Dünyanın pek çok ülkesinin ardından maymun çiçeği virüsü Türkiye'de de görüldü. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye'de ilk monkeypox vakasının tespit edildiğini duyururken, yurttaşlar "Maymun çiçeği nedir?", "Maymun çiçeği virüsü nasıl bulaşır?" sorularına yanıt arıyor. Ender görülen bir virüs olan maymun çiçeği, çiçek hastalığına benzer bir hastalığa yol açıyor. Ancak maymun çiçeği görülen kişilerdeki semptomlar, çiçek hastalığa göre çok daha hafif geçiyor ve bulaşıcılık oranı da düşük.
MAYMUN ÇİÇEĞİ SEMPTOMLARI NELER?
Çiçek hastalığının (smallpox) bir varyasyonu olan maymun çiçeği bir DNA virüs. İlk olarak 1958’de laboratuvar maymunlarında tespit etttiği için bu adla anılan virüs, kemirgenler gibi vahşi hayvanlardan veya enfekte insanlardan insanlara bulaşıyor. Afrika’da bir yılda, tipik olarak kıtanın batı ve orta kesimlerinde ortalama birkaç bin vaka görülüyor.
Virüs genellikle tropik yağmur ormanlarının yakınındaki Batı Afrika ülkelerinde görülüyor. Virüsün, Batı Afrika ve Orta Afrika olmak üzere iki ana türü bulunuyor. Virüsün ilk belirtileri ateş, baş ağrısı, şişlikler, sırt ağrısı, kas ağrısı ve halsizlik. Ateş düştükten sonra, genellikle yüzde başlayan ve daha sonra vücudun diğer bölgelerine, çoğunlukla avuç içlerine ve ayak tabanlarına yayılan bir döküntü gelişebiliyor. Çok kaşıntılı olabilen döküntü değişip bir kabuk oluşturuyor ve farklı aşamalardan geçtikten sonra düşüyor. Yaraları iz bırakabiliyor.
Maymun çiçeği belirtileri tipik olarak ateş, yoğun baş ağrısı, kas ağrıları, sırt ağrısı, düşük enerji, şişmiş lenf düğümleri ve deri döküntüsü veya lezyonları olarak kaydediliyor. Döküntü genellikle ateşin başlamasından sonraki bir ila üç gün içinde başlıyor. Lezyonlar düz veya hafif kabarık olabilir, daha sonra kabuklanabilir, kuruyabilir ve düşebiliyor. Bir kişideki lezyon sayısı birkaç ila birkaç bin arasında değişebiliyor. Döküntü yüz, avuç içi ve ayak tabanlarında yoğunlaşma eğiliminde oluyor, ayrıca ağızda, cinsel organlarda ve gözlerde de görülebiliyor.
MAYMUN ÇİÇEĞİ TEDAVİSİ VAR MI?
Maymun çiçeğinin tedavisi yok ancak salgınlar virüsün yayılmasının önüne geçilerek kontrol edilebiliyor. Çiçek hastalığına karşı aşılamanın maymun çiçeği hastalığını önlemede yüzde 85 etkili olduğu kanıtlanmıştı. Aşı hala bazen kullanılabiliyor.
Virüse yakalananlarda vakaların çoğu hafif geçiyor. Virüs bazen su çiçeğini andırıyor ve birkaç hafta içinde kendiliğinden yok oluyor. Ancak bazen daha şiddetli olabiliyor. Daha önce Batı Afrika'da ölümlere neden olduğu bildirilmişti.
Virüse ilk kez bir maymunda rastlandı. 1970'ten bu yana 10 Afrika ülkesinde salgınlar görüldü. Afrika dışındaki ilk vakalar 2003 yılında ABD'de görülen salgınla kaydedildi. Hastalık, insanlara çayır köpeklerinden geçmişti. Köpeklereyse ülkeye ithal edilen küçük memelilerle taşınmıştı. 81 vakanın hiçbirinde ölüm yaşanmadı. 2017'de Nijerya, ülkenin resmi kayıtlara geçen son maymun çiçeği salgınından yaklaşık 40 yıl sonra, en büyük salgını yaşadı. 172 şüpheli maymun çiçeği vakası kayda geçti ve hastaların yüzde 75'inin 21 ila 40 yaşları arasındaki erkekler olduğu bildirildi.
MAYMUN ÇİÇEĞİ NASIL BULAŞIYOR, SALGIN RİSKİ VAR MI?
Virüs, maymun çiçeğine yakalanmış başka bir kişiyle yakın temas halinde yayılabiliyor. Virüs vücuda deri sıyrıkları, solunum yolu, gözler, burun veya ağız yoluyla girebiliyor. Cinsel ilişki sırasında doğrudan temas yoluyla da bulaşabiliyor. Virüs ayrıca bulaştığı maymunlar, sıçanlar ve sincaplar gibi hayvanlar ya da yatak takımı ve giysi gibi nesnelere temas yoluyla yayılabiliyor.
ABD Ordu Tıbbi Araştırma Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü‘nden virolog Jay Hooper, maymun çiçeğinin COVID-19 pandemisinden sorumlu virüs SARS-CoV-2 gibi olmadığı görüşünde. İnsandan insana kolayca bulaşmayan virüse karşı halihazırda tedaviler ve aşılar bulunuyor. Yine de birbirleriyle belirgin bir bağlantısı olmayan insanlarda maymun çiçeği tespit edilmesi, virüsün sessizce yayılıyor olabileceğini düşündürüyor. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezlerinde çiçek hastalığı ekibine başkanlık eden epidemiyolog Andrea McCollum, yaşanan durumu endişe verici olarak tanımlıyor. Bilim insanları, haftalarca sürebilen ve sıkı temas takibi gerektiren bir epidemiyolojik araştırma tamamlandığında, salgınların kökeni ve enfeksiyon için risk faktörleri hakkında daha iyi bir fikre sahip olacaklarını ifade ediyor: