Bilim Kurulu’nun yaptığı toplantılar, uyarılar,  Aylardır evlerine gidemeyen, ailelerini göremeyen sağlıkçıların emekleri, Milli bayramların iptali, Okulların uzaktan eğitime geçirilmesi, Düğün, nişan vb. toplanmaların iptali, Aylardır evinde kalıp virüsün yayılmasını önlemek adına tüm sorumluluklarını yerine getiren yurttaşların duyarlılığı… Hepsi ne içindi?  Ayasofya’da iğne atsan yere düşmeyecek kalabalık yaratmak için mi? Selin vurduğu Giresun’da toplu miting yapmak için mi? Üstüne bir de bu kalabalığa hakaret gibi tepesinden çay paketleri atıp birbirlerini ezmelerini izlemek için mi? Madem çay dağıtacaksın, koy standını yurttaşlar “insan gibi” sıraya girip alsın alacağını. Sosyal mesafe diye haykırdığımız şu günlerde bu nasıl manzara böyle? Bu bir yurttaş olarak her şeyden önce onur kırıcı bir muamele.  Giresun’da mitingde bulunan bu kişiler, üzgünüm ama hiç mi rahatsız olmuyorlar? Hiç demiyorlar mı “yahu virüs var, can alıyor aylardır doğru düzgün iş yok güç yok korkudan dükkanları bile kapattılar çalışamıyoruz fakat ben kalktım buraya kadar geldim, ama niye?” demiyor mu? Siyaset bir gösteri dünyası, o nedenle yapılan her hamlede bireysel ve toplumsal iyiliği gözeteceksin ve sorgulayacaksın. Bu miting kararının senin sağlığın için yanlış bir karar olduğunu bir yurttaş olarak bilmek zorundasın! Bilmek ve gitmeyi reddetmek zorundasın. Sonra kalkıp şikayet etmeyeceksin. Virüsten korkuyorsan, canını aileni düşünüyorsan o mitinge katılmayı da reddedeceksin. Çünkü, Bunca emek, bunca çaba gözümüzün önünde bağıra bağıra hiç ediliyor. Her gün vaka sayıları artıyor, ölüm oranları yükseliyor. Artık kapı komşumuzun bile koronavirüs olduğunu duyarken, virüs bu derece yakınımızdayken bu güç gösterisinin gerçekten zamanı mı? İnsanlar bir anda bunca yaşanan sıkıntıları nasıl unutabiliyor! Şimdi Giresun’daki vakarı gör. Bu resmen malumun ilamı. Bariz bir biçimde yurttaşları gözden çıkarmak, resmen “sen beni desteklediğin müddetçe varsın” demek. Toplum sağlığını riske atmak! Kusura bakmayın ama her toplum hak ettiği gibi yönetilir. Maalesef kurunun yanında yaş da yanar. Bugün çay atılan başınızı, duvarlara çok vurursunuz da iş işten geçmiş olur. Diyeceğim o ki,  Sakının kardeşim, canınızı ailenizi sakının, gözetin, koruyun. Sizi sizden başka kimse düşünmedi, düşünmeyecek. Önleminizi alın, sürü peşine takılıp güdülecek zamanlarda değiliz. Kullanın size verilen aklı, kendiniz için yapmıyorsanız hakkı hakka teslim edin, bu mücadelede en büyük fedakarlığı yapan sağlıkçılar için yapın bunu. Biraz elinizi vicdanınıza koyun da sorun şunu kendinize: Şimdi bu olacak iş miydi?! Sağlıkla kalın, hoşça kalın…    

Nagihan Alan Yiğit