6 Şubat’ta merkez üssü Kahramanmaraş olan 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki depremin ardından can kaybı sayısı artmaya devam ederken, enkaz altında kalan yurttaşlar için yapılan yardım çağrıları da sürüyor.

Prof. Dr. Naci Görür de, 10 ilin etkilendiği depremlere ilişkin olarak, "En büyük tehlike bu saatten sonra artçılar. Şimdiden uyarıyorum Adana ve Hatay daha riskli hale geldi" dedi.

Hürriyet yazarı Hande Fırat'a konuşan Görür, "1999 depreminden sonra hızla, istekle, durmadan işe başlasaydık, 23 senede tüm Türkiye’yi depreme dirençli kentler haline getirirdik. Deprem, hava, su, ekmek kadar gerçektir. Fay kuşaklarında bulunan yerleşim alanlarını dirençli hale getirmeliydik ve getirmeliyizdir" dedi.

Görür yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“- Fark ettim ki Elazığ bir deprem kentinde yaşadığını bilmiyor. Depremin geleceği belli.

- 2003 yılında kolları sıvadım, Vali, Kaymakam hepsiyle konuştum, konferanslar verdim.

- Bingöl, Adıyaman ve Malatya’nın da tehlikede olduğunu anlattım. Devlet Planlama Teşkilatı’na proje hazırladım.

- Kıvrandım, dilimde tüy bitti, 7 yıl uğraştım. 2010’da Elazığ depremi oldu.

‘İÇİME DOĞMADI, BİLİM VAR’

- Gelelim Erkenek-Maraş arasına... Bağırdık, çağırdık, yerel yönetimlerle konuştum. Düne kadar konuştum.

- 04:17’de depremi duydum, 75 yaşındayım, bir buçuk saat ağladım.

- İçime doğmadı deprem olacağı, bilim var. Bilim, bu fay hattının kırılacağını zaten söylüyordu.

- Elazığ’da kırılan fay hattındaki enerjinin bir kısmının şu an kırılan hatta transfer edileceğini söyledik.”

Sevgili okuyucularım bu büyük ve şiddetli deprem ta Mısır’dan hissedildi. Peki neden? Nasıl bir etkisi var? Yanıtlar Naci Hoca’dan:

“- 7 üzerindeki depremler adeta 1 milyon 800 bin ton üzerinde TNT patlamış etkisi yapar.

- Deprem büyük, hem kırıklar oluşturur hem kayalar hareket eder. Yerden giden dalgalar yayılır, Mısır’a kadar da hissedilir ama şiddeti daha azdır.

- Asıl depremin odak noktası yıkılır.

- En büyük tehlike bu saatten sonra artçılar. Şimdiden uyarıyorum Adana ve Hatay daha riskli hale geldi.

- 1999 depreminden sonra hızla, istekle, durmadan işe başlasaydık, 23 senede tüm Türkiye’yi depreme dirençli kentler haline getirirdik.

- Deprem, hava, su, ekmek kadar gerçektir.

- Fay kuşaklarında bulunan yerleşim alanlarını dirençli hale getirmeliydik ve getirmeliyizdir.

- Bir kent mikro bölgelere ayrılır. Fay sistemi, derinliği, boyu analiz edilir.

- Tehlike-risk analizi ortaya çıkarılır. Yani olası büyüklüklere göre depremde kaç mahalle yıkılır, kaç kişi ölür, ne zarar verir, rapor edilir.

- Vali, belediye ve hükümet her kent için tehlike ve risk analizlerine göre kenti yeniden yapılandırır.

- ‘Şurada bina olmaz’ der, yeşil alana çevirir, ‘şurada çok katlı bina olmaz’ der, ‘Bu alan güçlendirilmeli’ der.

- Afet Bakanlığı kurulmalı ve çok ciddi bütçe ayrılmalı.

- İlk yıl 5 yıllık plan hazırlanmalı, acil devreye alınmalı

- Gerekli tedbirler uygulanırsa 20 senede Japonya gibi oluruz.

İSTANBUL’A UYARI

- Herkes biliyor ki İstanbul’da bir deprem olursa en az 50-60 bin bina hasar alacak.

- Uyarmaktan dilimizde tüy bitti.

- Japonya bunu böyle yaptı, 7 üzerinde deprem oluyor, tesadüfen 1 ya da 2 kişi ölüyor.

- Japonya’nın yaptığını el ele verirsek biz de yaparız.”