2009’da solumun kaynaklı hastalıklardan 460, 2018’de ise 1008 kişi yaşamını yitirdi Adana’da. Bu neredeyse yüzde 120’lik bir artış demek! Hava kirliliği nefes aldırmıyor, yazın ayrı kışın ayrı boğuluyoruz. Ama hala tatlı kazanç kaynağı olan kömürlü termik santrallerde ısrar ediliyor. Bu gidişle havası can çekişen Adana’nın, katili de Hunutlu kömürlü Termik Santral olacak. Tabii durdurulmazsa! Bazen diyorum “bir musibet bin nasihatten iyidir” diye. Ama bazılarına musibet de yetmiyor görüyorum. Doğa çığlık çığlığa insanlığa “dur, yapma!” diyor, pandemi insan ırkını tehdit ediyor, kapana kısıldık ama hala doğayı katletmeye ve kendi ırkımızla birlikte tüm canlıların da kuyusunu kazmaya devam ediyoruz. Neden mi bahsediyorum? Tabii ki kömür tozu püskürterek akciğer hastalıklarına davetiye çıkaran kömürlü termik saltrallerden. Zonguldak gibi şimdi Adana da kırmızı alarm veriyor… 30+1 olmasın! Covid-19 tedbirleri kapsamında büyükşehirlerde sokağa çıkma yasağı ilan edilirken “Zonguldak da dahil” denildi her seferinde. 30 büyük şehrin +1’i oldu Zonguldak, yasaklarda asla es geçilmedi. Kimisi mizahi kimisi de gerçekten tepkili şekilde sosyal medya hesaplarına “Zonguldak mı? Ne alaka!” yazdı. Şöyle açıklayayım… Biliyorsunuz koronavirüs üst solunum yollarını etkileyen bir pandemi. Eğer siz hava kirliliğinin yüksek olduğu bir bölgede yaşıyorsanız zaten bir-sıfır yenik başlıyorsunuz sürece. Yani potansiyel olarak pandemi karşısında yüksek risk faktörü teşkil ediyorsunuz. Hastalanma oranınız sağlıklı bir insanınkine göre daha yüksek. İşte tam da bu nedenle Zonguldak’taki kömürlü termik santral kaynaklı hava kirliliği, akciğer hastalıklarının görülme oranını da artırdı Zonguldak’ta. Bunları elbette kişisel görüşlerime dayanarak söylemiyorum. Tüm bilim insanlarının hemfikir olduğu bir konu. Hatta daha önce Harvard Üniversitesi yaptığı bir araştırmayla hava kirliliği arttıkça Covid-19 kaynaklı ölüm oranlarının da aynı oranda arttığını gözler önüne sermişti. 1,5 km karelik bölge içinde 3104.68 MW gücünde 7 adet termik santral ünitesinin yer aldığı Zonguldak’ta bu santrallerin baca filtresiz çalıştığını ve sağlığa zarar verdiğini düşününce, kanser nedeniyle ölen kişi sayısının son 10 yılda yüzde 54, solunum yolu ölümlerinde ise yüzde 87 artış olduğuna şaşırmalı mıyız gerçekten? Koronavirüs sürecinde, 81 il içinde nüfusa göre en çok vaka ve ölüm olayı da Zonguldak’ta yaşandı üstelik. Öyle ki mega kent İstanbul’u bile solladı. Bu gerçekten normal mi? Tüm bunlara rağmen, pandemiyle mücadele ederken havamızın temiz kalma hakkını korumak çok mu zor? Ciğerlerimizin zehire değil oksijene ihtiyacı var efendiler. Siz ne derseniz deyin Zonguldak kendisine yapılan bu ihaneti unutmaz da affetmez de. Gelelim Adana’ya… Hayatımın üç yılını geçirdiğim Adana’da, yazın anız kokusundan kışın kömür kokusundan isyan ettim hep, etmeye de devam ediyorum. Kışın dışarıdan eve geldiğinizde baştan aşağı buram buram kömür kokarsınız, nefes almak gerçekten zordur. Kıyafetlerinize bu olurken, ciğerlerinize neler oluyor varın siz düşünün. Önünüzde bu kadar örnek varken, Adana’da yazın ayrı kışın ayrı nefes alamazken, bir de şimdi Hunutlu Termik Santrali olacak iş mi gerçekten? Önümüzde Zonguldak örneği varken üstelik… Yani diyeceğim o ki, Adana Yumurtalık Sugözü kumsalında yapılması planlanan Hunutlu Kömürlü Termik Santrali zaten zor nefes aldığımız Adana’ya ancak bir ceza olur! Çevre Mühendisleri Odası’nın Hava Kirliliği Raporu’na göre, 2019 yılı boyunca 236 gün, yani yılın yüzde 65’inde kirli hava soludu Adana. Yine aynı yıl Adana’nın merkezinde ölçülen PM10 hava kirleticisinin, Türkiye’de belirlenmiş ulusal kirlilik limitlerinin iki katı olduğu belirlendi. Yani Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği limitlerin tam dört kat üzerinde…

TEMİZ ENERJİYE YATIRIM ŞART!

Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri Platformu (DAÇE), Adana Tabip Odası, Adana Ziraat Mühendisleri Odası, Greenpeace, 350.org, CAN Europe, HEAL, Ekosfer ve Yuva Derneği’nin de aralarında olduğu 20’den fazla kuruluş Adana’nın Yumurtalık İlçesi’ne yapılmak istenen Hunutlu kömürlü termik santraline desteğini çekmesi için Çin bankalarına bir mektup gönderdi önceki günlerde. Geçen hafta #AdanayaTemizHava kampanyasını başlatan ve twitter’da aynı hashtag altında tekrar bir araya gelen kuruluşlar, Çin bankalarından kömür yerine temiz enerjiye finansman sağlamasını istedi ve kömür santralinin hukuksuzluğuna ve neden olacağı çevresel yıkıma dikkat çekti.

ADANA NEFESSİZLİKTEN ÖLÜYOR!

2003 yılında faaliyete geçen Sugözü Kömürlü Termik Santrali, Hunutlu projesine çok yakın mesafede ve yetkililer Sugözü’nün 2009-2014 yılları arasında kanser vakalarını 11 kat, kanser türleri ise yüzde 275 oranında artırdığını, Adana’da her 5 ölümden birinin kirli hava nedeniyle olduğunu söylüyor. TÜİK’in Daimi ikametgaha göre seçilmiş ölüm nedenlerinin dağılımı-2009-2018 başlıklı raporuna göre de Adana’da 2009’da solunum sistemi hastalıkları kaynaklı 460 ölüm yaşanırken bu tablo 2018’de 1008 kişinin ölümüyle sonuçlanmış yani ölümlerde yüzde 120 oranında bir artış var. Bu sizce de endişe verici değil mi? Kötüyü çağırmak gibi olmasın ama aklıma 1952 yılında Londra’da 12 bin kişinin ölümüne yol açan ‘ geliyor tüm bunları yazarken. 4 günde Londra’yı tersyüz eden bu feci hava kirliliği olayı 150 bin insanı hastanelik etmişti. Birlerce hayvan da telef olmuştu. Tüyler ürpertici gerçekten…

DENİZ KAPLUMBAĞALARININ YUVALAMA ALANI

Kuruluşların gönderdiği mektupta öne çıkan bir diğer husus, santralin bulunduğu Sugözü Kumsalı’nın, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan Deniz Kaplumbağalarının Korunmasına İlişkin 2009-10 sayılı Genelge’ye göre, korunması gereken önemli bir deniz kaplumbağası yuvalama alanı olması. Santralin inşaatı aynı zamanda IUCN tarafından nesli tehlike altında olduğu belirlenmiş yeşil deniz kaplumbağasının yuvalama alanına tehdit oluşturduğu için Bern Sözleşmesi’ni ihlal ediyor. Projenin ayrıca, hem Çin hem Türkiye’nin imzacı olduğu Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi'nin 8d, 8k ve 14c maddelerine de aykırı olduğu vurgulanıyor. Santralin inşaatının durdurulması için imza kampanyası başlatan sivil toplum kuruluşları, Çin bankalarından bu projeye desteklerini geri çekmelerini, Türkiye’de sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji yatırımları için destek sağlamalarını talep etti. Bugün dünyanın yaşadığı pandemi süreci düşünüldüğünde artık temiz enerji yatırımlarının artmasının ne denli önemli olduğu ve doğayı tahrip etmek yerine doğayla iş birliği içinde çalışılması gerektiğini bir kez daha anlamış olmamız gerekirdi. Ama yapılan yatırımların yönü, maalesef yaşadıklarımızdan hala ders çıkaramadığımızı gösteriyor. Son olarak şunu söylemek istiyorum, yara alan yerlerimizden tekrar kanamak ancak ahmaklık olur. Zonguldak bugün +1 durumuna geldiyse bu yanlış atılmış adımların, rant odaklı projelerin eseridir. Diyeceğim o ki, Zonguldak’ta açılan yara Adana’da da açılmasın, aynı yerden bir kez daha kanamayalım. Sonuçlarının hüsran olacağı işlere artık kalkışmayalım. Bu dünyada yaşam sürmek zorunda olan tüm canlıların geleceği için bunu bir kez daha düşünelim…