GÜNDEM

Onur Yaser Can’ı davası görüldü

Onur Yaser Can’ı intihara sürükleyen polislerin yargılandığı dava Çağlayan Adliyesi 41. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Abone Ol

Haber: Fatoş Erdoğan

Narkotik polisi tarafından gözaltına alındıktan sonra işkence gören ve emniyete yeniden çağrılınca intihar ederek yaşamına son veren Onur Yaser Can’ın ölümünden 12 yıl sonra açılan davanın üçüncü duruşması 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Sanıkların celsede hazır edilmesi talebinin reddine, işkence hakkında suç duyurusunda bulunma talebinin reddine, tutuklama talebinin reddine, dinlenmeyen tanıklar dinlenmesine, duruşmanın 31 Mart'a ertelenmesine karar verildi.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mimarlık Fakültesi mezunu Onur Yaser Can, 2 Haziran 2010 tarihinde İstanbul Beyoğlu’nda narkotik polisi tarafından gözaltına alındı. İfadesinin alınmasının ardından serbest bırakıldı. 23 Haziran 2010’da tekrar ifadeye çağrılan Can aynı gün intihar etti. İntiharının ardından annesi Hatice Can, oğlunun cebinde, üzerinde çıplak aramaya maruz bırakıldığına dair ifadelerin yazılı olduğu bir not buldu. Anne Hatice Can oğlunun ölümünün ardından intihar etti. Baba Mevlüt Can uzun yıllar mücadele ettikten sonra hayatını kaybetti.

Onur Yaser Can’ın, narkotik polisi tarafından gözaltına alınıp serbest bırakıldıktan sonra yaşadığı çıplak arama ve kötü muamele nedeniyle intihar etmesiyle ilgili polisler ve bilirkişinin yargılandığı Çağlayan Adliyesi 41.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 3.duruşmaya HDP Milletvekilleri Züleyha Gülüm, Musa Piroğlu, CHP Milletvekili Mahmut Tanal, TİP Milletvekili Ahmet Şık, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve İl yöneticileri katıldı.

Duruşmaya sanık polisler Hakan Aydın, Yunus Başay, Onur Ülker duruşmaya SEGBİS yoluyla katıldı.

Sanık Muhammet Ongun duruşmaya katılmadı.

Duruşmada Onur Yaser Can’ın arkadaşları tanık olarak beyanda bulundu.

Tanıklardan Bahattin Burak Acil, Yaser benim üniversiteden beri arkadaşım. Hem İstanbul’da hem de Ankara’da ev arkadaşlığı yaptık. Benim gibi hayat dolu bir insanı 3 hafta içinde kaybettiğimde şaşırıyorum. Bunca yıl buraya gelmekte de zorluk yaşadım. Yaser’i kaybettiğimiz 3 hafta içinde 2-3 kere buluştuk. Gergindi, takip edildiğini söylüyordu. Karaköy’de yıkılmış balıkçıların orda buluştuk. Her görüşmede bakışları çaresiz ve yardım dileyen şekildeydi. Takip edildiğini ve muhbir yapılmaya zorlandığını söylüyordu. süreçte gözlerinde gördüğüm şeyi, uzun yıllardır tanıdığım arkadaşımın psikolojisinin 3 hafta içinde nasıl bozulduğunu biz anlayamadık. Birkaç davadır dinlediğim kadarıyla çıplak arama meşrulaştırıldı burada." dedi.

Tanık Mustafa Çiçek, "Üniversite döneminden tanışıyorum Yaser’le, yakın arkadaş ve komşuyduk. Çalıştığı işten memnundu, çok sevecen, neşeli ve hep pozitif bir insandı. Olgun bir insandı, bu süreçten sonra tanıdığım Yaser Can’la alakası yoktu." diye konuştu.

Tanık Selda Taşkın şu ifadeleri kullandı:

"Yaser benim ODTÜ'den eski arkadaşım, İstanbul’a daha sonradan geldi. Sonra o geldiğinde arkadaşlarımızın bir etkinliğinde görüşmüştük. Hiç tanıdığım gibi değildi, çok aktif, neşeli, hayat dolu bir insandı. Belki bana anlatmak isteyebileceğini düşünerek ne olduğunu sordum. Harbiye’de uyuşturucu alırken yakalanıp emniyette aşağılandığını, kötü davranıldığını, çıplak arama yapıldığını söyledi. Moralini bozmaması gerektiğini söyledim.İkinci kez tekrar çağrıldığını, ifadesinde olmayan şeylerin ifadesi olduğunu söylemişler, Yaser itiraz edince 'ama bak bu senin imzan' demişler. Ben de güçlü olması gerektiğini söyleyince 'aileme ve arkadaşlarıma bi şey yaparlar diye korkuyorum' dedi.

Tanık Aziz Köse de, "Yaser'i Üniversite yıllarından beri tanıyorum. Hayat dolu yaptığı her işi iyi yapan hayat dolu muhteşem bir insandır. İstanbul’da da birlikte çok vakit geçirdik." dedi.

Onur Yaser Can’in kardeşi Ezgi Sevgi Can:

"Geçen celsede söylediğim seyler zaten kayıt altına alindi, bunları tekrar etmeyeceğim ancak, bazı hususlara dikkat çekmek istiyorum; 2 Haziran’da abimin yakalanması, ardındaki 20 günlük süreçte yasananlarla ilgili olayı  bütünündeki maddi gercekleri acığa çıkarmak, etkin bir soruşturma, yargılama yapmak için, mahkemenizin bu evrakta sahtecilik suçunu, bu sanıkların ne amaçla işlediği sorusunu sorması gerekiyor. Burada yapılan evrakta sahtecilik suçu, işkence ve kötü muamele suçlarını gizlemeye araç, baskı ve tehditle intihara sürükleme suçunun da işlevi haline gelmiştir. Ve burada aslında üç aşamalı bir suç zinciri söz konusu. Önce yakalandığı gün kendisine uygulanan işkence, aşağılayıcı ve kötü muamele içerikli sorgulama ki bununla ilgili de tanıkların hepsinin ifadelerini dinlediniz. Hepsi ağız birliğiyle çırılçıplak aramadan, aşağılayıcı ve onur kırıcı muamelelerden bahsediyor.

Avukatların beyanı sonrasında Savcı mütalaasını gelecek celse sunmak üzere süre talep etti.

Mahkeme ara kararını açıkladı.

Sanıkların celsede hazır edilmesi talebinin reddine, İşkence hakkında suç duyurusunda bulunma talebinin reddine, Tutuklama talebinin reddine, Dinlenmeyen tanıklar dinlenmesine karar vererek Duruşmanın 31 Mart'a ertelenmesine karar verildi.

Onur Yaser Can davasının ardından Çağlayan Adliyesi önünde basın açıklaması yapıldı.

Basın açıklamasında konuşan Ezgi Sevgi Can:

 "Mahkeme, bunun işkence davası olduğunu kabul edebilmiş değil"

 "Polislerin, devletin onlara verdikleri gücü bir suç örgütü olarak kullanarak insanların hayatlarını karartmaya devam etmesine engel olacağız" dedi

Ezgi Sevgi Can’ın ardından TİP Milletvekili Ahmet Şık ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen birer konuşma yaptı.