2017 yılında yayın hayatına başlayan ve Türkiye’de farklı disiplinlerden pek çok araştırmacının Yahudilik tarihi odağındaki araştırmalarını okuyucuyla buluşturan İsrailiyat: İsrail ve Yahudi Araştırmaları Dergisi'nin altıncı sayısı yayınlandı.

Yahudilik tarihi odağındaki araştırmalarını okuyucuyla buluşturan İsrailiyat: İsrail ve Yahudi Araştırmaları Dergisi'nin altıncı sayısı yayınlandı. Derginin altıncı sayısında iki özgün makale yer almakta ve her iki çalışma diasporada Yahudi kimliğinin izlerini sürmektedir. Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Doktora öğrencisi Ali Özkan’ın kaleme aldığı “Küçük Asya’da Toplumsal Hayatında Yahudiler” başlıklı makale, geçmişi Hellenistik Dönem’e değin geriye giden Küçük Asya kentlerinde hayat bulmuş Yahudi topluluklarını ele almakta. Arkeolojik araştırmaların sağladığı bilgilere ilaveten yazılı kaynakların da yorumlanmasıyla Küçük Asya kentlerinde uzun süre çeşitli organizasyonlarda yer almış Yahudi toplulukları incelendi. Makale, Roma İmparatorluğu ile Yahudilerin karşılıklı çatışma ve etkileşimlerini mekân üzerinden okumayı sağlamakta. Kronolojik olarak İmparator Hadrian döneminde yaşanan Bark Kokha İsyanı ve bu isyanın neden ve sonuçlarını ele alarak başlayan yazı, Eski Ahit geleneğinin önemli katkılar sunduğu Erken Hristiyanlık dönemindeki Yahudi-Roma ilişkilerine değinerek sürdürülmüş. Manisa-Salihli’de yer alan Sardis (Sart) antik kentinde inşa edilen ve Anadolu’da öncül olması nedeniyle önemli bir yere sahip sinagogun mekânsal olarak ortaya çıkışı işlenmiş. Roma İmparatorluk Dönemi’ne tarihlenen büyük bir hamam yapısının bir kısmında dönüştürülerek inşa edilen Sardis sinagogunun mimari stilinin açıklanmasının yanında diasporada Roma dünyasında azınlıktaki Yahudi cemaatleri için sağladığı kuvvetli imaj ele alınmış. Özkan’ın ifadesiyle, "Her halükarda bina Yahudiler için prestijli bir anıttır. Yahudi topluluğunun her üyesine diasporada gözle görünür bir kültürel kimlik, aidiyet imgesi sunar. Anıtsal mekâna adımını atan kimse, gürültüleri, ilahileri dinler; tütsü kokusunu solur; bu dünyayı, günahın ve kefaretin dünyasını hisseder; bir ideolojiyi alımlar; sembolleri deşifre ederek seyreder. Kültürel sembolizme hizmet eden mimari plastik öğelere şahit olmanın ötesinde, bu mekân akustik niteliklere de sahip olmalıdır. Dinsel bir binadaki sessizliğin bile belli bir musiki karşılığı söz konusudur. Mekânın işlevine uygun eylemlerin gerçekleştiği koşuşturmaların tamamı mekânı tamamlayan ana unsurlardandır." Çağ Üniversitesi Hukuk Tarihi Bölümü’nden Doç. Dr. Murat Köylü, kaleme aldığı “İsrail’in Kuzey Irak İlgisi ve Yahudiler” başlıklı makalesiyle Kuzey Irak’ta Yahudi kimliğinin serüvenini ele alıyor. Özellikle Roma döneminde yaşanan isyanlar neticesinde sürgünle Kuzey Irak’ta oluşmaya başlayan diaspora yerleşimlerinin günümüze değin analizi yapılmakta. Köylü’nün kaleme aldığı, “Kuzey Irak’ta 16. ve 17. yüzyılda bölgede yaşayan ailelerin en ünlülerinden biri Barzani ailesiydi ve bu aileye mensup hahamların kurduğu Yahudi eğitim kurumları büyük bir itibara sahipti. Öyle ki, başta Mısır olmak üzere Ortadoğu'nun muhtelif ülkelerinden buraya öğrenci akını oluyordu. Hatta Haham Nathanel Barzani, bölgede nadiren görülen zenginlikte bir kütüphaneye de sahipti ve kitapların büyük çoğunluğu da elyazmasıydı” ifadeleri, oldukça ilgi dikkat çekici. Yazının devamında İsrail politikalarının Kuzey Irak Bölgesel yönetimindeki Barzani ailesi özelindeki yakın ilişkisi çeşitli teorilerle yorumlanarak sonlandırılmış.