ANTALYA

Olimpos Gökyüzü ve Bilim Festivali’nin ardından

Antalya Olimpos'ta 9-10-11 Ağustos tarihlerinde gerçekleştirilen Olimpos Gökyüzü ve Bilim Festivali sona erdi.

Abone Ol

Haber: Av. Elifsu Dilek Şen

Yıldızların yasasını fiziğin, ve uzayın masalı dilinden dinlemek isteyenler için Olimpos Gökyüzü ve Bilim Festivali gerçekleşti. Memleketin dört bir yanından gelen katılımcılarla gökyüzüne dair sorulara cevaplar arandı. Gökyüzü biliminde en önemli olan soru sormak ve bazen soruların cevabı da başka sorular olabileceği belirtildi.

Dolunayın ışıl ışıl parladığı bir gecede yıldızları izlemeye çalışmak verimli sonuçlar doğurmayacağından Gökyüzü ve Bilim Festivalin de düzenlenme tarihlerini, bu durum gözetilerek yapıldığı ifade edildi festival komitesi tarafından. Aynı zamanda Perseid, yani Kahraman göktaşı yağmuru havanın açık olması sayesinde özellikle yaz aylarında rahatlıkla gözlenebildiği ve güneş etrafında her 133 yılda bir tam turunu tamamlayan 109/Swift-Tuttle (Perseid) kuyrukluyıldızı, Güneş’e yaklaştıkça geride bazı parçalarını bırakır. Dünya’nın yörüngesi ile bu arta kalanların kesişmesi sonucunda atmosfere dokunan meteor parçaları, tıpkı kıvılcım çakmasına benzeyen parlak bir görünüm oluşturur. Perseid kuyrukluyıldızı da böylelikle çıplak gözle görülebilecek kadar açık hâle gelir. Festival, her yıl olduğu gibi bu yıl da Perseid göktaşı yağmurunu gözlemek amacıyla bu tarihlerde düzenlenmiş olsa da gece etkinlikleri kapsamında profesyonel teleskoplarla Jüpiter, Mars ve Satürn de gözlendi.Andromeda galaksisinin yeri öncelikle çıplak gözle tespit edildi sonrasında telesopla incelendi.Bu aşamalarda teleskop kurulumu, odaklaması, ayarlar, mercekler ve teleskobun çalışma mekanizması hakkında bilgi verildi.

Prof. Dr. Lokman Kuzu, Türkiye Uzay Ajansı Çalışmaları adlı konuşmasında memleketin küresel uzay çalışmaları sahasında nerede durduğunu ve geçmişten günümüze bu alanda yapılan faaliyetleri, oldukça ilgiyle karşılanan, nükteli bir sunum gerçekleştirdi.

Rocket Man kitabına ve Voli filmine göndermelerde bulundu.

Aynı zamanda gün geçtikçe artan uzay çöpleri gelecekte insanlık için problem oluşturabilir mi? Uzay çöplüğünün temizlenme­si için herhangi bir çalışma yürütü­lüyor mu? Bilim dünyası, bu büyük soruna karşı bir çare bulabildi mi? Uzay çöplerinin temizlenmesi için alternatif çözüm önerileri nelerdir sorularını tartıştı.

Uzay boşluğundaki çarpışmalar nedeniyle sayıları her geçen gün artan ve milyonları bulan uydu parçaları, astronotların şimdiye kadar uzaya düşürdüğü eşyaların bir kısmı atmosfere girerken yanıp yok oluyor; bir kısmı ise genelde dünyanın boş alanlarına düşüyor.Bu çöplerin önemli bir bölümü de yörüngede kaldığından yerleri ve uzaklıkları bilindiğinden bahsetti Prof Dr. Lokman Kuzu.

NASA’da çalışan bilim insanı Donald Kessler, 1978 yılında bir çarpışmadan kaynaklanan enkazın başka çarpışmalara yol açacağı ve yörüngede hiçbir şey kalmayana kadar her biri daha fazla enkaz ve daha fazla yıkım yaratacağı bir domino etkisi senaryosu tanımladı. Bu senaryo “Kessler Etkisi” olarak adlandırıldı. 2013 yılında vizyona giren bilim kurgu filmi Gravity bu senaryo üzerine kurgulandığını belirtildi sunum esnasında.

Prof Dr. Mehmet Emin Özel, Orta Doğu Teknik, Çukurova, Çanakkale, Tarsus-Çağ, İstanbul Maltepe ve Işık üniversitelerinde öğretim üyeliği, NASA, Münih ve Bonn Max Planck Enstitüleri, İtalya Kozmik Research Enstitüsü ve TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi'nde (MAM) görev yaptıktan sonra emekli olan Prof. Dr. Mehmet Emin Özel, astronomi tarihiyle ilgili bilgiler verdi. IAU'nun belli yıllarda gerçekleştirdiği genel kurul çalışmalarında gelen öneriler üzerine resmiyet kazanan isimlendirme çalışmalarının tüm dünyada ilgi çektiğini belirten Prof. Dr. Özel, isimlendirme konusunda oldukça sıkı sayılabilecek kurallar olduğunu söyledi. Bazı gök cisimlerinin belli konulara ayrıldığını kaydeden Prof. Dr. Özel, "Mesela Venüs'teki tüm yapılara kadın ismi verilmesi kurallardan biri. Merkür ise sanatçılara ayrılmış durumda. Asteroidler ve kuyrukluyıldızlara isim konusunda, onu keşfedenin bir öneri hakkı var. Politik olmamak koşuluyla buna genelde uyuluyor" diye konuştu.

Mehmet Emin Özel Olbers açmazını anlattı.Şöyle ki, merkezinde bulunduğumuz bir küre alalım ve bu kürenin yarıçapı büyüdükçe nasıl bir değişim olacağını düşünelim. Işığın şiddeti uzaklığın karesi ile ters orantılı olarak değiştiğine göre, bu küre üzerinde bulunan yıldızların parlaklıkları uzaklığın karesi ile ters orantılı olarak azalacaktır. Buna karşılık, eğer yıldızlar uzayda düzgün olarak dağılmış iseler, kürenin üzerindeki yıldızların sayısı, bu yüzeyin yüzölçümü ile (yani kürenin yarıçapının karesi ile) orantılı olarak artacaktır. Bu iki zıt etki birbirini yok edeceğinden, her bir küre yüzeyinde bulunan yıldızların bize göndereceği toplam ışık şiddeti aynı kalacaktır. Her katmanın bize göndereceği eşit ışık şiddetlerinin toplamının sonsuz olması gerekir.

Dr. Ufuk Gökçek yerçekimsiz ortamda insan fizyolojisinde meydana gelen değişikliklerden söz etti. Karanlık madde ve karanlık enerji kavramlarını tartıştı.

Taylan Kasar’dan aktif galaksi çekirdeklerini anlatan büyük ilgiyle dinlenen sunum gerçekleştirdi.

Şengül Yargın ,Evrende Moleküler Bölgeler ve Astrokimya konulu sunum gerçekleştirdi.Fulerenlerin öneminde ve okyanusların derinliklerinde bulunduğundan bahsetti. Fulleren gözlemleri yapmak için herhangi bir astronomik kaynak belirlemek zordur çünkü sentez mekanizması tam olarak anlaşılmış değildir. Gözlemsel, teorik, bilişimsel ve deneysel teknikler gününüzde fulleren sentez hipotezini yeniden gözden geçirmek için en önemli araçlardır. Yüksek kızılöte hassasiyeti ile birlikte, yüksek açısal çözünürlüğe sahip James Webb Uzay Teleskobundan elde edilecek veriler sayesinde astronomik fullerenler daha iyi anlaşılmaya başlanacak ve sentez mekanizmasına dair daha iyi ipuçları elde edilebileceğini belirtti.

Batman Üniversitesi Arş. Gör. Emrah Taşarer- Uzay Turizmi Bir Hayal mi, Gerçek mi dedi.  Tüm katılımcıları Astroturist olarak tanımladı.Memlekette ilk olarak Bursa İnegöl’ün Karanlık Gökyüzü Parkı ilan edildiğinden bahsetti. Aynı zamanda Beyağaç Topuklu yaylasının da başvuru sürecinin devam ettiğinden bahsetti.

Uzman Astronom Mahmut Tekeş, Astronomi tarihini özetleyen gökyüzün değişken olduğunu yaz üçgeni ve kış üçgenini anlattı.En parlak yıldızın Sirus olduğunu , haftanın neden 7 gün olduğunu gün isimlerinin dahi ayın ve güneşle ilgili olduğunu belirtti.Oldukça analitik olan sunum katılımcılar tafından büyük bir ilgiyle izlendi.

Özellikle çocuklara yönelik yaratıcılığı destekleyen yarışmalar yapıldı.

Gökyüzünü başka  anlamak isteyen birçok  kişiye hitap eden etkinliklerle dolu olan festival genç ve çocukların düşleri konusunda çok etkili olacaktır.Bilim terminolojisini anlamak düşünsel gelişimi de etkilediği ve sahte bilimden uzak durmak gerekliliği ifade edildi festival boyunca. Teorik hesaplamaların uzayda nasıl bulunabileceğini anlamak  kendi varlığımızın anlaşılmasın sağlar.Farklı alanlardan çalışan katılımcıların  bir araya gelerek fikir alışverişinde bulunabilme imkânı sundu festival.Özellikle gençler ve çocuklar, hem alanlarında uzman kişilerin ışığında yeni bilgilerin keşfini deneyimledi hem de tanıştıkları yeni kişilerle yeni dünyaları ve gezegenleri bulmuş oldular aslında. Farklı ilgi alanları bir araya geldiğinde yapılan sohbetler, etkinlikler de zenginleşti.

Özellikle zengin içeriği, öğretici olduğu kadar eğlenceli etkinlikleriyle de keyifli bir vakit sunan festival, bir sonraki yılın hazırlıklarına yeniden başladı.