımız değerleri zedeleyecek boyuta ulaşmıştır. Bu durumu kınıyor ve reddediyoruz.” deniliyor. Sabahtan beri düşünüyor, düşünüyor bulamıyorum. Tüm kadın hakları ihlallerine tepki vermek ve cinsiyet eşitsizliği konusunda farkındalık yaratmak amacıyla başlatılan bu akım bir kadın ve demokrasi derneğini niye rahatsız etmiş olabilir? İnandıkları değer ne olabilir? Kadının birey olarak inanması gereken temel değerler hepimiz için ortak değil mi? Öldürülmeme değeri mesela, okuma, kendi ayaklarımızın üzerinde durma değeri mesela, istediğimiz saatte istediğimiz yerde erkekler tarafından rahatsız edilmeden var olma değeri mesela, anne olmamayı, evlenmemeyi hatta hem cinsleri ile beraber olabilme, boşanabilme özgürlüğüne sahip olma değeri hatta. Bu değerler kadından kadına, dernekten derneğe değişmez ki? Bu değerler evrenseldir, insana aittir ve sadece Türkiye’deki kadınları değil, dünyadaki tüm kadınları, hatta erkekleri ve geleceğimiz olan çocuklarımızı da ilgilendirmektedir. Peki nedir nasıl olmalıdır KADEM’e göre bir kadın? Mesela yurtdışında iyi bir üniversite eğitimi aldıktan sonra üretime katılmadan evde ‘Anne’ rolünü üslenmek midir KADEM’in kadına biçtiği rol? Ne de olsa bir kadının en güzel kariyeri anneliktir (!) değil mi?  Hani iş hayatında hiç yer almamış; kendi ayakları üzerinde hiç duramamış, eşlerinin arkasında kalmış ve kendini çocuklarına adamış kadınlar mıdır değerlerini zedelemeyen örnekleri? Ve muhtemelen bu kadınlar da birçok örümcek beyinli erkek gibi kadının yüksek sesle kahkaha atmasını uygun bulmuyordur, tıpkı şortla gezmesi gibi. Muhtemelen bu kadınlar kendilerini çiçek olarak görüyorlardır, bağımsız bir birey olmayı seçmek yerine. Muhtemelen kadın kadına tatile gitmiyorlardır ve yine muhtemelen kocaları isterse çalışabiliyorlardır. Ne acıdır ki, gece dışarıda içki içen, gezen, eğlenen kadınların başına gelen tacizi de tecavüzü de müstahak görüyorlardır belki… Ama neden? Neden bir kadın başka bir kadının özgür ve kimseye zarar vermeyen eylemlerinden rahatsız olur? Ya da şöyle sorayım neden bir kadın ve demokrasi derneği, toplumun kadınların yaşadıklarını anlaması için başlattığı bir akımdan rahatsız olur, farkındalığa katkı sunmak ve destek vermek yerine? Düşünüyor, düşünüyor ama hala bulamıyorum.