MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Semih Yalçın, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Meclis açılışında DEM Partili vekillerle tokalaşması sonrası başlayan tartışmalar hakkında yazılı açıklama yaptı.
Semih Yalçın’ın açıklamasının ilgili kısmı şöyle:
“Sayın Devlet Bahçeli’nin uzattığı el; bin yıllık kardeşlik hukukunu, bir arada yaşama azmini sürdürme arzusunun izharıdır”
Bugün bölgemizde ve dünyada meydana gelen gelişmeler, sadece MHP’yi değil, Türkiye’de yasalar çerçevesinde faaliyet gösteren bütün siyasi partileri aynı mesuliyet dairesine almakta, aynı vazifenin icrasından mesul kılmaktadır.
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin son günlerde bazı siyasi partilerin temsilcilerine karşı sergilediği yapıcı tavır, dışarıda büyüklüğünü daima hissettiren ülkemizin içeride de bir birlik bütünlük resmi vermesi konusunda duyduğu haklı zaruretin bir neticesidir. Sayın Devlet Bahçeli’nin uzattığı el; bin yıllık kardeşlik hukukunu, bir arada yaşama azmini sürdürme arzusunun izharıdır. Sayın Genel Başkanımızın hamlesi; bir taviz, yumuşama, normalleşme adımı değil; bilakis normalin maliklerinin, mekânın sahiplerinin hatırlatılmasıdır.
“DEM, DEM’LENME VE İKTİDAR HAYALLERİ KURMA DEMİ DEĞİLDİR”
Sayın Genel Başkanımızın hamlesi; bir taviz, yumuşama, normalleşme adımı değil; bilakis normalin maliklerinin, mekânın sahiplerinin hatırlatılmasıdır. Ülkemizin zor bir dönemden, bölgenin ve dünyanın da ateş çemberinden geçtiği bir iklimde, kavganın ve siyasi mücadelenin kurallarının millî çıkarlar doğrultusunda şekillenmesi elzemdir. Devlet aklı bunu gerektirmektedir. MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli de bu gerçeği dikkate almıştır. Bu adım; aciz veya zaaf işareti değil, aksine devletin büyüklüğünün ve celadetinin göstergesi, MHP’nin de kendine olan güveninin nişanesidir. Dem, Dem’lenme ve iktidar hayalleri kurma demi değildir. Devir; ayrışma, kamplaşma, kutuplaşma devri değildir. Zira emperyalizmin bölgedeki son taşeronu İsrail’in bölgedeki faaliyetleri, Türkiye’nin güvenliğini ve bölgesel çıkarlarını tehdit etmektedir. Türkiye, gerek diplomatik, gerek siyasi ve gerekse askerî adımlarını buna göre atmak, bütün caydırıcılığını ortaya koymak zorundadır. Türkiye, bölgesel barışın en büyük âmili ve düzenleyicisi olduğu gerçeğini küresel vicdana yerleştirmek mecburiyetindedir.