Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan’ın önümüzdeki seçimlere ilişkin partisinin izleyeceği stratejiyi açıkladığı basın toplantısı yeni tartışmalara kapı araladı. SOL Parti, Türkiye Komünist Hareketi ve Devrim Hareketi ile birlikte mevcut ittifakların dışında bir cephe oluşturacaklarını vurgulayan Okuyan, HDP ve CHP dışında bir alternatif kurmayı hedeflediklerini açıkladı. Bu ittifaka veya cephe hareketine EMEP’in katılması da bekleniyor.
Ekonomik krizin, hayat pahalılığının, sosyal buhranın hiç olmadığı kadar sınıfsal mücadeleyi zorladığı mevcut denklemde sosyalist solun bağımsız bir blok halinde seçimlere girmesi, seçimlerin ötesinde birleşik bir muhalefet cephesi yaratması oldukça önemlidir.
Mevzu sadece sandıktan çıkacak sonuç değildir. Görünen o ki, eğer ciddi bir yol kazası yaşanmaz ise Millet İttifakı bu seçimleri kazanacaktır. Peki sonra ne olacak?
Neoliberalizm çöküyor, ama sadece Türkiye'de değil, dünyada çöküyor. Devletler iç pazarlarını derinleştiren bir modele dönmeye başladılar. Neoliberal model çöp oldu. Tek başına bu vurgu da yeterli değil.
Ne yapmalı ve nasıl yapmalı?
Esas tartışma konusu bu.
Neoliberalizmin panzehri, finans kapitalin bekasını gözetecek bir modeli umut göstermek veya dayatmak değildir.
Neoliberal modelin çöktüğünü beyan etmek radikal bir çıkış veya sistem karşıtı bir söylem değil. Müesses nizamın en yüce temsilcileri bile bunu dile getiriyor. 1873, 1929, 1974 yılları ile özdeşleşen yapısal krizleri, sistem kendini re-organize ederek aşmıştı.
2008 yılındaki kriz ise hala aşılabilmiş değil. Onun artçı sarsıntıları pandemi ile birlikte doruk noktasına ulaştı. Neoliberal model artık yürümüyor ve sistem yeni bir model arayışında.
Nepotizm bataklığına saplanan AKP iktidarı altında Türkiye'de etkisi daha yoğun hissedilen bu krizden çıkışın yolunu salt bir iktidar değişikliğine indirgemek sorunu hiç anlamamak demektir. İşte bu yüzden sınıfsal temele dayanan toplumsal muhalefete ihtiyaç var.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Ergin Yıldızoğlu’nun sözleriyle devam edelim:
“CHP belki henüz ayırdında değil ama (...) solundan gelecek bir desteğe gereksinimi var. Ancak solun da böyle bir desteği verebilecek, kendi potansiyelleriyle uyumlu bir etkinlik düzeyine yükselmesi gerekiyor”
Yukarıda da belirttiğim üzere, ortada sadece bir iktidar değişikliğe ile giderilemeyecek ölçüde çok ciddi sosyal ve siyasal bir kriz var. İşte sosyalist sola bu noktada büyük bir görev düşüyor.
Tartışmaya bu eksenden devam edebiliriz.