Polis şiddeti, başka bir polis şiddeti, arada bir de bekçi şiddeti. Yürüyen üniformalı şiddetler bana nedense Stanford Üniversitesi’nin bodrum katını anımsatıyor.

 İLAN: İki hafta sürecek bir hapishane deneyimi deneyi için katılımcı olarak gönüllü öğrenciler aranıyor. 1971 yılında Stanford Üniversitesi’nde sosyal psikolog Philip Zimbardo ve çalışma arkadaşları tarafından psikoloji tarihinin en çok tartışılan deneylerinden biri gerçekleştirildi. İlanı yanıtlayan 70’ten fazla gönüllü arasından, katılımları belli bir günlük ücret ile karşılanacak 24 lisans öğrencisi, araştırmacılar tarafından rastgele bir biçimde mahkumlar ve gardiyanlar olmak üzere iki gruba ayrıldı. Üniversitenin bodrum katı kabaca bir hapishane haline getirildi.  Gün bir: temsili bir üniforma, aynalı güneş gözlüğü ve jop. Gardiyanlara herhangi bir eğitim verilmemişti, yetkileri ve doğal halleri ile düzeni ve mahkumların kendilerine saygı duymasını sağlamaları bekleniyordu. Tek basit kural fiziksel şiddetin söz konusu olmayışıydı. Mahkumlar da henüz dahil oldukları bu deneyin nasıl bu kadar gerçekçi kurgulandığı ile ilgili şoklarını atlatmaya çalışıyor olacaktı ki -tutuklanma süreçleri neredeyse birebir işlenmişti- ilk gün başarı bile sayılabilirdi. Gün iki: İsyan Gün üç: Kaçma girişimleri Gün beş: Üç farklı gardiyan tipi 1-Katı kuralları uygulayan ancak adil olanlar 2-İyiliklerde bulunan, kolay kolay ceza vermeyenler 3-Aşağılamaktan zevk alan ve bu konuda yaratıcı olanlar Yapılan ön kişilik testlerinde öngörülemeyen bir farklılaşma söz konusuydu. İsyanlar ve kaçış denemelerine karşı psikolojik yıpratmalar, taciz, korkutma, sadistik davranışlar... Müdahale edilmedikçe başvurulan şiddet giderek artmıştı.  Gün altı: İki hafta sürmesi planlanan deneyin sonu.     İki ay sonra Gardiyan: “Üniforma ile birlikte verilen rolü de üzerine giyiyorsun, yani işi, sana “işin bu insanları hizaya sokmak” diyen. Ve kesinlikle sokakta normal kıyafetlerinle olduğun kişi değilsin. O üniformayı giydiğinde, o gözlükleri taktığında ve o jopu eline aldığında onları giyen insan oluyorsun. Ve bilirsin, o rolü oynuyorsun. Senin kostümün o. Ve kostümü giydiğinde ona uygun davranmalısın.”  35 yıl sonra Zimbardo: “Şunu belirtmeliyim ki, 35 yıl sonra, gördüğümde çok üzücü. The Lucifer Effect’i yazmak için hazırlanırken geri dönüp elimizdeki videolara baktığımda fazlasıyla depresif buluyorum. Videoları izliyorum ve kendime ‘Deneyi durdur, deneyi durdur. Neden devam etmesine izin veriyorsun?’ diyorum.” “Olan şey şuydu ki, ben de bir hapishane müdüründen farksız bir hale gelmiştim.” … 2020 yılında hep birlikte olağanüstü bir hali deneyimliyoruz. Toplum sağlığı adına gündelik hayata getirilen sınırlamalar ve sokağa çıkma yasakları devam ederken en çok gündeme gelen konulardan biri de artarak devam eden polis ve bekçi şiddeti. “Polis kimlik istiyorsa vereceksin!” “-Senin bana vurman doğru mu? -Doğru, ben ona karar verdiğim için doğru. -Ama vuruyorsun. -Lan yürü git! Cevap da vermeyeceksin!” Gerçek bir üniforma, güneş gözlüğü, ve silah, bir de ne yapılırsa yapılsın haklı çıkarmaya hazır bir destek kiti. 19 yaşında bir genç, sokağa çıkma yasağı sırasında çalışmak zorunda olduğu için kesilecek cezadan kaçarken polis tarafından kalbinden vurularak öldürüldü. Ana akım medyada olayın birbirinden farklı bir sürü versiyonunu gördük. Ancak işin ilginç tarafı, polisin silahından çıkan kurşunun girdiği yerin değişiyor, polis kurşununu haklı çıkarma motivasyonunun ise hiç değişmiyor oluşuydu. Maksadı taraflarınca bilinen bazı çevrelerin Emniyet Teşkilatı’na karşı yaptıkları Provokatif Kampanyaya dair açıklama yayınlayan İçişleri Bakanlığı, 2018’den bu yana yapılan muhakkik-müfettiş görevlendirilmelerinin ve sonuçlarındaki disiplin işlemlerinin sayısını da paylaşmış. Vatandaşlarımızın huzur ve güveninin teminatı olan Polis Teşkilatımızda görevli olan emniyet personellerinin -verilen iki yıllık tam sayılara göre- yıllık olarak ’undan fazlası hakkında müfettiş soruşturması gerçekleştirilmiş. Size bu sayılar ne kadar huzur verici geliyor bilemiyorum elbette, ama bildiğimiz şey polis şiddetinin yeni olmayışı. (Bekçilerde biraz daha acemiyiz henüz.) Ancak bu şiddetin kaynağı konusunda sağlam bir fikir edinebilmiş olduğumuzu düşünmüyorum. Teşkilatın/devletin verdiği güç tam olarak ne? Üniforma, jop, silah, dokunulmazlık algısı, kanun haline gelme… Yok tüm bu şiddet çürük elmalardan kaynaklıysa nasıl oluyor da böyle köklü ve disiplinli bir teşkilat bunları daha baştan ayıklayamıyor? Birebir tanımadığımız halde üstlerindeki üniforma yüzünden yücelttiğimiz ya da nefret ettiğimiz bu sıradan insanlar kim? Standart kişilik testleri onların da mı normal çıkıyor? Başlarında amacını unutmuş bir Zimbardo varsa, Christina Maslach nerede? *Christina Maslach, Zimbardo’nun deneye son verilmesi gerektiğinin farkına varmasını sağlayan meslektaşı