Yine bir istismar olayı. Bir tarikat lideri 12 yaşında bir çocuğu istismar ediyor. Tam sesimizi çıkaracakken hop habere erişim engeli geliyor. Hatta yetmiyor, bundan sonra yazılacak haberlere de yasak getirilip doğmamış bebeğe don biçiliyor. Nedir bu korku? Kim kimi neden koruyor? Dahası bu tarikat ve cemaatler ülkeye nasıl bir katkı sağlıyor(?). Okuyalım!

Bir süredir koşturma içindeydim ancak gündemi yakından takip etmeyi ihmal etmedim. Yine kadına şiddet, kadın cinayetleri, yine çocuk istismar vakaları, doların dur durak bulmadan yükselişi ve yine salgına karşı halkın bilinçsizliği. Tüm bu yoğun gündemin arasında, öncelikle dikkatimi çeken bir haberden bahsedeceğim sizlere. Malum algıda seçicilik. ‘Cinsel saldırıdan’ hüküm giyen ve cezası ertelenmeksizin 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırılan akademisyen ve psikolog Murat Paker, Dr Salih M. Peker adı altında, çevrimiçi destek vermeye başlamış. Kendine İngilizce bir sayfa açmış ve danışmanlık hizmetleri altına da travma ve istismar (trauma and abuse) ve seks bağımlılığı (sexual addiction) yazmış. Kendinin hüküm giydiği bir alanda, terapi verecekmiş seks bağımlılarına ve istismara uğrayanlara ya da istismarcılara! Nasıl bir çelişkidir ama. Neyse, gelelim bu hafta uzunca yazmak istediğim konuya. Fatih Nurullah lakaplı Uşşaki tarikatı lideri Eyyub Fatih Şağban’ın 12 yaşındaki kız çocuğunu istismar ettiği gerekçesiyle tutuklanmasının ardından, daha içimizdeki kızgınlığı dile getiremeden habere erişim yasağı getirildi. Yani Türk yargısı, bir tarikat şeyhinin sapıklığının ortaya çıkarıldığı haberi yasakladı! Çocuğun ve ailenin isimlerini deşifre eden veya görüntülerini gösteren haber linkleri vardıysa eğer, çocuğun şu anda ve ileride ruh sağlığını korumak adına bu erişim engelini anlardım ancak takip ettiğim kadarıyla ‘gizliliği ihlal’ eden bir unsur yoktu ortada. Neden geldi o zaman erişim engeli? Birileri koruyor mu bu sapık lideri? Uçkuruna sahip çıkamayan ve rezilce çocuklarımıza dadanan birini korumak, geleceğimizin umudu olacak çocuklarımızın fiziksel ve ruhsal sağlığından daha mı kıymetli? Sahi, tarikat ve cemaatlerin hala bu ülkeye katkısını anlamış değilim. Bunca zamandır haklarında duyduğumuz ortak nokta, darbe girişimi, ‘çocuk istismar’ları, çocukların yanarak can vermesi ve tecavüzler. Siz hiç kız çocuklarının okumasına katkıda bulunan bir tarikat duydunuz mu? Veya çocuklara ilim öğreten ve onları okumaya teşvik eden bir cemaat? Ya da dini ve vicdanı özgürlüğü savunan, teknolojiye kafa yoran ve bağımsız bir ülkeye sosyal, ekonomik ve kültürel katkı koymayı amaçlayan bir tarikat. Onun yerine ‘Cumhuriyet’i devirip İslami yönetim şeklini getirmeye yönelik söylemler zaman zaman gözüme çarpıyor. Daha birkaç sene önce ağzımız feci yanmadı mı darbe teşebbüsü girişimiyle? Seçilmiş bir yönetime baş kaldırmadılar mı bunlar? Askeri, polisi, sivili demeden onlarca insanı gözü kırpmadan öldürmediler mi acımasızca? Öncesinde, onlarca dalavere ile askerine, aydınına, yazarına, hayatını kız çocuklarının okumasına adamış 74 yaşındaki bilim insanına, Türkan Saylan’ına kumpaslar kurmadılar mı bunlar? E, neden ders almıyoruz o zaman? Neden bir cemaatten ağzımız bu kadar yanmışken diğerini bu kadar koruma ihtiyacı duyuyoruz? Neden çocuklarımı onlara emanet ediyoruz? Neden dur demiyoruz? Ve neden vuku bulmuş bir istismar olayını kapatma izlenimi verebilecek yasaklamalara gidiyoruz? Neden tarikat ve cemaatleri toptan yasaklamıyoruz? Daha kaç çocuğun istismara uğraması, yanması, kandırılması gerekiyor? Madem kapatmaya niyetiniz yok bu tarikat ve cemaatleri bırakın sesimiz çıksın. Mağdurun gizlilik ihlali bozulmadığı sürece, rezil olsun bu adamlar ve onu destekleyip şak şaklayanlar. Madem Allah’tan korkmuyorlar, isimlerinin afişe çıkmasından korkarlar, utanırlar da belki kirli ellerini çocuklarımız üzerinden kaldırırlar. Bari buna müsaade edin! Ha bu arada madem istismarla anılan tarikatların haberlerine erişim yasağı var; tarikat ve cemaatlere erişim de yasak olsun. Kimse kapısını çalmasın; özellikle çocuklar!