Diyarbakır Barosu; Kürt nüfusunun ağırlıkta olduğu illerde karayollarındaki Kürtçe uyarı yazılarının silinmesinin arkasında İçişleri Bakanlığı olduğundan hareketle çözümü bakanlığın ilgili kararına karşı iptal davası açmakta buldu.
Serbestiyet’e konuşan Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, konuyu araştırırken valiliklerin kendi başına herhangi bir uygulama yapamayacağını anladıklarını, valiliklere İçişleri Bakanlığı’ndan talimat gittiğini bu araştırmada ortaya çıkardıklarını söyledi.
İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü’nün 26 Temmuz 2024 tarihli “Karayollarında Trafik İşaretlemeleri” konulu yazısında tüm karayollarındaki trafik işaretlerinin standartlarını Karayolları Genel Müdürlüğü’nün tespit ve kontrol etmekle yükümlü olduğunun kanunlarca hükme bağlandığı anlatılırken, standartlara uygun olmayan işaretlerin zabıta işbirliğiyle sökülebileceği şöyle ifade ediliyor:
“Karayolları Genel Müdürlüğü’nce tespit edilen trafik işaretlerinin standart, anlam, nicelik ve niteliklerine ve karayoluna uygulama tekniğine aykırı hareket edilemez.
Uygulamanın standart ve tekniğine uygun olarak yapılıp yapılmadığı Karayolları Genel Müdürlüğü’nce kontrol edilir. Tespit edilen aykırılıklar ilgilisince uygun hale getirilmediği taktirde Karayolları Genel Müdürlüğü’nce ve gerektiğinde zabıta ile işbirliği yapılarak ortadan kaldırılır.”
ASİMİLASYON POLİTİKASI
Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren “Karayollarına Kürtçe uyarı yazıları yazılınca standartlar hazırlanmış. Yüz yıllık inkar ve asimilasyon politikasını sürdürüyorlar. Kabul etmedik, etmeyeceğiz” diye konuştu, Diyarbakır Barosu’nun İçişleri Bakanlığı kararına karşı açtıkları iptal davasının demokrasi isteyen herkes tarafından takip edilmesini istedi.
“DÜŞMANLIĞINIZ ASFALTA KADAR DÜŞTÜ”
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Koçyiğit, DEM Parti olarak yasaklarla mücadele etmekten vazgeçmeyeceklerini TBMM’de yaptığı basın toplantısında AK Parti’nin Kürtlerin demokratik haklarına saldırı kültüründen örnekler vererek anlattı:
“Bugün 12 Eylül darbe dönemini aratmayacak bir konseptle Kürt kültürüne, diline, varlığına yönelik her gün yeni bir saldırı dalgası gerçekleşiyor. 80’lerde, 90’larda Kürtçe yasaktı, Kürtçe kasetleri toprağa gömen bir Türkiye gerçeği vardı. Bugün de Kürt olmak yasak, halay çekmek yasak. AKP iktidara geldiği günden beri Kürt diline ve kültürüne karşı ayrımcı, ötekileştirici yaklaşımını sürdürüyor.
TRT’de Kürtçe kanal açtığı için övünen bir AKP iktidarı, ‘Kürtçe siyaset yapılmasını kolaylaştırdık’ diyen bir AKP iktidarı, ‘Artık cezaevlerinde Kürtçe serbest’ diyen bir AKP iktidarı ki bunların hepsinin gerçek olmadığını biliyoruz. Düşmanlığınız asfalta kadar düşmüş durumda, yakında o asfaltları da sökerseniz hiç şaşırmayız.”