Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu'na (KESK) bağlı Kültür Sanat ve Turizm Emekçileri Sendikası, güvencesiz ve esnek mesai saatleri altında çalışmak zorunda bırakılan sanat emekçileri için bir açıklama yaptı. Açıklamada, sanat kurumlarına kadro verilmemesi ve sınav yapılmaması gibi sorunların yanında yaşanılan farklı sorunların da çözüme kavuşturulması talep edildi. Açıklamada "15 Temmuz sürecinde binlerce kamu emekçisi soruşturulduğu sırada, kimileri açığa alınır kimileri KHK’larla ihraç edilirken; tırnak içinde ‘temiz’ çıkan sanat emekçileri şu an güvenlik gerekçesiyle işten atılıyorlar." dendi.

Gösterişli kostümler, ışıklar ile seyirciye sunulan eserler altında aslında gerçek bir dram yattığını belirten emekçiler, üst yönetimlerin ‘performans’ gayesi ile günde 16-17 saate varan çalışma sürelerinden de şikayetçiler. Bazen Kültür ve Turizm Bakanı tarafından dile getirilen bazen basına talimat verilerek "Sanatçılar koruma altına alınıyor" şeklinde haberlerin çıkmasına tepki gösteren sanat emekçileri, beklenti içine sokulduklarını ama sorunlarına çözüm üretilmediğinden bahsedilen açıklamada, "Tek adam rejimine uymayanlar işten atılıyor" dedi. Yapılan açıklama şöyle:

‘SANAT EMEKÇİLERİ VERİLEN SÖZLERLE UMUT BEKLEYİP DURDU’

Sanat kurumlarında yıllardır kadro verilmemesi ve sınav yapılmaması dolayısıyla sanat emekçileri zaten mezun, misafir, süreli sözleşmeli figüran vs. pozisyonlarında çalışmaktaydılar. Yıllık sözleşme ile güvencesiz ve bir hayli esnek mesailer dâhilinde çalıştırılan sanat emekçileri verilen kadro sözleriyle özellikle son bir yıldır bir umut bekleyip durdular. Geçtiğimiz yıldan bu yana ara ara gerek Kültür ve Turizm Bakanı tarafından gerekse basında çıkan “Erdoğan talimatı verdi! Sanatçılar koruma altına alınıyor.” Haberleriyle güvencesiz sanat emekçileri büyük beklentiler içine sokulmuşlardı. Sanat kurumlarında güvencesiz çalışan sanat emekçilerine, tüm bu sıkıntılı sürecin biteceği daha iyi mali ve özlük haklara kavuşacaklarına dair Kültür ve Turizm Bakanlığından yapılan açıklama büyük bir sevinç yaratmıştı ki yine hayallerin Paris gerçeklerin Muş olduğunu gördük.

‘DEVLET TİYATROLARI KARMAŞA İÇİNDE’

En son 54 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile bırakın güvenceli bir kadroyu emekçiler işlerinden edilmişlerdir. Güzel Sanatlara Bağlı Koro ve Topluluklarda ne olacağı halen bilinmemekle birlikte sadece Devlet Opera ve Balesi Ve Devlet Tiyatrolarında ses sanatçısından marangozuna oyuncusundan demircisine orkestra sanatçısından suflörüne kadar yaklaşık 150 sanat emekçisi sözleşmelerinin yenilenmeyeceği ile ilgili bir yazı tebliğ edilerek işten çıkarılmışlardır. Özellikle Devlet Tiyatrolarında şu an ciddi bir karmaşa yaşanmakla kimi müdürlüklerde iş yürümez hale gelmiştir.

‘PERDE KAPATMAK SUÇTUR’

Normal koşullarda sanat kurumlarında, bir sanat emekçisinin, o aksam sergilenecek eserin gösterimine engel olması durumunda, karşılaşacağı cezai işlem sözleşmesinin feshidir yani işten atılmadır. Adana Devlet Tiyatrosunda işten atılan arkadaşlarımızın yerini dolduramadıkları için sanat camiasında evrensel hale gelen ‘show must go on’ daha yerel bir değişle perdelerin kapatılamayacağı yerleşik düşüncesi bir anda nasıl değişmiştir. Peki bu durumda bu yapılan dolayısıyla kime ceza verilecektir?

‘TEK ADAM REJİMİNE UYMAYANLAR İŞTEN ATILIYOR’

Kimi arkadaşımıza güvenlik soruşturmasından geçemedikleri için sözleşmelerinin yapılamayacağı ifade edilmiştir. Ülkemizde yapılan güvenlik soruşturması “benden olup olmadığının tespiti” soruşturmasına dönüştüğü artık herkesin malumudur. Tek adam rejiminin insan modeline uymayan emekçiler yetenek ve bilgi düzeyleri hiç irdelenmeden istihdam edilmiyor hatta sanat kurumlarında yaşadığımız pratikte de gördüğümüz gibi işten atılıyorlar. 15 Temmuz sürecinde binlerce kamu emekçisi soruşturulduğu sırada, kimileri açığa alınır kimileri KHK’larla ihraç edilirken; tırnak içinde ‘temiz’ çıkan sanat emekçileri şu an güvenlik gerekçesiyle işten atılıyorlar. O günden bugün ne değişmiştir? Kimi durumlarda aylar hatta yıl süren güvenlik soruşturmaları Sanat kurumlarında ışık hızında yapılarak üç günde nasıl sonuçlandırılmıştır? Bu soruşturmaların bir kriteri yok mudur? 22 yıllık çalışan 22 yıldır tehlike arz etmezken şimdi güvenliği ne yönden tehdit eder hale gelmiştir?

’20 YILDIR ÇALIŞAN SANATÇILARIN MİSAFİRLİKLERİ BİTMEYECEK Mİ?’

İşlerine devam etme aşamasında olan sanat emekçileri de belki 11 ay 28 gün sonra aynı kaderi paylaşacaklar. Kaldırılmadan önce kamu personel sisteminin en gayri insani istihdam biçimi olan, kamuda esnek çalışma ve asgari standartlara uymaksızın personel çalıştırmanın aracı olarak özellikle yaygınlaştırılan 4/C’li yani ‘geçici personel’ istihdamına benzer bir istihdam biçimi 4/B’li Sözleşmeli Personel istihdamıymış gibi gösterilmeye çalışılıyor. Bakınız 54 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 6. Maddesinde kurumların çalıştırabilecekleri personel sayılarının karşılığında örneğin Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü sanatçı alımı için 756 adam/ay ibaresi bulunmaktadır. Bu geçici işçiler için kullanılan bir terimdir ve 4B Sözleşmesinde böyle bir madde yoktur. Adam/ay terimi kurumların bir ay içerisinde çalıştırabilecekleri kişi sayısını ifade etmekle birlikte bir yılda ise 11 ay 28 gün çalışmayı öngörür. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine konan geçici madde de yapılacak sözleşmenin 2020 yılı için geçerli olduğu hüküm altına alınmış peki 2021 yılı ne olacak? 20 yıldır çalışan misafir sanatçıların misafirlikleri hiç bitmeyecek mi?

‘GÖSTERİŞ İÇİNDE SEYİRCİYE SUNULAN ESERLERİN ALTINDA DRAM YATIYOR’

Gösterişli kostümler, ışıklar ile seyirciye sunulan eserler ve tüm bu şaşanın altında aslında gerçek bir dram yatıyor. 1800 lü yılların çalışma koşullarına benzer koşulların ağırlığı altında ezilen sanat emekçileri üst yönetimlerin ‘performans’ gayesi ile günde 16-17 saat varan şekilde çalıştırılmaya devam ediliyorlar. Kültür ve Turizm Bakanının sanat emekçilerine daha önceki istihdam biçimlerinden daha iyi olan 4/B li sözleşmesi yapılacağını ilan etmesiyle yaşanan sevinç yerini açlığa mahkûm edilen sanat emekçilerinin dramına bırakmıştır. Misafir sanatçılar ve Süreli Sözleşmeli Personel pozisyonlarında çalıştırılan arkadaşlarımızın sorunlarına gerçek çözümlerle gelinmesini istiyoruz. Sanat kurumlarında yapılan bu haksızlıklara bir an önce son verilmelidir. Nitelikli kamusal hizmet üretebilmek için daha iyi çalışma koşulları ve güvenceli istihdam istiyoruz.